KABAHATLİ bulunduk hep. Küçük kusurlarımız büyütüldü. Habbeler kubbe yapıldı. Geri dönmeye, düzeltmeye, telafi etmeye imkân tanınmadı.

KABAHATLİ bulunduk hep.

Küçük kusurlarımız büyütüldü.

Habbeler kubbe yapıldı.

Geri dönmeye, düzeltmeye, telafi etmeye imkan tanınmadı.

Fırsat verilmedi.

Hatta ne yapıp ettiğimizi anlayıp idrak edecek kadar bir zaman bile çok görüldü.

Yani…

Gemiden ilk atılan olduk.

ÇOCUKTUR denilmedi.

Henüz aklı ermedi, fikri yetmedi diye düşünülmedi.

Minik bedenimize bakılmadı.

Reşit olup olmadığımız, karımızı ve zararımızı bilip bilmediğimiz hesaba katılmadı.

Gözler irileşti, açık olan eller sıkılıp yumruk haline getirildi ve insafsızca yüzümüze darbeler indirildi.

Yine de yetinilmedi.

Kafi görülmedi.

Cahildir, öğrenir, gelişir, değişir diye düşünülmedi.

Kısacası…

Gemiden ilk atılan olduk.

DENEMELERE tabi tutulmadık.

Ergenliğimizde seçici olma fikri işlenmedi.

Henüz işlemediğimiz, öğrenmediğimiz derslerden adeta sınava tabi tutulduk.

Karnemize sıfır yazıldı.

Bütünlemeye bırakmaya tenezzül edilmedi.

Telafi etmemiz arzu edilmedi.

Maksat deneme ve yanılma ile öğrenme yolunda ilerlemektir fikri kabul edilmedi.

Demem o ki…

Gemiden ilk atılan olduk.

YETİŞKİNLİK dönemimizde ise üzerimize yükler verildikçe verildi.

Omuzlarımıza kaldıramayacağımız ağırlıklar bağlandı.

Rahat taşıyabilmek için oturup nefeslenerek güç toplamamız suç sayıldı ve affedilmedi.

Bağışlanan olmadık hiç.

Suçlanan tarafta yer aldık.

Savunmasız bırakıldık.

İfade özgürlüğümüz zaten çoktan gasp edilmişti.

Hamdık henüz ama arif olmamız istendi.

Ya da bize öyleymiş gibi gösterildi.

Yani…

Gemiden ilk atılan olduk.

MERKEZE değil kenarlara layık görüldük.

Çeperlere sürüldük.

Caddeler değil görünmez ve karanlık arka sokaklara itildik.

Sonrasındaysa yine horlandık.

Suçlandık.

İdam fermanları asıldı soluklanmayı unutmuş göğüslerimize.

Gözlerimize görmeyi değil görmemeyi öğrettiler.

Konuşmayı değil susmayı bellettiler dilimize.

İtirazı değil boyun eğmeyi talim ettirdiler.

Yine de sonuç alamayınca başımızı toprağa gömmekten geri durmadılar.

Kısacası…

Gemiden ilk atılan olduk.

NEKİ denizler bizi kabul etti.

Bağrına bastı.

Besledi.

Dalgalarla baş etmeyi belletti, yüzmeyi öğretti.

Derinlerde nice güzelliklerin olduğunu fark ettirdi.

Onlar bizi denize attı ama yunus balıklarıyla dostluklar kurabileceğimizi hesap edemedi.

Evet…

Gemiden ilk atılan olduk.

Ama denizlerin enginliğinde yaşamayı bildik.

Ya Selam!