Devlet, ahlak ve güven

Şimdi Türkiye’de çeklere, senetlere,

En önemlisi , verilen sözlere güven var mı?

Tabii ki, hayır…

Sebebi devlettir.

Eğer bir kişi, çekle dolandırıcılık yapıyorsa cezası çok hafif.

Senet verip karşılığını ödemiyorsa yapanın yanında kalıyor.

Çünkü devlet, o sahtekara ve o çek veren bankaya ceza vermiyorsa,

Pek çok ahlaksız sahtekar da piyasa da cirit atar.

Bu yanlış uygulama yüzünden pek çok dürüst iş adamı,

Yatırım yapmıyor.

Sermayesini lükse, israfa ve kendi nefsine harcıyor.

Yatırım olmayınca kalkınma olmuyor.

İş sahası açılmıyor.

İnsanlar aşsız, işsiz kalıyor.

Top yekün kalkınma olmuyor.

***

Herhangi bir kalkınmış Batı ülkelerini düşünün?

Hiçbir kişi, çek, senet sahtekarlığı yapar mı?

Yapabilir mi?

Devlet onun bütün mal varlığına el koyar,

Bir daha piyasada iş göremez.

Onun için de, o Batı ülkesinde herkes güven içinde,

Yatırım yapar.

Çek alış verişi yapar.

Çek veren bankaya güvenir.

Çek veren insana güvenir.

Dolayısıyla toplum ticari hayatına güven içinde devam eder.

***

Diyorlar ki, Batılılar daha ahlaklı,

Biz çok ahlaklı değiliz.

Ahlaksızlığı yapan kişiye devlet caydırıcı ceza verse,

Toplumda ahlak buhranı olmaz.

Batıda devlet ahlaklı,

Bizde devlet ahlaksız…

Kanunlar yetersiz.

Suçlar cezasız.

Toplum güvensiz.

O halde her sorunun başı devlet…

Daha doğrusu devleti yönetenler…

Neden? Çünkü,

Milletin kalkınması,

Yatırım yapması,

Birbirine güvenmesi için,

Ticari hayatın dengesi için,

Suçların cezasız kalmaması gerekir.

***

Bizi yöneten devlet adamları bunları bilmiyor mu?

Elbette biliyor.

Ama onların Batılı mason danışmanları,

Kanunlar hazırlanırken, bir şekilde yönlendiriyorlar.

Cezayı ağırlaştıracaklarına daha da hafifletiyorlar.

***

Bunun için; Türk Ceza Kanununun yeniden düzenlenmesi,

Cezaların ağırlaştırılması,

Cezaların caydırıcı olması gerekir.

Yoksa bunu kavrayamayan kimseler,

Hatta Batılı emperyalistler,

Misyonerle, Hıristiyanlar bu bahane ile

Milleti suçlarlar,

İslam’ı suçlayıp, Müslümanları dinden çıkarırlar.