Gaziantep’ten sanayi bakanlığına
Gaziantep Kolej Vakfı Okullarının Türkçe, edebiyat ve Sosyal öğretmenlerine BİLGİYİ KULLANDIRMA (iş içinde eğitim) sunumu yapmaya gittim. Birçok ilde yaptığımız bu sunum, burada başka türlü bir ilgi gördü. Gelişmiş sanayisiyle işe odaklanmış Gaziantep’in bu güzide kurumunun eğitimcileri de belli ki başarı temelinin bilgiyi kullanabilme gücüyle atılabileceğine inanmış, bu yolda ilerleme çabası içindeler. Başta Vakfın Başkanı Sayın Nükhet Ersoy olmak üzere bütün yönetici ve eğitimci arkadaşlarımı bu tutum ve çabalarından dolayı kutluyor, millete eğitim hizmeti verme yolunda üstün başarılar diliyorum. Umarım dışa açılımlarıyla kendini sürekli geliştiren bu yarım asırlık kurum, ilin diğer okullarına da model oluyor, katkı yapıyordur.
Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri değerli hemşerim Sayın Deniz Köken Bey’i de ziyaret ettim. İlgisine teşekkür ederim. Burada kültürel çeşitli bilgiler edindikten sonra kentte gözlem ve dinleme çalışmaları yürüttüm iki gün.
Gaziantep gastronomi kenti olmayı tam anlamıyla hak ediyor. Hangi lokantaya girseniz çeşit çeşit lezzet! Ancak ziyaretine gidip dinlediğim sanayiciler gastronomi yaşam fantazimiz, bize yetmez; önemli olan sanayimiz, sahip çıkmalı devlet diyorlar. Antep biterse ülke biter sloganıyla konuşuyor dinlediklerimin hepsi ve dertlerini ardı ardına sıralıyorlar:
Ülkede öne çıkıp gelişen inşaat sektörü ve bayındırlık hizmetleri. Bu, devleti de sektör temsilcilerini de ağır masraflara sokuyor, günün birinde elde patlarsa Allah muhafaza, ne olacak bu beton yığınları? Sanayi üretimidir önümüzü açacak olan. Girişimci Antep halkı destek bekliyor. Yanlış tutum ve uygulamalar var. Yolumuza taş koyuluyor.
Ağır vergiler yüzünden Suriyeliler üzerine şirketler kuruluyor. Birçok Suriyeli de gerçekten şirket kuruyor ama bir süre faaliyet gösterdikten sonra mensupları bir bakıyorsun yok olmuşlar! Antepli misafirperverdir ama bu, onların ikinci sınıf durumuna düşmesini gerektirmez. Misafirlere her türlü muafiyet var, bize su yok! Merhum Necip Fazıl’ın “özyurdunda garipsin, özvatanında parya” duygusu içindeyiz. (Bu söylenenleri duyunca şaşırdım kaldım. Doğruysa yürekler acısı! Araştırılmalı.)
Kosgep destekleri gerçekçi değil, söz gelimi 50 bin lira hibe var ama bu devede kulak! Alacağın makine yeni olursa belli bir oranı destek, kalanı borç. Ödenemezse çaresizliğe düşülüyor. Birçok küçük sanayici üretim yapma adına mecburen hurda noktasına gelmiş araç gereçle debelenip duruyor üreteceğim diye ama kaliteli üretim yapamıyor tabi. Sonuçta yok olup gidiyor.
Sanayide sektör temsilcileri yok mu? Sahayı bilen onlar değil mi? Devletin memuru yerine onları sorumlu tutmak daha doğru değil mi? Bin bir türlü bürokratik engellemelerle verildiği söylenen desteklerden de yararlanamıyoruz. Diyelim bir makine alacağım, fiyatı 1 milyon 250 bin lira. Desteği devletten istesem 3.5 milyonluk yeni makinenin belli bir oranını veriyor. Oysa bu makine de bilirkişi eliyle yenilense de ben bu kadar borcun altına girmesem olmaz mı? Kur yüzünden de zor durumdayız, dövizle peşin aldığımız hammaddeyle ürettiğimizi vadeli satıyoruz.
Söyledikleri özetle bunlar. Gez gez bitiremediğim sanayi bölgesi mensuplarının Sanayi Bakanlığı yetkililerinden ciddiye alınması gereken bir talebi var: Biz bu sanayimizi devlet desteğiyle kurmadık, hatta köstek gördük, görüyoruz. Hani bürokratik engeller azaltılacak, yatırımcı teşvik edilecekti? Samimiyseniz buyur edin gelip size zordaki sanayimizi gastronomimiz gibi nasıl geliştirebileceğimizi kanıtlı olarak anlatalım. Ülkemizin ilerleyişi, sanayi üretimi ve onu dışarıya açabilme gücüne bağlı. Gastronomiyle bir yere varamayız, belki turizm bölgeleri için bir nebze işe yarar o kadar(!) diyorlar.
Gördüm, dinledim ve anladım ki Gaziantep sanayicilerinin rehberliği bütün kentlerimize lazım. Onları dikkatle dinleyen yetkililerin doğru kararlarla doğru işler yapacakları kanaati edindim.