RAMAZAN

Peygamber Efendimiz'in Hadis-i Şerifleri

Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdular ki...

Abone Ol

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ شَهِدَ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللهُ وَأَنِّى رَسُولُ اللهِ مُخْلِصًا بِهِمَا وَصَلَّى وَصَامَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَحَجَّ الْبَيْتَ حَرَّمَهُ اللهُ عَلَى النَّارِ. (طس) “Kim Allâhü Teâlâ’dan başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın Resûlü olduğuma ihlâsla şehadet eder, namazını kılar, orucunu tutar, zekâtını verir ve Beytullah’ı haccederse Allâhü Teâlâ onu cehenneme haram kılar.” (Hadîs-i Şerîf, Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Evsat)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا مِنْ عَبْدٍ اِسْتَرْعَاهُ اللهُ رَعِيَّةً فَلَمْ يَحُطْهَا بِنَصِيحَةٍ إِلَّا لَمْ يَجِدْ رَائِحَةَ الْجَنَّةِ. (خ) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Allâhü Teâlâ’nın halkı görüp gözetmek üzere vali (idâreci) kıldığı kimse, güzel nasihat ve idâresi ile halkı muhâfaza etmez (onlara zulüm eder)se elbette cennet kokusu koklayamayacaktır.” (Hadîs-i Şerîf, Sahîh-i Buhârî)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَا فِي السَّمَاءِ مَلَكٌ إِلَّا وَهُوَ يُوَقِّرُ عُمَرَ وَمَا فِي الْأَرْضِ مِنْ شَيْطَانٍ إِلَّا وَهُوَ يَفِرُّ مِنْ عُمَرَ. (كر) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Gökte hiçbir melek yoktur ki Ömer’e (r.a.) hürmet etmesin. Yeryüzünde de hiçbir şeytan yoktur ki Ömer’den (r.a.) kaçmasın.” (Hadîs-i Şerîf, İbn-i Asâkir, Târîh-i Dimaşk)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: قَالَتْ أُمُّ سُلَيْمَانَ بْنِ دَاوُدَ لِسُلَيْمَانَ يَا بُنَيَّ لَا تُكْثِرِ النَّوْمَ بِاللَّيْلِ فَإِنَّ كَثْرَةَ النَّوْمِ بِاللَّيْلِ تَتْرُكُ الرَّجُلَ فَقِيرًا يَوْمَ الْقِيَامَةِ. (هـ) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Annesi Süleyman (a.s.)’a şöyle demiştir: “Ey oğlum! Gece çok uyuma. Zira gece çok uyumak kıyâmet gününde insanı fakir bırakır.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i İbn-i Mâce)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: يَا أَنَسُ اَلْإِيمَانُ نِصْفَانِ: نِصْفٌ شُكْرٌ وَنِصْفٌ صَبْرٌ . (قضاعى) Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ey Enes! İman iki kısımdır: Yarısı şükürdür, yarısı da sabırdır.” (Hadîs-i Şerîf, Kuzâî, Şihâbü›l-Ahbâr)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ أَصْبَحَ مِنْكُمْ آمِنًا فِي سِرْبِهِ مُعَافًى فِي جَسَدِهِ عِنْدَهُ قُوتُ يَوْمِهِ فَكَأَنَّمَا حِيزَتْ لَهُ الدُّنْيَا. (ت) “Sizden her kim kendisi, çoluk çocuğu hakkında korkudan emniyette, sıkıntı ve hastalıklardan âfi yette olur, yanında da (helâlinden) günlük yiyeceği bulunursa, sanki dünya(nın bütün nimetleri) kendisine verilmiş gibi olur.” (Hadîs-i Şerîf, Sünen-i Tirmizî)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: أَرْبَعَةٌ مِنْ كَنْزِ الْجَنَّةِ: إِخْفَاءُ الصَّدَقَةِ وَكِتْمَانُ الْمُصِيبَةِ وَصِلَةُ الرَّحِمِ وَقَوْلُ: لَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللهِ . (الجامع الصغير) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Dört şey cennet hazinelerindendir: Sadakayı gizli vermek, musibeti gizlemek, sıla-i rahim yapmak ve “Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh” demek.” (Hadîs-i Şerîf, Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağîr)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلْحَسَدُ يَأْكُلُ الْحَسَنَاتِ كَمَا تَأْكُلُ النَّارُ الْحَطَبَ وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ. (هـ) Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular: “Hased, ateşin odunu yediği gibi iyi amelleri(n sevabını) yer, bitirir. Sadaka ise suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları söndürür.” (Hadîs-i şerîf, Sünen-i ibn-i Mâce)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: جَاءَ مَلَكُ الْمَوْتِ إِلَى نُوحٍ عَلَيْهِ السَّلَامُ فَقَالَ: يَا أَطْوَلَ النَّبِيِّينَ عُمُرًا كَيْفَ وَجَدْتَ الدُّنْيَا وَلَذَّتَهَا ؟ قَالَ : كَرَجُلٍ دَخَلَ بَيْتًا لَهُ بَابَانِ فَقَامَ فِي وَسَطِ الْبَيْتِ هُنَيَّةً ثُمَّ خَرَجَ مِنَ الْبَابِ الْآخَرِ. (الزهد لابن ابى الدنيا) “Ölüm meleği (Azrâîl Aleyhisselam), Nûh Aleyhisselam’a “Ey en uzun ömürlü peygamber! Dünyayı ve dünyanın lezzetini nasıl buldun?” dedi. Nûh (a.s.): “İki kapısı olan bir eve giren, ortasında biraz durup sonra diğer kapısından çıkan adam gibi” buyurdu. (Hadîs-i Şerîf, İbn-i Ebi’d-Dünyâ, ez-Zühd)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: اَلتَّوْبَةُ مِنَ الذَّنْبِ أَنْ يَتُوبَ مِنْهُ ثُمَّ لَا يَعُودَ فِيهِ. (حم) Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Günahlardan tevbe, ondan pişman olmak ve bir daha o günaha dönmemektir.” (Hadîs-i Şerîf, Müsned-i Ahmed)

قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: مَنْ مَاتَ مِنْ أَصْحَابِي بِأَرْضٍ فَهُوَ شَفِيعٌ لِأَهْلِ تِلْكَ الْأَرْضِ. (كنز) Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Ashabımdan her kim bir beldede vefat ederse o belde ahâlîsine şefâatçi olur.” (Hadîs-i Şerîf, Beyhakî, Şuabü’l-Îmân)