Ünlü bir yazara dostlarından biri; “Üstad, yazılarını çok beğeniyorum. Yerli yerinde güzel yazıyorsun. Bunu nasıl başarıyorsun?” diye sorunca, Elindeki sigaradan bir fırt çekip, dumanın yarısını içine çeken, diğer yarısını da burnundan çıkaran muharrir;
Ünlü bir yazara dostlarından biri;
'Üstad, yazılarını çok beğeniyorum. Yerli yerinde güzel yazıyorsun. Bunu nasıl başarıyorsun?' diye sorunca,
Elindeki sigaradan bir fırt çekip, dumanın yarısını içine çeken, diğer yarısını da burnundan çıkaran muharrir;
'Ah şu günahlarım olmasaydı!.. Sen o zaman görmeliydin neler yazabileceğimi…' diye cevap vermiş.
Hakikati yazabilmek zordur.
Güçlünün değil, haklının yanında durabilmek daha da zordur.
Neşriyat aleminde yazarın, kimseye şirin görünmek, güçlüye methiyeler düzmek, mahallenin nabzına göre şerbet vermek gibi bir derdi olmamalı.
Konjonktür adamı değil, hakikat adamı olabilmeli bir yazar.
Bazen direksiyon hakimiyetini kaybetmeden, dilinin vitesini boşa alabilmeli.
Her neyse!
Mevzuyu kapatalım.
Ülkemizde, zaman zaman toplumda karşılığı olmayan kimlik çatışmalarının ve yapay, ideolojik tartışmaların körüklendiği dönemler yaşanıyor.
Millet olarak birçok müştereklerimiz, değerlerimiz, ideallerimiz, iddialarımız varken,
Ne gerek var, ötekileştirmeye, kutuplaştırıcı üsluba?
Milletin kardeşlik duygularını, bir millet olma özelliklerini aşındırmaya?
Milletle dürüst ve samimi bir şekilde iletişim kurmak varken,
Milletin çıkarlarını, Türkiye'nin menfaatlerini korumak ve kollamak varken,
Geçmişe değil, geleceğe bakmak varken,
Türkiye'nin milli ve manevi dinamiklerini dinamitlemeden, çağdaş değerlerle buluşturmak varken,
Aklında 'öteki' olmayan 'biz' dediğinde toplumun bütün kesimlerini kapsayan bir üsluba sahip olmak varken,
İkbal uğruna, koltuk ve menfaat uğruna, asılsız ve delilsiz suçlamalara, boş beleş millet ve memleket edebiyatına..
Ne gerek var?
…
Tayin ve terfi işlerini mülakat ile değil liyakat ile yapmak varken,
Sorunun değil, çözümün aktörü olmak varken,
Ayrıştırıcı değil, birleştirici bir güç olmak varken,
Kime ne fayda sağlar?
Toplumu ayrıştırmak, kutuplaştırmak, germek, parti-pırtı kavgası, inanç, kimlik, mezhep, meşrep, tartışması…
Bal tutan parmağınızı yalamak varken,
Kimin hangi ihaleyi alıp, ne kadar zengin olacağını hesap etmek varken,
Yağlı ballı makamlara kurulmak varken..
Uğraşmayın böyle eften püften işlerle….