Bazı yazılar da bazı konular gibi eskimez... Demoklesin Kılıcı 5816 Atatürk’ü Koruma Kanunu yıl olmuş 2019, hálâ ülkenin dominant unsuru Sünnî Müslümanların üzerinde sallanıp duruyor!..
Bazı yazılar da bazı konular gibi eskimez... Demoklesin Kılıcı 5816 Atatürk'ü Koruma Kanunu yıl olmuş 2019, hála ülkenin dominant unsuru Sünnî Müslümanların üzerinde sallanıp duruyor!..
Merhum üstad Mehmed Şevket Eygi'nin 2016 senesinde yazdığı konuyla alakalı eskimez bir makalesini bu nedenle olduğu gibi yazıma iktibas ediyorum. Vesayetçi egemen azınlıklara kat'iyyen olmaz ama, bazı saftirik Atatürkçülük bağımlılarına faydası dokunabilir.
«Endişeliyim Tedirginim Korkuyorum...»
Bu ülke Müslüman bir ülkedir, Sünnîler çoğunluktadır. Sünnî bir Müslüman olarak, İngiltere'de olduğu gibi tam gerçek bir din hürriyeti istiyorum.
Devlete bağlıyım ama dinime düşman olan faşist sapık ideolojilere, düzenlere, sistemlere karşıyım. Egemen azınlıkların çoğunluğa baskı yapmasını, zulm etmesini kabul edemem.
İslam düşmanı faşist rejim Ezan-ı Muhammedî okunmasını yasak etmiş, okuyanların canına okumuştu, bunu unutmuyorum.
Ayasofyanın camilikten çıkartılıp müze yapılmış olmasını hiç unutmuyorum ve affetmiyorum.
Şapka yüzünden vatandaşların asılmasını büyük bir zulüm olarak kabul ediyorum. Şapka giymekle medenîleşeceğimizi ve yükseleceğimizi sanmanın cinnet olduğunu düşünüyorum. Laikliğin bir insan hakları değeri olmadığını çok iyi biliyorum.
Benim için önemli soru şudur: Türkiye Ortadoğu'nun Japonya'sı niçin olamadı? Şapkayla, Latin alfabesi ile, açıklık saçıklık ile, rakı içmekle, dans etmekle niçin ilerleyemedik?
Kemalistler Türkiyede niçin yüzde yüz yerli bir otomobil ve uçak sanayii kuramadılar? Nuri Demirağın uçak fabrikasını niçin iflas ettirdiler, kapattırdılar?
1924'te Hilafet'in kaldırılmasını ve son Halife Abdülmecid bin Abdülaziz Hanın yurt dışına sürülmesini millî menfaatlerimize ve din hürriyetimize indirilmiş büyük bir darbe olarak kabul ediyorum.
Millî kimliğimize, millî kültürümüze, tarihî siyasî kültürel sosyal devamlılığımıza aykırı bütün zararlı ve fuzulî yenilikleri darbe olarak kabul ediyorum ve hepsini nefretle reddediyorum.
(......) Mason tekkeleri açık da, tasavvuf tarikatları niçin yasak ve kapalı? Yahudiler cumartesi, Hıristiyanlar pazar günü hafta tatili yapabiliyor da, Müslümanlar Cuma günü niçin tatil yapamıyor?
İçteki ve dıştaki derin güçlerin, Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslamlığını kaldırıp içi boş light ve ılımlı bir İslam türetme faaliyetlerini kınıyorum. Müslümanlar tek bir Ümmet olmaları gerekirken, bin parçalı hizipli fırkalı bir İslamcılıklar Protestanlığı çıkartılmış olmasını la'netliyorum.
Birtakım münafıkların ve yarı mühtedilerin bozuk düzenin haram rantlarıyla zengin olmalarını kınıyorum. Dıştan Müslüman görünen münafıkların İslama ve Ümmete verdikleri zararları görüyor ve onları tel'in ediyorum. Din sömürücüsü, mukaddesat bezirganı şerefsizlerin çok alçak ve rezil kimseler olduğunu biliyorum. İslamın önündeki en büyük engelin birtakım geri zekalılar, beyinsizler, sömürücüler olduğuna inanıyorum.
(......) Emanetlerin ehliyetsizlere verilmesinin ahir zaman alameti olduğunu biliyorum. Salih ve dindar geçinen kimselerin emr-i maruf ve nehy-i münker yapmamalarının büyük günah ve hıyanet olduğunu biliyorum.
Büyük musibet ve bela geldiği zaman, kurunun yanında yaşların da yanacağını biliyorum.
Endişeliyim, tedirginim, üzüntülüyüm, korkuyorum. 28.08.2016 (Millî Gazete)
Muhterem okurlarım bu eskimez yazıyı biraz kısaltarak verdim. Kifayet eder anlayana... Malûmalileri anlamayana davul zurna az..