Gök ekini biçmiş gibi....
ÜSTAD Mehmet Şevket Eygi’nin dünkü yazısında şöyle bir paragraf vardı:
“Fransızca bir dergide okudum: “Genç yaşında ölen bir kişi, bir deniz kazasında boğulan gibidir. Yaşlı bir insanın ölümü, geminin limana vasıl olup rıhtıma bağlanması gibidir.”
“İlim ve hikmet mü’minin yitiğidir, nerde bulursa alır..” buyurmuş Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem). Üstad bilge bir insan ve bu hikmetli sözü bize aktarmış sağolsun..
Genç insanların ölümüne herzaman çok üzülürüm. Askere gitmiş ve evine ölüm haberi geliyor. Kahredici bir haberdir bu.. Üstelik bir çatışmada falan değil, arkadaşı tüfeğini temizlerken ya da bir şakalaşmada (!) falan ölmüş. Bunların sorumlusu komutanlarıdır ve komutanlarının tecziye edilmeleri gerekir..
Kimi zaman da “çocuğunuz öldü” diye açıklaması olmayan bir haber geliyor âileye. Belli ki bir ihmal var. Ya çocuk bir kalp krizi falan geçirdi ama erken müdahale yapılamadı, ya da yetersiz sağlık şartları vardı o kışlada. Birçok kışlamızda maalesef yeterli hijyen de yok, yeterli ısınma ve beslenme de mevcut değil.. MSB’nın dikkatine arz ediyorum.
Yunus Emre, “Geldi geçti ömrüm benim” şiirinde ne güzel söylemiştir:
Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi..
Yiğit iken (gençken) ölenlere içi yanmayana insan denilebilir mi? Asker ocağında 20’li yaşlarında sebepsiz yere ölüyorsa bir can onun kahrıyla bütün bir Genelkurmayın günlerce yas tutması gerekir. Tabi suçlular da mutlaka cezalandırılmak şartıyla..
Genç ölümler bir tek askeriyede olmuyor elbette...
Bir inşaatta yeterli güvenlik önlemleri alınmadığı için heba olan canlar..
Bir maden ocağında yine böyle tedbirsizlik ve güvenliğin zaafı nedeniyle yitip giden gencecik canlar...
Hastanelerde yeterli ve samimi ilgi gösterilerek tedavisi yapılamadığı için, ameliyat için yeterli parayı bulamadığı için ölen (öldürülen) canlar... Gerçi bu konuda hayli ilerleme sağlandı ama yine de yeterli değil.
Terör olaylarında yiten canlar.. Bunları ikiye ayırmak lazım. Genç ama terörist. (Terörist bir gencin öldürülmesi de üzücüdür zira kandırılmış veya zorla terör örgütüne alınmış nice gençler olduğunu biliyoruz. Amma ve lâkin güvenlik güçlerine teslim olmayı reddetmiş, askere polise ateş açmışsa öldürülmesine üzülmek caiz değildir. Hattâ sevinilebilir bile..)
Teröristler tarafından öldürülmüş (onlara ölüler dememek gerekir, şehid edilmiş) asker ve polis canlar. Bunlara üzülmek kahrolmak gerekir. Terör belâsından kurtulmak için çok güçlü bir devletimizin olması gerekir fakat bu yeterli değildir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da gençlerin zorla terör örgütüne kaçırılmalara mutlaka mani olunmalı, halkın PKK hainlerine karşı bilinç seviyesi (din üleması ve STK’larca) arttırılmalıdır.
Gençler en ziyade trafik kazalarında yitiriliyor!. Bu yüzden TRAFİK TERÖRÜ en büyük belâdır. PKK teröründen dahi kötüdür!..
Daha geçen gün haberlerde vardı... Hızlı gitmek şöyle dursun otoyolda yarış yapıyorlar. Trafik yoğun bunlar araçların arasında son sürat makas yapıyorlar ve sonra da devrilip ölüyorlar... Acırım ama sadece genç oldukları için acırım. Yoksa bu ölümü fazlasıyla hak etmişlerdir..
Gençlere kim nasihat edecek? Trafik kazaları olmasın diye ayrı bir TRAFİK BAKANLIĞI kurulsun dedik. Hata mı ettik? Daha da mı ölsünler yazık değil midir ey ricál-i devlet?