Bir adam ben hiç hatâ yapmam, yanılmam diyorsa ona
güvenilmez, onunla işbirliği yapılmaz.
Özeleştiri yapmak çok büyük bir fazilettir. Bu fazilete sahip
olmayanlar büyük olamaz.
Peygamberler günah işlemez, öteki insanlar işler. Bir de çok nadir,
ender korunmuşlar vardır. Onlar kibrit-i ahmer gibidir.
Kişi kendi noksanını görmek gibi irfan olamaz.
Hatâlarını gören, hatâlarından dönen insanlar başarılı olur.
Ben hatâ yapmam demek gurur ve kibirdir, Allah mağrurları ve
mütekebbirleri sevmez.
Mağrur ve mütekebbir olanların en veya geç burunları yere
sürtülür.
Akıllı insan her günün akşamında bugün ne gibi hatâlar yapmış, ne
gibi günahlar işlemişimdir diye kendini sorgular.
Kişi kendini sorgulamakla kalmamalı, âdil ve bilge kimselere de
sormalı; onların söylediklerini dikkatle dinlemeli ve kendini ıslah
etmeli.
Peygamberimiz (Salat ve selam olsun ona) “Hesaba çekilmezden önce
kendi muhasebenizi yapınız” buyurmuşlardır.
Hatâsız olduğunu sanan akılsız kişiden uzak dur.
Süper zeki görünse de, kendini hatâsız sanan aslında ahmaktır.
Devlet adamları, âmirler, hatâlarını kendilerine bildirecek
mâneviyat muhasebecileri çalıştırmalıdır.
Dinî konuları ve problemleri kendi kafasıyla, heva ve hevesiyle,
re’yiyle çözmeye çalışanlar yanılmaya mahkumdur.
Din konusunda benim fikrim budur diyen yanılır. Bu söz büyük bir
beyinsizliktir.
Din imamlarına, mutlak müctehitlere, rabbanî alimlere ve fakihlere,
kâmil mürşidlere danışanlar yanılmaz.
Bütün muhaliflerini düşman bilenler yanılgıdan kurtulamaz.
İstişare eden pişman olmaz.
İstişare, danışmaya ehil ve layık kimselerle yapılır. Cahillere
danışanın sonu iyi olmaz.
Dünyayı bugünkü hale, ben hiç yanılmam diyenler getirdi.
Bazı sorular: Suriye konusunda devlet adamlarımız ne gibi hatâlar
yapmıştır? Suriye bugünkü hale nasıl getirilmiştir? Bu konuda en
büyük hatâ kimlerindir?
Mısır siyasetimiz konusunda da böyle sorular vardır?
İç politikadaki bazı sıkıntılar kimlerin hatâlarından
kaynaklanmaktadır?
Müslüman kesimin ileri gelenleri, hatâlarımız var mıdır, bunlar
nelerdir sorusunu sık sık kendilerine sormalıdır.
Kendilerini Zemzemle yıkanmış sananlar kesinlikle özeleştiri
yapmaz, en olumlu ve iyi niyetli eleştirilere kulak asmaz.
Yakın tarihimize baktığımızda Müslümanların bir çukura (tuzağa) bir
kere değil, on kere değil, yüz kere düştüklerini görürüz. Bunun
sebebi, kendimizde hiç hatâ görmeyip, bütün hatâyı başkalarında
aramamızdır.
(İkinci Yazı)
Oğullarımızı ve Kızlarımızı Nasıl Yetiştirmeliyiz?
MÜSLÜMAN anne babalar oğullarını ve kızlarını iyi yetiştirebiliyor
mu? Bu konudaki fikir ve görüşlerimi aşağıda arz ediyorum:
1. Oğlum veya kızım doktor olsun, mühendis olsun, ileride çok para
kazansın, refah ve konfor içinde yaşasın, lüks bir hayat sürsün
gibi emeller Müslüman ana babalara yakışmaz. Gaye=amaç şu
olmalıdır: Oğlum ve kızım iyi güçlü vasıflı Müslüman olsun, hem
kendini kurtarsın, hem dinimize halkımıza hizmet etsin. Biz
öldükten sonra, onların yaptıkları iyi ve hayırlı işler dolayısıyla
amel defterimiz kapanmasın, hep sevap yazılsın.
2. Şuurlu ve uyanık Müslüman ebeveyn (ana babalar) oğullarının bir
kısmını dindar subay, dindar öğretmen, vasıflı din hizmetkarı
olarak yetiştirmelidir. Bunu ihmal ederlerse memleketin ve devletin
bocalamasına, halkın çok sıkıntı çekmesine sebebiyet verirler.
3. İslama göre hayatın, varlığın gayesi parlak bir meslek sahibi
olmak, çok para kazanmak, lüks yaşamak değildir. Yaratılışının
gayesini ve hikmetini bilmek, Allahın rızasına uygun bir hayat
sürmek, dünya imtihanını kazanarak ebedî saadete nâil olmaktır.
4. Çocuklarını iyi Müslümanlar, iyi insanlar olarak yetiştirmeyen
ana babalar onların mânevî katili olur.
5. En zeki, en kabiliyetli, en ahlaklı, en idealist, en vatansever
oğullarımızı öncelikle subay yetiştirmeliyiz. Çünkü ordu çok büyük
bir güçtür. Şu hususu da belirteyim ki, dindar subaya evet diyorum;
cemaat tarikat, hizip fırka holiganlığına hayır diyorum.
6. Bugünkü ideolojik eğitim sistemimiz millî kültürümüzün ve çağ
kültürünün çok gerisinde kalmış olduğu için çocuklarımıza
alternatif bir eğitim verilerek, onların bilgili, bilge, geniş
kültürlü olmaları sağlanmalıdır.
7. Bilgi ve kültürün yanında çok yüksek ahlak ve karakter eğitimi
de verilmelidir.
8. Üçüncü olarak onlara sanat, estetik boyutu kazandırılmalıdır.
Her gencimiz millî geleneksel sanatlarımızdan birini öğrenmeli,
ürün vermelidir.
9. Tekrar ediyorum: Çocuğum parlak bir mesleğe sahip olsun, bol
para kazansın, lüks bir hayat sürsün, saray gibi evlerde otursun,
şahane otomobillere binsin, uçakların business sınıflarında
yolculuk etsin, VIP kapılarından geçsin gibi emeller İslamî değil,
şeytanî emellerdir.
10. En büyük şeref İmana, İslama, Kur’ana, Muhammedî dâvete ihlasla
hizmet edilerek kazanılır.
11. En büyük saadet Allahın rızasını, Resulullahın şefaatini
kazanmaktır.
12. En büyük beyinsizlik ve rezillik dünyaperestliktir.