Allah, kendisini her an bir başka yaratma üzerinden olduğuna dikkat çekerken ve müntesiplerinin de bu dinamizm içerisinde iki günlerinin aynı olmamasına ve birbirleri ile yarış içerisinde olmasını isterken donuk, mat, ritimsiz ve dolayısıyla şevk ve iştiyaktan yoksun bir ibadeti önerip tasvip etmesi mümkün değildir.
Allah, kendisini her an bir başka yaratma üzerinden olduğuna dikkat çekerken ve müntesiplerinin de bu dinamizm içerisinde iki günlerinin aynı olmamasına ve birbirleri ile yarış içerisinde olmasını isterken donuk, mat, ritimsiz ve dolayısıyla şevk ve iştiyaktan yoksun bir ibadeti önerip tasvip etmesi mümkün değildir.
İslam'ın kendi içerisinde ki madde ve manaya dair, insan ve kozmik dengede ki ritim ve ahenge dikkat çekerken, birbirleri arasında ki düzenek ve ahengin yaratıcının teklik ve gücüne denk düştüğünden dem vururken, bunu alıp, ibadette ki tekdüzeliğe indirgemiş olmak, en hafif deyimle İslam ve onun felsefesine dair fukara kalmak demektir.
Özgürlük ve özgünlük, çok seslilik ve düşüncenin akışında ki enginlik ve bütün bunların önüne sütre olacak herşeyin ortadan kalkmasını birincil amil ve en anlamlı amaç olarak niteleyen Kuran ruhsuz, donuk ve mekanize bir ibadet anlayışını benimsemiş olabilir mi !?
Tek düze inip kalkma, tek düze taş atma, tek düze bir takım şeyleri dillendirmiş olmayı İslam'ın cüzü ve ibadet tasavvuru diye deklere etmek, dinamizm ve bundada ki amaç, gaye ve felsefeye dair bilinçli ihanet ya da gafletin açık delili niteliği taşımaktadır.
Kısır ve kadük, tatsız ve renksiz, kokusuz ve haliyle lezzetsiz rutin davranış kalıplarına ibadet tanımı yaparak mekanik bir insan ve onun çalışma şekline anlam yüklemek, buradan sevapvarsa edeceğine kanaat getirmek, bahsini yaptığım dinamizm ruhundan yana hissesiz kalmak demektir.
Okumak ve hemen akabinde kalemden ve yazmaktan önemle bahseden ve sonrasında tefekkür, tedebbür ve tezekkürden bahsedip yapılan her kebair günahın keffareti olarak azad eylemini ana şart olarak ortaya koyan Kuran, tek düze ve statik bir uygulama tarzından ne bahseder ne de onlara anlam
Düşünce ve ifadede de ki çok sesliliğin önünü açan, açmakla kalmayın özellikle teşvik edip büyük değer yükleyen, insanın anlam, değer ve öneminin de bu dinamizm ile kendisine kategori elde edeceğini ifade eden Kuran, donuk ve bütün ömür boyunca aynı hareketlerden müteşekkil ruhsuz davranış kalıplarına ibadet demesi mümkün müdür !?
Düşüncenin en büyük ibadet olduğu ve her yeni düşüncenin bir dinamizm içerdiğini ve bu değişim ve dönüşümün tabi sonucu olarak genleşme, genişleme, halden hale geçme eyleminin oturduğu zemin, Kuran'ın ana hedefinin bizatihi kendisidir.
Hergün, her zaman ve her mekan da sadece Allah isminin telaffuzundan yana sevap alacağını beklemek, Allah isminin neye denk düşüp neleri kapsadığı üzerinde ciddi ciddi tefekkür etmenin yanın da hiç bir değer içerici değildir.
Neyin neye ve nereye tekabül ettiğini, kimin ne ile nasıl bir ilişki içerisinde olduğunu, hangi hayvanın, nebatat ve meteorun hangisi ile bir besin zinciri ve kozmik ilişki içerisinde olduğu üzerine tefekkür, Kuran'ın ana mesajları içerisinde olup Allah'ın güç, kuvvet, kudret ve ilim olarak ne ve nereye denk düştüğünün öğrenilmesi amacını gütmektedir.
İşte bu sebepledir ki herşey üzerine derin tefekkür ve düşünce içerisinde olmayı, onlar arasında ki hem ahenk ve hem de dinamizmi anlamayı ve hayatı da bu uyum, ahenk ve dinamizm üzerinden inşa etmeyi hedefleyen Kuran, bir bakıma anlamlı, değerli ve lezzetine varılacak yaşam tarzının da metodolojisini serdetmektedir.
Bugün ki doyumsuzluk, huzursuzluk, tadı alınamamış berheva yaşamın temel gerekçesi de, işte bu izahatını yaptığımız senkronizasyon ve dinamizmi anlayamamış, kavrayamamış ve dolayısıyla uzağında kalmış olmamızdan kaynaklanmaktadır.
Değişim, dönüşüm ve dolayısıyla dinamizmden uzak ve haliyle bir metodolojisi olmayan tarz, tam bir kaos ortamı oluşturmak demektir ki, yaşadığımız dünya kaotizmin egemenliği altında değil midir ?