Bugün lisans ve lisans üstü eğitim için 10 Binin üzerinde talebemiz
ABD'de. Bunun 10 katı kadar da AB ve diğer devletlerde...
Gençlerimizin yurt dışına eğitime gitmesi II. Mahmud'dan bu yana
devam etmekte. Bu bir kendini geliştirme, çağı yakalama ve dünya
ile yarıştır. Ne var ki gidenlerin köklerini terk etmemesi ve
devşirme konumuna düşerek beyin göçüne sebep olacak şekilde
milliyet ve aidiyetlerinden uzaklaşıp başkalaşmamaları gerekmekte.
Türkiye'nin iktisadi ve askeri darbeler döneminde hem yurt dışına
giden talebe sayısı azdı ve hem de gidenler bir şekilde gittikleri
memleketlerde kalmanın yolunu arıyorlardı. Gençlerimiz dışarıya
giderken diğer memleketlerden gençlerin tahsil için, teknoloji
için, bilgi ve görgülerini arttırmak için yurdumuza gelmeleri
akıldan bile geçmezdi. Hatta giden gençlerimizin oralarda kalmaları
artık hayatın tabiî seyri kabul edilmekteydi. Aksine teşebbüs ise
ancak şimdilerde yüksek bir seyir kazanmış bulunmakta. Bu da bir
kere daha gösteriyor ki bir ülke kalkınınca edebiyatı, sporu,
sanayii, eğitimi, sineması, sosyal hayatı ve neyi varsa topyekûn
kalkınmakta.
Bugün devletimiz, "Türkiye Bursları" adı altında dünya gençliğine
burs verip onların bizim eğitim yuvalarımızda tahsil yapmalarına
imkân tanımaya başlamıştır. "Türkiye Bursları" için bu yıl en
kalkınmışından en küçüğüne kadar 182 devletten 155 Bin genç, MEB'in
sitesine girerek inceleme yapmış. 95 Bin genç, burs talebinde
bulunmuş. Bunlardan 5 Bin gence burs verilecekmiş. Burslar, ilk
yılda Türkçe öğrenecek olan lisans ve lisans üstü eğitim talebesine
ödenmekte. Aylık ödeme, 600 TL ile 2.500 TL arasında değişiyor.
Ayrıca bursiyerler, devlet yurtlarında ücretsiz barınacak. Okuduğu
üniversiteye para ödemeyecek. Ulaşım ve sağlık hizmetlerinden
ücretsiz faydalanacaklar.
Her şey güzel, fakat bir şey insanı kıvrandırmakta. 95 Binden
sadece 5 Binini kabul edebilmekteyiz. Yüzde 5 gibi bir netice. O
güzel deyimi hatırlamamak mümkün değil: "Salevat, kuvvete
bağlıdır!". Hazinemiz zenginleştikçe, kabul edilen yabancı talebe
miktarının yükseleceğine şüphe yok. Kapitalist devletlerde bu
imkânlar, 50 Bin dolara kadar çıkarken Türkiye'nin bu cömertliği
insana hizmettir...
Her dönem 5 Bin dünyalı genç, Türkçe öğrenip, bizim kültürümüzle
haşır-neşir olarak kendi topraklarına döndüklerinde arada gönül
köprüleri kurulacaktır. Temennimiz o ki nihai noktada şartları
tutan herkesi almak üzere talebe sayısını her sene 5'le çarparak
kabul edebilmektir.
Bütün alanlarda olduğu gibi eğitimde de dünya ile yarış hâlinde
olmamız lazım.
Şu burs meselesi dahi tek başına isbat etmekte ki bizim
teamülümüzde sömürme değil paylaşma ve insana hizmet esastır.