Cumhur İttifakı son olarak Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR ile görüşmeler gerçekleştiriyor.  Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal, katıldığı bir programda ittifaka katılım için sundukları 30 maddenin tümünün AK Parti tarafından kabul edildiğini söylemişti.

Cumhur İttifakı son olarak Yeniden Refah Partisi ve HÜDA-PAR ile görüşmeler gerçekleştiriyor.

Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Yardımcısı Prof. Dr. Doğan Aydal, katıldığı bir programda ittifaka katılım için sundukları 30 maddenin tümünün AK Parti tarafından kabul edildiğini söylemişti.

Bunun üzerine 6284 sayılı madde üzerinden tepkiler başladı. Yani maddeyi tartışmaya açalım bile denilmedi. 'Yerine ne koymayı düşünüyorsunuz?' soruma gönderdikleri 'Kadını korumak' için önerilerinde maalesef ben bir şey göremedim.

Tartışmaların büyümesiyle AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ve Bakan Derya Yanık'tan art arda açıklamalar geldi. Görüştüğüm AK Partili bir isim bu 3 açıklamayı işaret ederek Yeniden Refah Partisi'nin 30 maddenin tümünün AK Parti tarafından kabul edildiğini yalanladı.

Şart olarak sunulan;

Üretim, istihdam ve ihracat ekonomisinin uygulanması,

Denk bütçe ve milli kaynakların harekete geçirilerek faiz yükünün azaltılması,

Süresiz nafaka konusundaki mağduriyetlerin giderilmesi,

Mazottan vergi alınmaması,

Engellilerin maaşlarının asgari ücret seviyesine çıkarılması gibi önemli maddelerde vardı.

AK Parti ile ortak bir açıklama öyle dursun AK Parti 30 maddeyi kabul etti'denilmesiyle AK Parti'ye oy katmak yerine oylar resmen çalınmış oldu.

Mağdurların talepleri de yazılmış, kabul edilmeyeceklerde!

Şimdi belli konularda mağduriyet yaşayanlar 'AK Parti destek vermedi oyumuz Yeniden Refah Partisine'diyecekler. Tüm bunlara rağmen ittifaka katılırlarsa da yine söylemeliyim ki Cumhur İttifakına yararı olmayacak.

İlk siyasete atıldığında ne yalan söyleyeyim Fatih Erbakan'da bir ümit ışığı görmüştüm. Kibirli tavırlarıyla ve sonraki söylemleriyle bu düşüncem kısa sürede değişti.

Gelelim HÜDA-PAR'a…

Cumhur İttifakı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı aldılar. Parlamento seçimleriyle ilgili de görüşmelerimiz devam ediyor." denildi.

HÜDA-PAR'lılar da kibir görmedim.

Silahlı mücadeleden yana olmadı. Bu yöntemi seçen Hizbullah ile arasına kalın bir çizgi çekti. PKK tarafından çok zarar gördü. Sadece kurban eti dağıttı diye Yasin Börü ve arkadaşlarını katletmediler. Birçok Hüdaparlı'yı da öldürdüler.

28 Şubat'ta hiçbir suç unsuru olmadan yıllardır cezaevinde olanlar var. FETÖ tarafından kendilerine kumpaslar kuruldu.

Bu süreçte hep kendilerine destek verdim ancak ne var ki sözde Kürdistan istemelerini desteklemem mümkün değil.

Niye Türkiye çatısı altında olmak yetmiyor.

Bu ittifaklardan AK Parti'te yarar gelir gibi gözükmüyor.

Zaten AK Parti halkı adaleti tesis edeceğine inandırabilse bunlara da gerek kalmayacak.

Mesele 3-5 iş sahibi olup toplamda 25-30 sözde gazetecileri mutlu mesut ettiniz. Gerisi çile! Gazeteciliğin kitabını yazacak seviyedeki isimleri kaybettiniz. Deha beyinleri kaybetmek umurunuzda olmadı. Gün geldi 'Allah'ın boş yere yaratmadığı köpekler' katledilsin diyenlerle birlikte iftiralardan tutun da yalan habere kadar yapmaktan çekinmedi bu medya.

İtperest oldu insanlar hayvanlara merhamet ettiği için. 3 tane köpek saldırı haberinin bizzat ben araştırarak yalan olduğunu ortaya çıkardım. İnsani çözüm yolları varken neden bu yapıldı halen anlamıyorum.

Devleti tehdit eden başıboş oluşumundan 'bizi devlet öne sürdü şimdi arkamızdan çekilirseniz' tehdidini yapan kişiye müdahale edilmedi. 'Ayy beni niye almıyorlar, Çataklı'ya sorayım' sözleri, Başıboş ekibinin 'Erdoğan'a nasıl da başıboş dedirttik kahkahaları' 'Erdoğan'a ağır hakaretler edilmesine susulması'

RTÜK Başkan Yardımcısı'nın açıktan desteği, İletişim, Efkan Ala bizi destekliyor gibi açıklamaların yalanlanmaması, üstüne bunu güçlendirecek şekilde hareket edilmesi büyük bir güvensizliği beraberinde getirdi.

Liyakat sahiplerinin tercih edilmemesi, dayı kontenjanından işe alımlar sürekli hakkının yenildiğini düşünen insanlar.

Kanser hastası bir baba çocuklarına bakamadığı için sürekli ölmek için dua ediyor, iş bulamayan diğer bir babanın sürekli intihar girişimleri, 'keşke yardıma gelmeseydiler gururumu kırdılar' diyen bir annenin sözleri…

Şehir hastaneleri ama acillerde uzun sıralar, bir ultrason için bile bir ay sonraya randevu verilmesi.

Her şey onların olsun biz en azından kimseye muhtaç olmayayım isteyenler.

Adelet duygusu karşısında yaşananları ifade edeceğim bir kelimem yok.

En kötüsü de Erdoğan'ı çok sevip AK Parti'yi destekleyenlerin bu ruh hali içerisinde olması.

Hep önerdik Cumhurbaşkanı Erdoğan ile halkı bir araya getirin.

Külliye'deki muhtarlar toplantısının benzerleri her ay doktorlar, işçiler, esnaf vs. için de yapılsın. Ancak bu kura ile gerçekleştirilsin. Gelenler alanlarındaki sıkıntıları bir kutuya atsın. Sadece yemek yenilsin. Onları okuyan tek isim ise Erdoğan olsun.

Her ay telefon ile bu ay güzel olan neydi, değişmeyen ne? sorusu sorulsun.

Öyle çok öneri sunabilirim ki.

AK Parti yaptıklarını anlatmaktan vazgeçsin, yapamadıkları için üzgün olduğunu ve milleti artık anladıklarını söylesin.

Hep yazıyorum bunu, AK Parti Milletvekili Müşerref Pervin Tuba Durgut 'Bir milletvekili nasıl olunur'a en somut örnektir.

Kibir sıfır, yeri geldiğinde tek bir milletvekili tek bir işi çözemezken gerek insanların, gerek hayvanların mağduriyetlerini gidermek adına bir kez ya bir kez ben nasıl hepsiyle ilgileneyim demedi. Yaptıklarının reklamını yapmadı. İnsanların görmediğini görüp hiçbir talep olmayan mağduriyetleri bile giderdi.

Yukarıda yazdıklarımla birlikte çok değil 5 isim olsa AK Parti şaha kalkar.

Sayın Erdoğan, bu millet sizden çok şey istemiyor. sadece gerçekleri görmenizi bekliyor!

İşte bu başarılırsa mazlumların başı yukarı kalkacak.