FETÖ ile terör örgütleri ilişkisi 1
Fetullahçı Terör Örgütlenmesi, "hizmet hareketi her yerde olmalıdır" diyerek legal- illegal, ticari terör örgütlerinin içine sızabilmeyi başarmıştır.
Her terör örgütünün içerisinde, siyasi partilerde, sivil organizasyonlarda, ticari şirketlerde, bütün kamu idarelerinde bir Fetullahçı kontenjanı bulunmaktadır.
Örgüt bu kadrolarını kullanarak her şeyden haberdardır ve bütün bilgiler abilere, imamlara ve örgüt üst yönetimine aktarılmaktadır.
Fetullah Gülen ve örgüt yöneticileri, elde ettikleri bilgileri, yabancı ülkelere ve onların istihbarat örgütlerine taşıyıp karşılığında imtiyaz elde etmeyi ummaktadır.
Bu amaçla örgüt, kasten devleti ve yönetenleri kötüleyip uluslararası teşkilatlar, devletler ve devlet içerisindeki idarelere karalamada bulunmaktadır.
Türkiye Devletinin dış politikasını, iç politik meselelerini hasım gibi eleştirip düşmanca tavır almakta, devletin uyguladığı politikayı geçersiz, yararsız gösterip devlet aleyhine kullanmaktadır.
Türkiye Devletinin verdiği resmi bilgilerin tersine açıklama yapıp bilgi vererek yabancı ülkeleri uluslararası organizasyonları kandırmaktadırlar.
Fetullahçı Terör Örgütlenmesi uzunca bir sure istihbarat birimleri aracılığıyla her alanda bilgi topladığından istihbarat ve bilgiyi kullanarak yabancı devletler ve uluslararası teşkilatlar nezdinde inandırıcılık sağlamaktadır.
Örgütün elindeki Devlet arşivlerini ve bilgi kaynaklarını kullanarak resmi bilgi ve açıklamaya karşı argüman geliştirip devletin resmi bilgisini çürütmeye çalışmaktadır.
Örgüt üyesi kamu görevlileri edindikleri bilgileri devlete vermeyip saklayıp sessiz kalmaktadır.
Fetullah Gülen ve örgütü, önce belirli bir strateji üzerinde hareket ederek, PKK’ye karşı olduğunu ifade ederek mücadele verdiğini savunmuştur.
Örgüt, 2007 ve sonrasında hem TSK’ya karşı hem de PKK’ye karşı vurulan darbelerde inisiyatif alarak, devlet içerisinde vazgeçilemez bir konum elde etmek istemiştir.
Özellikle PKK karşısında, polis, yargı, eğitim, istihbarat gibi unsurları kullanarak “savaş aracılığıyla devlet kurumları içerisinde derinlik elde etmek” istemiştir.
Fetullahçı Terör Örgütü, PKK’ye karşı savaşı, özellikle devletin stratejik kurumlarına sızma ve ele geçirme de “siyasi kaldıraç” olarak kullanmıştır.
Kısaca FETÖ’nün, PKK’ya karşı mücadelesi, devletin ele geçirilmesinde bir tür “zıplama tahtası” işlevi görmüştür.
FETÖ, PKK’ye karşı mücadelede inisiyatif alarak hem kadrolarını gerçek anlamda savaşçılar olarak eğitmiş, hem de devletin başka kurumlarını da pasifize etmiştir.
En önemlisi PKK’ye karşı mücadele görünümü altında, uzun yıllardan beri sızmak ve ele geçirmek istediği TSK’yı, örgütün emri altına almıştır.
FETÖ, 17 Aralık 2013 sonrasında bu stratejisinden vazgeçmiş, PKK terör örgütü ve bunun uzantısı yapılanmaların en büyük savunucularından bir oluvermiştir.
Önce 2014 Mart yerel seçimlerinde sonra Cumhurbaşkanlığı ve en sonra da 7 Haziran ve 1 Kasım 2015 Milletvekili genel seçimlerinde PKK örgütü ile irtibat kurmuş, bu örgütün siyasi kanadını oluşturan partiye destek verip birlikte hareket etmiştir.
Örgüt mensupları bir dönem düşman saydığı ayrılıkçı siyaseti ve terör örgütünü oy vererek desteklemiştir.
İşin en korkunç yanı ise polis, hâkim savcı ve askerlerin oy kullandığı sandıklardan örgütün desteklediği siyasi partiye çıkan oyların nispetidir.
Bunun karşılığında FETÖ'nün elde ettiği kazanç ise bölgedeki okul, yurt, şirket, dershane gibi yerlere bölücü örgütün dokunmaması ve şiddetin hedefi haline getirmemesi olmuştur.
Bölücü örgüt ile FETÖ aynı hedefe karşı savaş verdiklerini fark ederek ittifak haline gelmişlerdir.
Türkiye’de istihbaratın haber elemanlarının kimliğini açıklayarak FETÖ kadroları, terör örgütlerine dolaylı destek sağlamış, kimliği açıklanan istihbarat birimlerinin haber elemanları, hayatları korumasız olarak terör örgütü ile karşı karşıya bırakılmıştır.
Bu istihbarat zafiyetini FETÖ, devletin terör örgütlerine karşı bir zafiyeti gibi algılatmaya çalışmıştır.
Terör örgütlerinin kullanması mümkün bilgileri Fetullahçı kadrolar dile getirip basın-yayın organları ile yayınlamışladır.
Bu bilgileri kullanıp devleti zorda bırakmışlar ve dış ülkelere de aynı bilgileri verip Türkiye'yi sıkıştırmaları için istihbarat sağlamışlardır.
Cumhuriyet Gazetesinde MİT tırları haberi FETÖ’nün ihanetinin utanç verici bir belgesidir. FETÖ kadroları, devlet adamları ve bürokratları ellerindeki bilgiyle tehdit etmiş, kişiler hakkında istihbaratı, basın-yayın organlarında kullanıp kişilerin küçük düşürülmesi, toplum içine çıkamaması, kişi haysiyet ve şerefiyle oynanarak bulundukları makamlardan uzaklaşmalarını sağlamışlardır.
Örgüt, Devletin istihbarat zafiyeti yaşadığını iddia ederek ülkedeki her terör saldırısı sonrası bunu defalarca dile getirerek kamuoyu oluşturmaya çalışmıştır.
İstihbarat birimlerinde çalışan mevcut kadroları beceriksiz ve güçsüz göstermişlerdir.
Örgüt, emniyet ve diğer kamu kurumlarındaki kendi kadrolarını meziyetli gösterip bunu defalarca dile getirerek propaganda yapmıştır.
Devletin terör örgütlerinden, teröristlerden ve kullanılan yöntemlerden haber alma şekillerini deşifre ederek, terör örgütlerinin tedbir almasını sağlamışlardır.
Her terör saldırısı sonrası Devleti suçlayan, güvenlik ve istihbarat zafiyeti olduğunu ileri süren örgüt, devletin terör örgütleriyle uğraşmak yerine dini hizmet hareketiyle uğraştığını, cemaate karşı Devletin yürüttüğü faaliyetlerin kumpas olduğunu iddia etmiştir.