Polisin köpek getirdiğini duyan bir protestocu, kamyona bindirdiği vahşi hayvanı kent meydanına indirdi. Dünya bu inanılmaz görüntüyü konuşuyor. Aslan getirdi...!
Abone Ol
Haftalardır gösterilerle sarsılan ülkede can kaybı şimdiden 300'ü aştı, arka arkaya patlamalar ve silah sesleri duyuldu. Çatışmalarda gerçek mermilerin kullanıldığı bildiriliyor.
Reuters haber ajansı, Irak'ın başkenti Bağdat'ta asker ve polisin açtığı ateşle Perşembe günü dört göstericinin daha hayatını kaybettiğini bildiriyor.
Reuters kameramanı, güvenlik güçlerinin Tahrir Meydanı'nda toplanan yüzlerce protestoya yine gerçek mermilerle ateş ettiğini aktarıyor. Göstericilere karşı ayrıca biber gazı da kullanıldı
Perşembe günü Bağdat sokaklarında gerçekleşen çatışmalarda 50'den fazla protestocu da yaralandı, birçok yaralı ambulans olmadan hastanelere taşındı.
Tahrir Meydanı'nı dolduran göstericiler, 16 yıldır iktidarda bulunan ve halka hizmet götürmekten aciz olan mevcut partileri artık yönetimde görmek istemediklerini söylüyor.
Öfkeli protestocular, güneydeki Nasiriye kentinde yerel yöneticilerin evlerini ateşe verip yaktı. En çarpıcı görüntüler ise, ülkenin orta kesimindeki Babil'den geldi.
Polisin göstericilere müdahale etmek için köpekler getirdiği söylentileri Babil kentinde yayıldı. Bağdat'ın güneyindeki şehir sakinleri, akşamüstü akıllara durgunluk veren bir görüntüyle karşılaştı.
Bir protestocu, kamyona yüklediği aslanla kent meydanında belirdi. Aslanın sahibi, kamyondan indirilen hayvanı polise tepki olarak meydana getirdiğini söyledi.
Sırtına Irak bayrağı örtülen vahşi hayvan zaptedilmekte zorlandı. Aslanı gösteren video kaydı, sosyal medyada hızla yayıldı ve kısa sürede gündem oldu.
ABD'nin Bağdat Büyükelçiliği, gösteriler sürerken resmi Twitter hesabından bir açıklama yaparak Irak hükümetini uyarmıştı. Açıklamada, "Yaşanan gelişmelerin tüm dünya tarafından takip edildiği Irak'ta artık siyasi liderler ile hükümetin, reform talebinde bulunan vatandaşlarına ivedi ve ciddi bir şekilde kulak vermesi gerekiyor" denilmişti.
1 Ekim tarihinden bu yana Irak sokaklarını dolduran on binlerce gösterici, Bağdat yönetimine olduğu kadar İran'a da öfkeli. Kerbela'daki İran Konsolosluğu'na girmek isteyenler binanın girişine Irak bayrağı astı. İran bayrağını da indirmeyi deneyen protestoculara askerler ateş açmış ve üç kişi ölmüştü.
Haber ajansları, Iraklı protestocularının öfkesinin artan bir şekilde İran üzerinde yoğunlaşmaya başladığını, bunun nedeni olarak da Tahran'ın Irak'taki hükümet, Şii politik fraksiyonlar ve paramiliter gruplarla yakın ilişki içerisinde olmasını gösteriyor.
Reuters ülkedeki güçlü bir siyasi partinin, Abdülmehdi'den desteğini çekmeye hazırlandığı sırada, İran Devrim Muhafızları'ndan bir generalin katıldığı Bağdat'taki gizli bir toplantının ardından bu fikirden vazgeçtiğini duyurmuştu.
İran'ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney Irak ve Lübnan'daki protestoları sert bir biçimde eleştirip olayları ABD ve diğer ülkelerin komplosu olarak niteliyor.
Iraklılar, başkent Bağdat ve ülkenin güneyindeki Şii ağırlıklı bölgelerde sokaklarda. Protestolar yolsuzluk, işsizlik ve kamu hizmetlerinin yetersizliği üzerine patlak verdi.
Göstericiler, hükümet ve siyasi elitin görevden çekilmesini talep ediyor. İstifa edebileceğini açıklayan Başbakan Adil Abdülmehdi, protestoların ülkeye milyarlarca dolarlık zarar verdiğini söylüyor.
Göstericiler, sokakların boşaltılmasını isteyen Abdülmehdi'ye olumsuz yanıt verdi ve protestolar tekrar başladı. 77 yaşındaki bağımsız politikacı Adil Abdülmehdi, Mayıs 2018 seçiminden sonra rakip güçler, Mukteda es-Sadr ve Hadi Amiri'nin desteğiyle başbakan seçilmiş, Ekim 2018'de göreve başlamıştı.
Abdülmehdi, yıllarca, ABD'nin 2003'teki müdahalesiyle devrilen Sünni lider Saddam Hüseyin'e karşı İran'da aktif olan Iraklı bir Şii siyasi grubun üyesiydi. 2003'ten sonra Cumhurbaşkanı Yardımcısı, Enerji Bakanı ve Maliye Bakanı olarak çeşitli dönemlerde görev yaptı.
Protestolar başladığından beri ilk kez canlı yayında açıklama yapan Cumhurbaşkanı Berham Salih ise, seçim sistemindeki değişiklik için bir taslak üzerinde çalışmaya başladıklarını ilan etti.
