Bundan önceki iki yazım Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu’nun gündem oluşturan “fuhuş evleri” sözü üzerine olmuştu. Söylenen sözün gündem oluşturacak bir tarafı olmadığı gibi...
Bundan önceki iki yazım Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu'nun gündem oluşturan 'fuhuş evleri' sözü üzerine olmuştu.
Söylenen sözün gündem oluşturacak bir tarafı olmadığı gibi gösterilen tepkilerin de çok abartılı olduğunu gerekçeleriyle ortaya koymaya çalışmıştım.
Aslında gösterilen tepkinin esas nedeni söylenen söz değil, 'zihniyet çatışmasının' bir tezahürü olduğunu düşünüyor, hatta düşünmüyor inanıyorum.
Bu çatışma temelde zihniyet çatışması olmakla birlikte görünüşte yaşam biçimi çatışması olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunu şu şekilde açıklayabiliriz;
1-Seküler yani, dini olmayan yaşam biçimini referans alanlar,
2-İslami yaşam biçimini referans alanlar,
Seküler yaşam biçimini referans alanlar hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan özgürce insanların istediği gibi yaşamalarını savunmaktalar.
Yani, kişi kendi özgür iradesiyle içki içebilir, zina yapabilir, kumar oynayabilir buna kimse karışamaz, diyorlar.
Ebubekir Sofuoğlu'na karşı çıkanların esas karşı çıkış noktaları da burasıdır. Çünkü, 'fuhuşa' karşı çıktığı için 'gerici, yobaz' nitelendirmelerine tabi tutulmaktadır.
Hatta daha önce hocanın 'kız çocuklarınızı il dışına yalnız göndermeyin' sözü yukarıdaki zihniyete sahip kesimlerce skandal olarak değerlendirilmiştir.
Oysa ki, hocanın bu sözünün bir Müslümana göre skandal gibi değerlendirilmesi asla mümkün olmadığı gibi oldukça makul, mantıklı ve İslamidir.
Önceki yazımda yer verdiğim Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Mine Söğüt'ün yazsındaki bazı bölümleri kısaca paylaşıp yukarıda net olarak ne anlatmak istediğim açık olarak anlaşılacaktır..
Mine Söğüt:
1- Sizin fuhuş dediğiniz şey bizim özgürlük dediğimizdir.
2-Gençliklerine, heveslerine, isteklerine, ideallerine uygun bir özgürlük alana sahip olmalıdır.(Gençler için söylüyor)
3-Tuvaletlerden yurtlara kadar mekanları kadın erkek demeden hep birlikte kullanabilmelidirler.
4-Üniversite bünyesinde eskiden olduğu gibi festivaller düzenleyip içkiler içip dans edebilmelidirler.
5-Diledikleri gibi sevip, sevişebilmelidirler.
6-Okullarda kızlarla erkekler ayrı ayrı oturtulmamalıdır.
7-'Sizin, fuhuş diye tanımladığınız şey özgürlüktür. Size ne! Gençler evde, sokakta kampusta diledikleri gibi yaşar, düşünür ve sevişir,' diyerek kendi zihniyetini açık ve net olarak ortaya koymaktadır.
Benim ve Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu'nun içinde bulunduğu zihniyet ise İslami referansları esas alarak rahatsızlıklarını ortaya koymaktadır.
Ne acı ki, bu rahatsızlıklarını dile getirdikleri zaman 'yobaz, gerici' gibi suçlamalarla karşı karşı kalmaktadırlar.
Açık konuşayım karşı zihniyetin tepkilerini çok fazla dikkate almamakla birlikte o kesimin ortalığı velveleye vermeleri sonucu özellikle iktidarın en üst bürokrasisinin tepkilerini fazlasıyla dikkate alıyor ve kendi zihniyetim açısında rahatsız edici buluyorum.
Çünkü, kendi sosyolojik tabanının referanslarını dikkate almadan değerlendirmelerde bulunuyorlar ki, işin şuurunda olanlar bu duruma şiddetle tepki göstermektedirler.
Bu tepkilerin şiddetini sosyal medya paylaşımlarında görüyoruz. Aslında, ülkeyi yönetenler bu söze tepki vermek yerine söylenenlerin gerçekliğini araştırıp gerekli önlemleri almakla yükümlüdürler.
Benim ve benim gibi zihniyeti oluşturan kesimin referans aldığı İslam'a göre;
1-Fuhuş yani zina özgürlük alanı değil; çok büyük günahlardan biri olup bu günaha sebep olabilecek ortamların ortadan kaldırılması için her türlü önlem alınmalıdır.
2-Sadece gençlik için değil, tüm insanların heveslerine, isteklerine ve ideallerine göre bir özgürlük alanı yoktur ve bu alanlar sınırlandırılmıştır.
3-Mine Söğüt'ün 'Tuvaletlerden yurtlara kadar mekanları kadın erkek demeden hep birlikte kullanabilmelidir' isteği asla ve asla İslam'a uygun değildir.
4-Bırakınız aynı sıralarda oturmayı İslam karma eğitime bile müsaade etmez.
Yukarıdaki açıklamalardan anlaşılabilecek en önemli anafikir ülkemizde olan birçok tartışmanın arka planında 'zihniyet çatışması' olduğudur.
Onun için tepkilerimizi ortaya koyarken hangi konumda olursak olalım içinde bulunduğumuz zihniyetin hassasiyetlerini dikkate almak zorundayız.
Ayrıca, doğruları usulü dairesi içinde dile getirmek kimseyi rahatsız etmemeli.