DİYANET NE İŞ YAPAR?

Bir konuşmasında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş “Gençler Kur’an elimizden düşmeyecek” demiş. Keşke şöyle söyleseydi; “Gençler Kur’an gönlümüzden düşmeyecek”.

Şimdi diyeceksiniz ki, ne farkı var “elimizde” olmakla “gönlümüzde” olmak arasında…

Çok fark var çok.

Şöyle bir örnekle anlatalım;

Öğretmen arkadaşlardan sıkça duyuyorum. Öğretmen arkadaşlar zaman zaman açık öğretim veya üniversite sınavlarında görevli olarak İmam-Hatip liselerine gidiyorlar. Sınav esnasında dersliğin kitaplığındaki Kur’an-ı Kerimlerin vaziyetine bakıp üzüntülerini ifade ediyorlar. Öğretmen arkadaşlarımızın bize aktardıklarına göre İmam-hatip okullarının sınıfa ait kitap dolaplarında Kur’an-ı Kerimlerin diğer kitapların arasında ve altında olduğunu aktarıyorlar.

Yine İmam-hatip okullarında ve ilahiyat fakültelerinde (istisnaları çıkabilir) Kur’an-ı Kerim’in abdestsiz okunması hususunda cevaz veren hocalar var. Dahası kızların muayyen zamanlarında bile Kur’an-ı Kerim’e el sürebileceklerini ve okuyabileceklerini söyleyenler “hocalar” mevcut.

Bir ara şu tartışma gazetelerde gündeme geldi; Kur’an-ı Kerim’i göğüsten aşağı tutarak taşınabileceği yönünde “fetvalar” veren ilahiyatçı hocalar vardı. Halen bunların varlığı devam ediyor.

Hemen ifade edelim yukarıda vasıfları ifade edilen ilahiyatçılar “en seçilmişleri”. Bunların arasında Kur’an-ı Kerim’de “hata” var diyen ilahiyatçılar var.

Kur’an-ı Kerim’deki bazı ayetler için “falanca ayeti kabullenemiyorum” diyen ilahiyatçılar var.

Bazı İlahiyatçılar var ki, ayet beğenmiyor.

Şimdi ifade edebildik mi, Diyanet işleri başkanının Kur’an “elimizden” düşmeyecek” ifadesinin bizde neler çağrıştırdığını?

Artık siz sayın Diyanet İşleri Başkanının bu ifadesini mevcut İmam-Hatip okullarında verilen eğitim ile İlahiyat fakültelerindeki anlayışın bir yansıması olarak mı anlarsınız bilemem. Benim anladığım böyledir.

Sayın Ali Erbaş başka bir şey daha demiş; “"Daha iyi ahlaklı insan olmak için namaz kılıyoruz, oruç tutuyoruz, zekât veriyoruz, hacca gidiyoruz ve hayır ve hasenat yapıyoruz."

Hayır sayın başkan biz “daha ahlaklı” olmak için namaz kılmıyoruz. Allah’ın emri olduğu için namaz kılıyoruz.

Buradaki ifadeye dikkatinizi çekmek isteriz. “Daha ahlaklı olmak için namaz kılmak” ne demek biliyor musunuz?

Yine bir örnekle anlatalım;

Namaz esnasında secde yapılır. Secde yapılırken beyindeki kılcal damarlara kan gelir ve namaz kılanlarda genellikle beyin ile ilgili rahatsızlık olmaz. Fakat Müslümanlar sıhhatli olmak için secde yapmaz. Allah’ın emri olduğundan dolayı secde yapılır.

Önemle hatırlatalım ki, Müslüman Allah’ın emri olduğundan dolayı namaz kılar. Ahlaklı olmak bir sonuçtur. Namaz kılmanın tabii bir sonucudur. Ancak namaz kıldığı halde “ahlaksız” insanların varlığı bizi asla namaz kılmaktan men etmemelidir.

Sözü şuraya getirmek için yukarıdaki örnekleri verdim.

Diyanet işleri başkanlığının neye yaradığını zaman zaman kendi kendime sorguluyorum. Yüzbini aşkın imam “maaş” alarak namaz kıldırıyor. Şayet bir imam maaş aldığı için namaz kıldırıyorsa, o namaz ibadet olmaktan çıkmaz mı? İmamlar maaş almasın denilemez ama maaş aldığı için namaz kıldırmamalıdır.

Bu mesele bir niyet meselesidir elbette.

Fakat niyetler davranışlarla zahir olurlar.

Yine bir örnekle anlatalım;

Bir aile düşünün. Oğlu diyanet açtığı imtihanla imamlığı kazanıyor. Ebeveyn diyor ki, “Oğlumuz imamlığı iyi ki kazandı. Artık bundan sonra namaz kılmaya başlar”.

Tuhaflığı tasavvur edebiliyor musunuz?

İmam namzedinin namaz ve abdestle ilgisi yok. Sırf memuriyet için imamlık imtihanına giriyor.

Şu hususu peşinen ifade edeyim; Bir imam adayının memuriyet düşüncesiyle imtihana girmesinde diyanetin önleyici bir tedbir alması mümkün değil.

Ben merak ediyorum; Acaba diyanet teşkilatı namaz kıldırmanın bir “memuriyet” meselesi olmadığını imamlara hatırlatıyor mu?

Yüzbinden fazla imamların yetiştiği imam-hatip ve ilahiyat fakültelerinde imamlığın “memuriyet” olmadığı anlayışı ne kadar veriliyor, merak konusu.

Bir de son olarak şunu çok merak ediyorum; Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA’nın yıllık bütçesi 19 milyar dolar Diyanetin bütçesi de …10.5 milyar.

Diyanetin neye yaradığını merak etmiyor değilim?

Aynı soru 1950’lilerde de soruluyordu. Aradan neredeyse 70 sene sonra tekrar sormak ihtiyacı hissediyorum;

Diyanet neye yarıyor, merak ediyorum. Vesselam...