Bütün kötülüklerin, felaketlerin, fitnelerin başı Allahı
unutmak, O’ndan gafil olmaktır. Cahilliklerin büyüğü budur.
İnsana Allahı unutturan her şey kötüdür, kötülüğe yol açar.
Müslüman halka devamlı olarak Allahı hatırlatmak gerekir.
Bir Müslüman Allahı unutur, O’ndan gafil olursa yolunu kayb
eder.
Türkiyedeki resmî ideoloji Allahı, O’na karşı olan vazifelerimizi
unutturma üzerine kuruludur.
Allahı unutan Müslüman toplumlar kaos, anarşi, fitne, fesat ve
şaşkınlık içine düşer.
İnsanları gaflete düşüren medya karanlıklar ve kâbuslar
medyasıdır.
Bir eğitim sistemi ki, Allah inancı merkezli değildir, gaflete
düşürür, şeytana hizmet eder.
İnsan bir yaratıktır ve onun bir Yaratıcısı vardır. İslam, Yaratan
ile yaratık arasındaki bağdır. Bu bağ kopunca insan gaflet
uçurumlarında kayb olur gider.
Bağ kopunca onu cahiller ve yetersizler tekrar bağlayamaz.
Dedikodu, polemik, zevzeklik, gevezelik, magazin, günlük aktüel
fanilikler denizine düşen halk selamet sahilini bulamaz.
Müslüman halkın ciddî ve etkili uyarılara, yine ciddî ve etkili
öğütlere ihtiyacı vardır.
Ucuz ve yüzeysel edebiyatlarla büyük işler yapılamaz.
İnsanlara yapılacak büyük iyilik ve hizmetlerin başında, onlara
Yaratıcılarını Allahı hatırlatmak gelir.
Bu iş ilimle, irfanla, ihlasla, hikmetle yapılırsa tesirli
olur.
Gaflet sarhoşlarını tıp şarlatanları ayıltamaz.
Toplumu gaflet sisleri ve karanlıkları bürüyünce hiçbir iş iyi
gitmez.
Gaflet azgınlığa, azgınlık dünyada rüsvaylığa rezilliğe, âhirette
ebedî felakete yol açar.
Kendini bilmeyen Allahı bilemez… Allahı bilen kendini bilir…
Allah hakkında en temiz inanç İslamın bildirdiği ve
öğrettiğidir.
Allahtan yüz çeviren kendine yazık etmiş olur.
Allahı bilenlerin bir araya gelip, gaflette kalmış gençliğe ve
insanlara nasihat etmesi gerekir. Bu nasihati yapmazlarsa büyük
vebal ve sorumluluk altında kalırlar.
Bilenlerin, yeryüzünde Allahın şahitleri olma yükümlülüğü
vardır.
Allahı bildirme vazifesi ticaret konusu yapılamaz. Kutsal
hizmetleri zenginleşmeye, şahsî ihtiraslara, ün kazanmaya, alkış
toplamaya, prestij elde etmeye alet edenler engerektir.
Bu hizmetlerin ücreti Allahın rızasını kazanmak ve ebedî mutluluğa
nail olmaktır.
En büyük mânevî ticaret, gaflette ve dalalette kalmış bir insana
imanı tattırmaktır. Allahın izin ve yardımıyla bunu yapabilen
kimse, üzerine güneşin doğduğu ve battığı her şeye sahip olmaktan
daha kârlı bir iş yapmış olur.
Bilenler niçin gafletten kurtulma seferberliği ilan etmiyor?
Gaflette kalmış kimselerin yardımına niçin koşulmuyor?
Bilenlerden olduğu halde, bilmeyenlere yardım etmemek de büyük bir
gaflet değil midir?
•(İkinci yazı)
Çocuklarımızı Nasıl Yetiştirmeliyiz?
İSLAM, mü’minlerin eğitildiği bir mekteptir. Bu eğitim, insan
annesinin karnında bir cenin iken başlar, ölüme kadar devam
eder.
Soru: Ana rahmindeki cenin nasıl eğitilir? Çocuk, annesinin karnına
düştükten bir müddet sonra eğitim alacak hale gelir. Mesela annesi
güzel sözler söyler, Kur’an okur, Kur’an veya iyi şeyler dinlerse
çocuk bundan nasip alır. Bu konuda çok kitaplar yazılmıştır.
Doğar doğmaz eğitim başlar. İlk ders çocuğun kulağına ezan okunarak
isim verilmesidir.
