Doğrusu ne demedikçe..
TRT haberlerinde bir bölüm vardı, “yalanların sonu gelmez, doğrusu ne demedikçe” isimli.. Buluş da mesaj da güzel... Her söylenene her yazılana, şayialara hemen inanmamalıydık...
Hele “sosyal medya” denilen ve nádânından âlimine herkesin her şeyi yazdığı, paylaştığı günümüz dünyasında..
Bendeniz de zaman zaman sosyal medyada düşüncelerimi paylaşıyorum ama kılı kırk yararak. Zira bazı söylentilerin şüyuu vukuundan beter...
Bir yerde paylaşmadım ama şu sıralar aklıma takılan, o hastaneye (İstanbul GATA) neden “Abdülhamid” ismi verildiği... “Acaba bazı hainler mi yaptı bu işi?”
Zira GATA neticede bir hastane idi ve merhum cennetmekân Sutan II. Abdülhamid’e, binaen’aleyh Osmanlı Devleti’ne Rus Çarı tarafından yakıştırılmış “hasta adam” mottosunu hatırlatıyordu yeni ismiyle...
Keşke GATA olarak kalsaydı...
Bu düşüncemin devamı da var: “Hastaneye verdikleri ismi neden İstanbul 3. Havalimanı’na vermediler?”
“Işin doğrusu, aslı ne, yanlış mı düşünüyorum?” dedim araştırdım...
* * *
Malûmâlileri bendeniz emekli bir pilot subayım ve emekli olduktan sonra da 13 yıl özel bir havayolu şirketinde de uçtum... Bu yüzden herkesin bilmesi ya da düşünmesi mümkün olmayan bir hususu bile araştırdım...
Acaba dedim, bu yeni havalimanımıza ABDÜLHAMİD ismi vermiş olsaydı, IATA kodu ABD olurdu da o yüzden mi? Hani Amerikayı çağrıştırmasın diye... Sonra baktım ABD zaten var, Abadan havalimanı.
Pekâlâ başka ne olabilirdi? Doluya koydum olmadı, boşa koydum uymadı. Sonuçta, “Atatürkçülerin yaygarasından korku” dedim...
* * *
IATA kodu nedir? Sizin anlayacağınız şekilde söyeyelim:
Hani biletlerinizde nereden kalkıp nereye konacağınız “üç harfli” yazılıyor ya.. Meselâ Sabiha Gökçen (SAW), Trabzon (TZX), Adana (ADA) gibi...
Fakat bu “üç harfliler” cinler değil... Korkmayın CIN de Amerikanın Carroll havalimanının üç harfli IATA kodu....
Bu arada... “yeni havalimanının IATA kodu IST” diye demeç verilmiş. Oysa ISL olarak geçiyor bilet sorgulamalarında...
ICAO kodunun da LTBA olarak kalacağı söylenmiş o da LTFM diye geçiyor...
Ya büyük bir gaflet var, ya da birileri bizimle dalga geçiyor...
* * *
Evet, “yalanların sonu gelmez, doğrusu ne demedikçe” pek güzel bir söz... O kadar doğru bir tesbit ki, Kur’ân’da bile geçiyor...
“Ey îman edenler, eğer bir fásık size bir haber getirirse onu tahkîk edin (delillerini, şahitlerini araştırın). (Yoksa) bilmeyerek bir kavme sataşırsınız da yapdığınıza pişman kimseler olursunuz...” (Hucurât - 49. Sûre, 6. âyet)
Milletin oyunu almak için iki yol var…
Biri samimiyetten ayrılmadan hak ve hakikati söylemek suretiyle... Diğeri münafıklık edip yalan söyleyerek, halkı kandırmak suretiyle...
İkinci yol pek caziptir, yıllardır kullanılmış, test de edilmiştir. Halkın aptallığı nisbetinde iyi sonuç da verir, lâkin sonu cehennemdir. Cehennem ne kötü bir barınaktır... (Ali İmran Sûresi 197. âyet)