Atalarımızın isabetli olduğu kadar hikmetli sözleri vardır.
Bunlardan biri de; “yenilen pehlivan güreşe doymaz” sözüdür.
Yılların tecrübesi ile dillendirilen bu doğruyu ben yeniden
“doğrulayacağım” inadından vazgeçiniz. Doğru tektir o da sizin ve
ekibinizin yeterince yorulmuş ve yıpranmışlığıdır. O nedenle
Türk-İslam felsefesi üzerine inşa edilmiş bu büyük davanın, ülkücü
hareketin, siyasi kanadı olan MHP genel başkanlığı koltuğunu lütfen
terk ediniz. Ülkücü insan için mal, para, rant, köşe dönme amaç
olmadığı gibi makam, mevki, koltuk da amaç değildir. Ülkücü;
ülkesi, milleti için her türlü fedakârlığı yapabilen insandır.
Şimdi davasına inandığına inandığımız siz ülkü erine düşen görev,
bayrağı tez elden onu yücelterek ileriye taşıyacak olanlara teslim
etmenizdir. Unutulmasın ki nefsimize ağır gelse de vazgeçmek bir
büyük erdemdir. Biz, size davayı terk edin demiyoruz sadece bayrağı
teslim etmenin zamanı geldi diyoruz. Siz de gayet iyi biliyorsunuz
ki büyük davalarda kişiler, amaç değil araçtır.
Sayın Devlet Bahçeli,
Farkındaysanız kurduğunuz hayallere paralel yaptığınız
hesaplar tutmuyor. Tutmak bir yana hep aksi oluyor. Ülkücü irade;
1999 yılında 57. Hükümette 129 milletvekili ile MHP’yi iktidar
ortağı sizi de başbakan yardımcısı yaptı. Ancak siz; “3 Kasım’da
erken seçim yapılmazsa hükümetten çekiliriz” diye rest çektiniz.
Restinizin akabinde yapılan 2002 seçimleri; MHP’yi %8 ile barajın
altında bıraktığı gibi çiçeği burnunda AKP’yi de 363 milletvekili
ile TBMM’ye taşıdı.
Hukuksuzluğun, yolsuzluğun, hırsızlığın ve aymazlığın dal budak saldığı günümüz Türkiye’sinde yapılan 07 Haziran 2015 seçimlerinin hemen ardından yaptığınız değerlendirmelerinizle, TBMM başkanlığı seçiminde takındığınız tavrınızla, her şeye “hayır” deme politikanızla da hızla inişe geçen AKP’ye yeniden iktidar olma imkânı tanıdınız.
Hukuksuzluğun, yolsuzluğun, hırsızlığın ve aymazlığın dal budak saldığı günümüz Türkiye’sinde yapılan 07 Haziran 2015 seçimlerinin hemen ardından yaptığınız değerlendirmelerinizle, TBMM başkanlığı seçiminde takındığınız tavrınızla, her şeye “hayır” deme politikanızla da hızla inişe geçen AKP’ye yeniden iktidar olma imkânı tanıdınız.
Sayın Devlet Bahçeli,
Biz, sizin doğruları söylediğinizi biliyoruz. Kimse sizi
doğruları yüksek perdeden ifade ettiğiniz için eleştirmiyor. Büyük
bir çoğunluk, sizin ülkemize ve insanımıza reva görülen ayırımcı
politikalara, hukuksuzluğa, yolsuzluğa, hırsızlığa karşı
söylediklerinizin doğruluğundan emin. Ancak söylemek, söylenmek
yetmiyor. Mevcut olumsuzluğa dur deme iradesi o iradeyi ortaya
koyacak siyasi manevra kabiliyeti gerekiyor. İşte sizde ve
kadronuzda eksik olan bu… Manevra kabiliyetinizin ve risk
alma iradenizin yeterli olmayışı… Kişisel taktik ve
stratejilerinizin kifayetsizliği ve basiretinizin bağlanması da
yangının körüğü… Elbette ülkemizin yalansız, talansız, riyasız,
kinsiz, kavgasız bir iktidara ve istikrara şiddetle ihtiyacı var.