Üç yaşından sonra ciddî ve programlı eğitim başlar.
Üç-dört yaşındaki çocuğa, yemeğini yesin, uslu dursun diye,
yemeğini yer, uslu durursan seni gezmeye götüreceğim denilir ve bu
söz yerine getirilmezse çocuğa çok kötü bir terbiye verilmiş olur.
Verilen söz mutlaka tutulacak, çocuk attâya=gezmeye götürülecektir.
Aksi takdirde ileride yalancı, aldatan ve sahtekâr olmasına yol
açılmış olur.
Beş yaşından itibaren çocuğa çok basit ilmihal bilgileri
öğretilecektir.
Yedi yaşında Kur’an ve namaz öğretilecek ve zaman zaman namaz
kıldırılacaktır.
Büluğa erince namazı devamlı ve doğru kılması sağlanacaktır.
Çocuğun yaşı ilerledikçe ilmihal ve din bilgisi öğretimi
arttırılacaktır.
Çocuğun bir yandan bilgisi artarken, öte yandan ona çok kuvvetli ve
sıkı bir ahlak ve karakter terbiyesi verilecektir.
Çocuk kesinlikle yalan söylemeyecektir.
Çocuklarını haylaz, şımarık, serseri, it, asalak, züppe, hoppa
yetiştiren anne babalar onların mânevî katili olur.
İlkokul ikinci sınıftan itibaren çocuğun, mütevazı ve küçük de olsa
özel kütüphanesi olacaktır.
Çocuğa isminin ve soyadının altında /özel kütüphanesi/ yazan bir
kaşe yaptırılıp kitaplarının üzerine güzelce basılacaktır. (Ahmet
Dolunay Özel Kütüphanesi gibi.)
Çocuğa sanat ve estetik boyutu kazandırmak için ona, elinin yatkın
olduğu geleneksel islamî-millî bir sanat öğrettirilecektir. Hat,
ebru, tezhib, ağaç oyma, dağlama, yazmacılık sanatı gibi. Böyle
yüzlerce sanatımız ve zanaatımız vardır. Sanat çocuğa kişilik
kazandıracak, onu mutlu ve dengeli kılacak, kötü alışkanlıklardan
koruyacak, az veya çok harçlık kazandıracaktır.
Okul bunu yapamıyorsa, çocuğa özel olarak Latin harfleriyle güzel
yazı öğretilecek, el yazısının çok düzgün ve estetik olması
sağlanacaktır.
Büluğa erdikten sonra çocuklar kesinlikle kız erkek karışık
okutulmayacaktır. Böyle bir şey, islamî açıdan cinayet ve felaket
olur.
İlkokuldan itibaren çocuğa Osmanlıca öğretilecektir. Bu konuda
gecikme ve ihmal kabul edilemez.
İslam çocuğu on on iki yaşında iken nice büyüklerden daha ağır,
ciddî, vakarlı olacaktır. Eskiden böyle imiş.
Anne ve babanın çocukları yanında kavga etmeleri onların
yetişmesine atılmış bir bombadır.
Çocuğun mutlaka iyi, ruh soyluluğuna sahip, temiz, efendi
arkadaşları olacak, kesinlikle düşük tıynetli arkadaşları
olmayacaktır. Üzüm üzüme baka baka kararırmış.
Büyük müjde: Çocuklarını iyi ve hayırlı Müslüman, iyi insan, iyi
vatandaş olarak yetiştiren anne ve babalar öldükten sonra, o
çocukların yaptığı iyilikler onların da defterlerine yazılacaktır.
Buna hasenat-ı cariye denilir.
Büyük tehdit ve uyarı: Çocuklarını kötü yetiştirenler, vazifelerini
hakkıyla yapmadı iseler, oğul ve kızlarının kötülüklerinden sorumlu
olur. Anne ve baba vazifesini hakkıyla yaptı ama onlar doğru yolda
yürümedi, o zaman sorumlu olmazlar.
Hocalar, öğretmenler, şeyhler, rehberler iyi Müslüman olarak
yetiştirdikleri gençler dolayısıyla büyük sevaba, mükafata nail
olur.
Ne mutlu böyle sadaka-i cariyelere sahip olanlara.
Ne mutlu iyi yetişmiş, iyi Müslüman olmuş çocuklar, talebeler,
müridler yetiştiren muhteremlere. Hepsinin ellerinden öperim. Bu
fakire dua buyursunlar.