Türkiye siyasetinin önemli figürlerinden biri olan Necmettin Erbakan, İslam dünyasının birlik ve dayanışmasını sağlamak amacıyla hayatını mücadeleye adadı. Ekonomik, siyasi ve teknolojik bağımsızlığı savunan Erbakan, Müslüman ülkelerin güç birliği yapması gerektiğini vurguladı.

D-8 oluşumunu hayata geçirerek, Türk ve İslam dünyasına ortak bir vizyon sundu ve Müslüman ülkeleri gelişen bir ekonomik sistemin içinde buluşturmayı hedefledi.

Necmettin Erbakan’ın Hayatı ve Eğitim Yılları

29 Ekim 1926’da Sinop’ta dünyaya gelen Necmettin Erbakan, babasının hakim olması nedeniyle farklı şehirlerde eğitim aldı. İlkokul öğrenimini Trabzon’da bitirmesinin ardından, 1943 yılında İstanbul Erkek Lisesi'ni birincilikle bitirdi.

Sınavsız geçiş hakkına sahip olmasına rağmen, İstanbul Teknik 
Üniversitesi’nin (İTÜ) sınavına girerek Makine Fakültesi’ne doğrudan ikinci sınıftan başladı ve 1948 yılında mezun oldu. Akademik kariyerine İTÜ Motorlar Kürsüsü'nde asistan olarak devam etti.

Almanya’da Aachen Teknik Üniversitesi’nde araştırmalar yapan Erbakan, burada motor teknolojileri üzerine çalışmalar gerçekleştirdi. Alman Ekonomi Bakanlığı’nın dikkatini çeken projelere imza attı ve dizel motorlarda püskürtülen yakıtın tutuşması üzerine doçentlik tezini hazırladı.

Sanayileşme Hamlesi ve Gümüş Motor’un Kuruluşu
1951 yılında bilimsel araştırmalar için Almanya’ya gönderilen Erbakan, Avrupa’daki sanayi hamlelerini yakından inceledi ve Türkiye’nin de bu alanda bağımsız olması gerektiğine inandı.

Bu doğrultuda, 1956 yılında Türkiye’nin ilk yerli motor fabrikası olan Gümüş Motor’u kurdu. Düşük yakıt tüketimli ve verimli motorlar üreten fabrika, ilerleyen yıllarda Pancar Motor olarak yoluna devam etti ve 1960 yılında seri üretime geçti.

Odalar Birliği ve Siyasete Giriş
1966 yılında Odalar Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığı’na getirilen Erbakan, bir yıl içinde Odalar Birliği Genel Sekreterliği ve ardından Başkanlık görevine yükseldi. Anadolu’daki sermaye sahiplerini destekleyen Erbakan, burada büyük bir mücadele verdi ancak Danıştay tarafından başkanlık seçimlerinin iptaliyle görevinden uzaklaştırıldı.

Bu olay, Erbakan’ın siyasi arenaya girmesinin önünü açtı. 1969 seçimlerinde Adalet Partisi’nden milletvekili olmak istese de kabul edilmedi. Bunun üzerine Konya’dan bağımsız aday olarak seçimlere katıldı ve milletvekili seçildi.

Milli Görüş’ün Doğuşu ve Siyasi Mücadele
Milli Nizam Partisi’nin Kuruluşu
26 Ocak 1970’te Milli Nizam Partisi’ni (MNP) kurarak siyasal İslamcı hareketin temellerini attı. Ancak, 12 Mart 1971 muhtırasının ardından laiklik karşıtı faaliyetler yürüttüğü gerekçesiyle parti kapatıldı.

Milli Selamet Partisi ile Yükseliş
Erbakan ve arkadaşları, 11 Ekim 1972’de Milli Selamet Partisi’ni (MSP) kurarak mücadeleye devam etti. 1973 seçimlerinde 48 milletvekili ve 3 senatör çıkartarak Meclis’te güçlü bir temsil kazandı.

Bu süreçte CHP-MSP koalisyon hükümeti kuruldu ve Erbakan Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı.

1974 yılında gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekatı’na verdiği destekle "Mücahit Erbakan" unvanını kazandı. Ancak, CHP ile yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle hükümet dağıldı.

12 Eylül Darbesi ve Cezaevi Dönemi
12 Eylül 1980 askeri darbesiyle MSP kapatıldı ve Erbakan, 9 ay cezaevinde kaldı. Serbest bırakıldıktan sonra, siyasi yasağı kalkana kadar yeni bir parti kurma hazırlıklarını sürdürdü.

Refah Partisi’nin Yükselişi

1983 yılında kurulan Refah Partisi (RP), 1987’de Erbakan’ın liderliğinde büyük bir ivme kazandı. 1994 yerel seçimlerinde İstanbul ve Ankara başta olmak üzere birçok büyükşehir belediyesini kazandı.

Genel Seçimlerde Birincilik ve Başbakanlık

1995 genel seçimlerinde yüzde 21,7 oy alarak birinci parti oldu. Hükümet kurma sürecinde önce DYP-ANAP hükümeti denendi ancak başarısız olunca, Tansu Çiller liderliğindeki Doğru Yol Partisi (DYP) ile koalisyon kurularak Erbakan Başbakan oldu.

Başbakanlığı döneminde, D-8 oluşumunu hayata geçirerek gelişmekte olan Müslüman ülkeler arasında ekonomik iş birliği sağladı.

28 Şubat Süreci ve Siyasi Yasak

28 Şubat 1997’de askeri ve siyasi baskılar sonucunda istifa eden Erbakan, Refah Partisi’nin 1998 yılında kapatılmasıyla 5 yıl siyaset yasağına maruz kaldı. Ancak bu süreçte, Milli Görüş hareketi Fazilet Partisi ile devam etti.

2001 yılında Fazilet Partisi de kapatılınca, Milli Görüş çizgisindeki Saadet Partisi kuruldu. Bu dönemde Milli Görüş hareketi içinde gelenekçi ve yenilikçi ayrışması yaşandı.

Son Yılları ve Vefatı

2003 yılında siyaset yasağının kalkmasının ardından, Saadet Partisi Genel Başkanı olarak yeniden siyasi hayata döndü. Ancak, "Kayıp Trilyon Davası" nedeniyle ev hapsi cezası aldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2008 yılında cezası kaldırıldı.

Son olarak, 2010 yılında yeniden Saadet Partisi Genel Başkanı seçildi.

27 Şubat 2011’de, solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine, devlet töreni yerine Fatih Camii’nde düzenlenen cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı.

Son Yılları ve Vefatı

2003 yılında siyaset yasağının kalkmasının ardından, Saadet Partisi Genel Başkanı olarak yeniden siyasi hayata döndü. Ancak, "Kayıp Trilyon Davası" nedeniyle ev hapsi cezası aldı. Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından 2008 yılında cezası kaldırıldı.


27 Şubat 2011’de, solunum yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine, devlet töreni yerine Fatih Camii’nde düzenlenen cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlandı.