Dünya siyasi, iktisadi ve içtimai olarak büyük değişim yaşıyor, bunu kim iyi okursa geleceği onlar belirleyecektir… Gelecekteki değişimleri şimdiden görüp devletlerini ve toplumlarını acı verse de uyaran entelektüellere ne mutlu!..
Devletler ve toplumlar için en önemli olan unsurlardan biri, dünyayı etkileyecek değişimi önceden görüp ona göre bir yol haritası belirlemektir. Eğer dünyayı etkileyecek değişim rüzgarı iyi okunmaz ise bu hem devletleri hem de toplumları bir tsumani gibi altına alır ve enkaza dönüştürür. Bugün Ukrayna'daki savaşın sebep ve sonuçlarının yanı sıra Tayvan'daki Çin-ABD çekişmesinin gelecekte nelerin habercisi olduğunu okuyamaz isek bunun ciddi sonuçları ile karşılaşacağımız muhakkak...
Osmanlı'nın belki de çöküş nedenlerinden biri, 18. ve 19. yüzyılda etrafında olan değişimi tam manasıyla okumaması diyebiliriz. Buna müşahhas bir örnek vermek gerekirse, 1850'li yıllarda Osmanlı topraklarına gelmiş olan Avusturyalı ünlü tıp doktoru ve filozof Prof. Dr. Otto Spitzer'in Osmanlı üzerine yaptığı teşhislerde görebiliriz. Spitzer, verem teşhisi konan 31. Osmanlı sultanı Abdülmecid'i tedavi amacıyla 1852'de İstanbul'a gelir ve 1863 yılına kadar Payitaht'ta yaşar. Sultan Abdülmecid'in 1961 yılında vefatından iki yıl sonra çok sevdiği İstanbul'dan ayrılır.
Dr. Spitzer, Sultan Abdülmecid'in müsaadesiyle 1856 yılında hem Anadolu'yu hem de Mısır'a kadar Arap yarımadasını gezer. Avrupa'daki gelişmelerin yanı sıra Osmanlı'nın ahvalini de yakından müşahede eden Dr. Spitzer, Osmanlı topraklarını gezdikten sonra Osmanlı devlet ricalinin görmediklerini kendi adesesinden çok iyi tespit etmiş ve bunları sultana açık yüreklilikle anlatmıştır. İşte Dr. Spitzer'in padişahın kendisine karşı büyük güvenine dayanarak bulunduğu tespitlerinden bazı bölümleri sizlere aktarıyorum:
'Şevketmeab… Memalik-i Şahanizde öyler yerler var ki, buraları Avrupalıların, bilhassa İngilizlerin, mesela Hindistan'daki müstemleke idaresine nisbet ederseniz devlet-i aliyyeniz sadece zaptiye vazifesini görüyor, askerlerinizi oraların huzur ve sükûnu için ölüyor, asayişi temin yolunda büyük fedakarlıklara katlanıyorsunuz, resmî binalarda bayrağınız dalgalanıyor, fakat o kadar…'
Sözlerini şöyle sürdürüyor Dr. Spitzer: 'Bu acı hakikat, halkı Hıristiyan olan yerlerde değil, İslam olan yerlerde de böyle… Devletinizde dini, dili, ırkı, milliyeti ne olursa olsun, Müslümanlardan başka diğerlerinin sahib oldukları haklar ve imtiyazlar topraklarınızın asıl sahibi olan Türklerde ve Müslümanlarda yok… Hıristiyan unsurları askere almıyorsunuz, onlar mütemadiyen artıyorlar, çoğalıyorlar, buna mukabil Türkler buralarda yaşayanların huzur ve emniyeti için mütemadiyen ölüyorlar… Ticaret, ziraat, sanayi de onların elinde… Gezdiğim beldelerde mamûr mahalleler daha çok Hıristiyanların… En güzel mektebler onların… Hayatları Türkler ve Müslümanlara göre daha müreffeh ve hatta müsterih… Türkler ve Müslümanlar ya askerler ya da onların ırgadı…'
Dr. Spitzer, devamında sözlerini şöyle sürdürür: 'Bir diğer müşahadem de, Fransız ihtilalinden sonra başlayan milliyet fikrinin devletiniz hududları içindeki unsurlara sıçramış olması… Bu hisler, ecdadınızın kabûl ettiği kapitülasyonlara dayanılarak menfaati olan devletlerce tahrik ediliyor. Hatta bazı yerlerde bu sizden olmayan sekenenin, o yerlerin hakikî sahibi, Türklerin sonradan gelmiş müstevliler olduğu propagandasının yapıldığına ve bu kanaatın bilhassa mektepler ve kiliseler vasıtasıyla yerleştirildiğine şahid oldum.'
Avusturyalı ünlü doktor ve filozof, sultana gördüğü hakikatleri anlattıktan sonra sözlerine şu cümlelerle son verir: 'Sultanım, bunların belki bugün değil fakat ileride devletinizin başına büyük dertler açacağından endişe ediyorum. Avrupa'nın büyük devletleri ele geçirdikleri Müslüman topraklarda ne Müslüman bırakıyorlar ne de onlardan kalan bir cami. Hepsini kiliseye dönüştürüyorlar. Halbuki Osmanlılar, ne kiliselere ne havralara ne de ateşe tapanların mabedlerine dokunmuşlardır. Bu sizlerin ve dininizin ulvi düşüncesidir. Fakat karşınızdakiler böyle ulvi düşüncelerden mahrum…'
Hasılıkelam, Dr. Spitzer'in çok açık olan açıklamalarından yıllar sonra Osmanlı gerekli önlemleri önceden yeteri kadar alamadığı için çöktü. Avusturyalı doktor bu durumu çok önceden görebilmişti. Bu örnek bugün Müslüman ülkeler başta olmak üzere hepimize birçok mesajlar içeriyor: 'Dünya siyasi, iktisadi ve içtimai olarak büyük değişim yaşıyor, bunu kim iyi okursa geleceği onlar belirleyecektir…'
Gelecekteki değişimleri şimdiden görüp devletlerini ve toplumlarını acı verse de uyaran entelektüellere ne mutlu!..