Irak'ta 2005'ten sonra sürdürülen sisteme göre Başbakan Şii, Cumhurbaşkanı Kürt ve Meclis Başkanı Sünni politikacılar arasından seçiliyor. Anayasaya göre parlamento oy çokluğuyla ya da Cumhurbaşkanı'nın talebiyle Başbakan için 'güvensizlik oyu' kullanabiliyor.
Şii lider Mukteda es Sadr ise, birkaç hafta sessiz kaldıktan sonra protestocuların arasına katıldı ve hükümete istifa çağrısı yaptı.
Irak Parlamentosu'nda en güçlü grup da, 54 sandalyeyle es-Sadr'ın başında olduğu Sairun İttifakı. 2016'da es-Sadr, yine kendi desteğiyle başbakan seçilen Haydar Abadi'ye karşı protestoları organize etmiş, destekçileri Irak Parlamentosu'nu kuşatmıştı.
Halen devam eden protestolarda ise göstericiler Es Sadr'ın müdahil olmamasını istiyor. Başkent Bağdat'ta "Sadr'a hayır, Amiri'ye hayır" pankartları açıldı, sosyal medyada 'Irak halkına değil İran'a hizmet etmekle' suçlandı.
Irak Anayasası, ABD liderliğindeki müttefiklerin ülkeyi işgalinden 2 yıl sonra, 2005'te yazıldı. Ülkede ilk seçimler de aynı yıl yapıldı.
Ancak Irak'ta siyasi yapı o tarihten bu yana istikrara kavuşmadı. Bu da ülkede sosyal ve ekonomik durumu, gündelik hayatı doğrudan olumsuz etkiledi.
Irak'ın büyük kısmında oluşan güvenlik açığı, beraberinde bombalı saldırıları ve sivillerin ölümlerini de beraberinde getirdi. Bu sebeple zaman zaman protestocular sokağa çıktı.
İşgalin üzerinden 16 yıl geçmesine rağmen ülkedeki ABD etkisinin büyük oranda sürmesi, bir yandan da Şii milisler ve siyasetçiler üzerinden ülkede hakimiyet kurmaya çalışan İran'ın birçok alanda etkili olması, siyasi istikrarın sağlanamaması sonucunu doğurdu.
Bu da son birkaç yıldır Iraklılar arasında 'ulusal motivasyonla' başlatılan gösterileri tetikledi.
Nüfusunun çoğu Şii olan ülkede Başbakan da Şii siyasetçiler arasından seçiliyor. Diğer kesimler tarafından ayrıcalıklı olarak görülseler de ekonomi temelli bu protesto ve tepkilerin büyük kısmı Şiilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, özellikle ülkenin güneyinde başladı.
Irak'ta geçen yıl Mayıs ayında yapılan seçimlerin ardından aylarca hükümet kurulamamış; yaz aylarında 'temiz su eksikliğinin, elektrik kesintilerinin, işsizliğin ve yolsuzlukların' protesto edildiği gösteriler yine ülkenin güneyindeki Basra şehrinde büyümüştü. İki hükümet binası da ateşe verilmişti.
Irak, dünyada en fazla doğal gaz rezervine sahip dördüncü ülke. Ancak Dünya Bankası'nın 2014 verilerine göre 40 milyonluk nüfusun neredeyse dörtte biri, günde 1,90 dolar gelirle (yaklaşık 11 TL) yaşıyor.
Hanelerin altıda birinde ise halk açlık sınırında. Ülkede işsizlik oranı 2018'de yüzde 7,9'du. Genç işsizlik oranı ise yüzde 15 civarında.
Çalışanların yüzde 17'si ise istediği gibi bir işte çalışmak yerine kendi seviyesinin altında bir işte çalıştığını düşünüyor. Ülkede neredeyse 83 bin de yabancı uyruklu, daha yüksek maaşlı işlerde çalışıyor.
Irak'ta kısa zaman önce güvenlik sorunları ve ekonomik istikrarsızlık nedeniyle 10 bin fabrika kapatıldı. Bu da yaklaşık 500 bin kişinin daha isşiz kalmasına yol açtı.
Bu oranlar, genç nüfusun tepkisine yol açıyor ve bu nedenle son gösterilerde gençler büyük bir rol oynuyor.
Gazetecilere konuşan protestocular, sosyal medya üzerinden örgütlendiklerini, işsizlik ve yolsuzluk karşısında daha fazla sessiz kalmak istemedikleri için sokağa çıkarak göstericilere katıldıklarını söylüyor.
Göstericilerin büyük çoğunluğu bağımsız. Herhangi bir parti ya da liderle bağlantıları yok.
BBC'ye konuşan Bağdat'ta yaşayan gazeteci Simona Foltyn, göstericileri "Kadınlar, erkekler, üniversite mezunları, işsizler, yaşlılar…" olarak tanımlıyor:
Tümü herhangi bir siyasi partiyle bağlantısı olduğu iddialarını reddediyor. Aslında hepsi haklarını alamayan, siyasi yapıdan memnun olmayan insanlar. Tümü tek bir şey etrafında birleşmiş gibi görünüyor: Sadece daha iyi bir hayat istiyorlar. Hizmet, iş, daha iyi hayat standardı istiyorlar."
Reuters haber ajansına konuşan bir gösterici de, "Biz işsizliği sona erdirecek, yolsuzluğu bitirecek ve 2003'ten bu yana yapılan yolsuzlukları araştıracak bir hükümet istiyoruz" diyor.
Şimdiye kadar gösterilerde 'Halk rejimin devrilmesini istiyor' sloganları bolca atıldı. Bu slogan, 2011'de başlayan ve 'Arap Baharı' olarak adlandırılan protesto gösterilerinde birçok Arap ülkesinde yaygınlaşmıştı.
Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Google News’te İstiklal Gazetesi sitemize
abone olun.