Elbette ülkemizin bekası, birliği, dirliği her şeyin üstündedir. 1
Kasım seçim bildirgenizde; “milli ve manevi değerlerimizin tahrip
edildiğini, terörün azdığını, bölücülüğün cesaret bulduğunu,
işsizlik ve yoksulluğun tırmandığını, yolsuzluk ve adaletsizliğin
zirve yaptığını, eğitimin milliliğini kaybettiğini, Türkiye’nin
uluslararası camiada itibarsızlaştığını, vatandaşların borç yükü
altında bunaldığını” ifade ediyorsunuz. Söylediklerinize katılmamak
mümkün değil; ancak bütün bunları onarmanın, iyileştirmenin yolu
ayakları yer tutan projeler üretmektir ve ürettiği projeleri halka
anlatmaktır.
Allah aşkına siz ve ekibiniz iktidar partisinin yanlışlarını tenkit etmekten başka ne yapıyorsunuz? Siz politika yapmayı mevcut iktidarı eleştirmek olarak mı anlıyor, değerlendiriyorsunuz? Öyle olduğunu varsaysak dahi sizin kendi halkınıza gerçekleri anlatabilme azminiz, kararlılığınız, beceriniz, enerji ve tutarlılığınız nerede?
Ufuksuzluk, risk almama ve kendini olduğu kadar mevcudu yeterince anlatamama, acizlik ve tembellik kısa sürede milletimizin yüzü, gözü, sözü ve gönlü olan MHP’ye 40 milletvekili kaybettirdi. Şimdi kalkıp da; “Ben mücadelemi devam ettireceğim beni ancak ülkücü irade gönderir. Onun dışında kimseye boyun eğmem” diyerek inat ve ısrarla yolunuza devam edeceğinizi belirtmeniz bu yüce davaya zarar vermenin ötesinde hiçbir şey kazandırmaz.
Allah aşkına siz ve ekibiniz iktidar partisinin yanlışlarını tenkit etmekten başka ne yapıyorsunuz? Siz politika yapmayı mevcut iktidarı eleştirmek olarak mı anlıyor, değerlendiriyorsunuz? Öyle olduğunu varsaysak dahi sizin kendi halkınıza gerçekleri anlatabilme azminiz, kararlılığınız, beceriniz, enerji ve tutarlılığınız nerede?
Ufuksuzluk, risk almama ve kendini olduğu kadar mevcudu yeterince anlatamama, acizlik ve tembellik kısa sürede milletimizin yüzü, gözü, sözü ve gönlü olan MHP’ye 40 milletvekili kaybettirdi. Şimdi kalkıp da; “Ben mücadelemi devam ettireceğim beni ancak ülkücü irade gönderir. Onun dışında kimseye boyun eğmem” diyerek inat ve ısrarla yolunuza devam edeceğinizi belirtmeniz bu yüce davaya zarar vermenin ötesinde hiçbir şey kazandırmaz.
Sayın Devlet Bahçeli,
Başarısızlığınıza kılıf bulmaya çalışmayınız. Başarısızlığın
mazereti yoktur; bedeli vardır. Kaldı ki ülkücü nefsinin esiri
olamaz; olmamalıdır. Davanızı, partinizi seviyor ve ülke geleceğini
düşünüyorsanız lütfen Semih’inizi, Oktay’ınızı, Şefkat’inizi,
İsmet’inizi, Emin’inizi alarak çekilin ve yerinizi genç, dinamik,
enerjik, risk alabilen, ortak akılla proje üretecek, Türk milletine
olanları ve olacakları anlatabilecek kadrolara bırakın. Bu, sizin
ülkücü iradeye olduğu kadar ülkemize de yapacağı en büyük iyilik
olacaktır.
Saygılarımla