Babaeski toprağını nurlandıran bir “Bolca Nine”miz var “rahmetullahi aleyha”.
Hanım erenlerdendir kendisi.
Fatih Sultan Mehmet Han zamanında yaşamış, bir tencere yemeğiyle doyurmuştu koca bir orduyu.
Herkese bol bol ikram ettiği içindir ki, Bolca Nine diye anılır oldu.
Ayranın var mı?
Bir gün Sultan Fatih, erkânıyle bu yöreden geçiyordu ki, Bolca Nineyi sordu ahaliden. Derhal koşup çağırdılar.
Geldiğinde sordu sultan:
– Ayranın var mı Nine?
– Olmaz mı, var tabii.
Ve bir solukta getirip ikram etti.
Ama koca Fatih çok susamış olmasına rağmen, gayet yavaş ve yudum yudum içebildi o ayranı.
Niye mi?
Çünkü bir “Saman çöpü” vardı ayranın üstünde.
Bolca Nine bırakmıştı o çöpü bilerek.
Merak ettiniz değil mi?
Çünkü ayran pek soğuktu.
Padişahsa terli.
Tasavvuf nedir?
Bolca Nineye sordular bir gün:
– Tasavvuf nedir?
Cevabı iki kelimeydi:
– Kimseyi incitmemektir.
Niçin öğretmiş?
Akrabasından genç bir hanıma, durup dururken teyemmüm yapmasını öğretti bir gün. Tekrar tekrar yaptırıp ezberletti adeta.
Ve sordu:
– İyice öğrendin mi kızım?
– Evet ama, hikmetini anlıyamadım. Hani teyemmüm bana lazım olmaz da.
– Neden lazım olmazmış?
– Bu yörede su bol da ondan.
Bolca Nine güldü:
– Kızım, yalnız su olmadığında mı teyemmüm lazım olur? Mesela bir yerinde yara çıkar, su değdiremezsin oraya. O zaman da teyemmüm etmen icab eder.
Pek tatmin olmamıştı genç kız.
Ama aradan uzun yıllar geçti.
Hatta Bolca Nine vefat etti.
O da yaşlanmış ve yara çıkmıştı ellerinde.
Doktorlar;
– Su değdirmeyeceksin, dediler.
O zaman hatırladı Bolca Nineyi.
Artık o, her teyemmüm alışta “Fatiha”lar gönderiyordu temiz ruhuna.
Allahü teâlâ şefaatine kavuştursun.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te İstiklal Gazetesi sitemize
abone olun.