Televizyon ekranında “7.4 büyüklüğünde deprem” yazısını gördüğümde eyvah dedim eyvah! “Bu büyüklükteki bir deprem, çok kaybımız olacak çok” cümlesinin zihnimde belirdiği andan bu yana ise yüreğim yangın yeri…

Televizyon ekranında '7.4 büyüklüğünde deprem' yazısını gördüğümde eyvah dedim eyvah!

'Bu büyüklükteki bir deprem, çok kaybımız olacak çok' cümlesinin zihnimde belirdiği andan bu yana ise yüreğim yangın yeri…

Sadece binaları değil sağ kalanların ruhlarını da enkaza çeviren haberi duyduktan kısa bir süre sonra sosyal medyaya girdiğimde 'göçük altındayım, kurtarın' mesajları peş peşe gelmeye başladı. İlk etapta bazılarının dezenformasyon amaçlı olduğu aklıma gelmedi. İnsanoğlu daha ne kadar kötü olabilirdi ki! Ardından birkaç hesap dikkatimi çekti ve bir gariplik olduğunu anladım. 2021 yılında açılan bir hesap örneğin sadece kurtarın şeklinde bir paylaşım yapmıştı. Retweet ettiğim tweetleri geri çektim. Hangisi gerçek hangisi değil belli değildi. Her türlü olası afet için önceden açılmış hazırda bekletilen hesaplardı!

Vefat eden insanlar, göçük altında kalanlar, feryatlar, dondurucu soğuk, haber alınamayanlar hiçbir acı tesir etmedi. Onlar görevlerine devam etti. Var olan korku ve endişeyi arttırmak için her şey yaptılar.

Durmadılar, durmadılar, durmadılar hayat durdu onlar durmadılar.

Merkez üssü Kahramanmaraş Pazarcık olan depremin 7.7 büyüklüğünde olduğunun açıklanmasıyla birlikte enkazdaki vatandaşlara ulaşılmaya çalışılırken 7.6 büyüklüğünde ikinci bir deprem yaşandı.

Hatay, Adıyaman, Adana, Şanlıurfa, Malatya dahil 10 il!

Yaşanan bu büyük yıkım ile birlikte 17 Ağustos 1999'da Gölcük Depremi'nde HAARP teknolojisi (Yüksek Frekanslı Etkin Güneşsel Araştırma Programı) kullanılarak yapay deprem oluşturulduğu yönünde aynı iddia bir kez daha gündeme geldi.

ABD savaş gemisinin Boğaz'a demirlemesi, konsoloslukların kapatılması gibi hadiseler ile birlikte HAARP ile suni deprem iddialarının yanı sıra bunun mümkün olmadığı da dile getirildi.

'HAARP komplo teorisi gerçek olabilir mi?' aslında bu sorunun yanıtından çok düşünülmesi gereken gerçekler ve değişmeyenler!

ABD Dış İlişkiler Konseyi'nin yayın organı olan Foreign Affairs'de CIA eski yetkilisi Henri Barkey'in Türkiye'ye ilişkin 'askeri müdahale' ile ilgili yayınlanan makalesi bir gerçek!

Değişmeyen ABD'nin tutumu!

Charlie Hebdo dergisinin yayımladığı çizimde 'Türkiye depremi' ibaresinde" Tank göndermeye bile gerek yok" yorumu gerçek!

Değişmeyen yaptığı her türlü hakareti ifade özgürlüğü denilenlerin nasıl bir düşünce yapısı olduğu!

Defalarca 'Amaçları köpekler değil kaos ortamı oluşturmak' dediklerimizin 'Köpeklerin yakınlarıma zarar vermelerinden korkuyorum. Bu iş tartışmadan çatışmaya gidiyor' gibi ifadelerle halen görev değişikliği yapmadığı gerçek.

Değişmeyen bu kaos planının piyonları, yöntemleri ve destekçileri ile bu mikropların bünyeden neden bir türlü atılmadığı sorusu!

Acılar üstünden siyaset yapanlar gerçek!

Değişmeyen böyle bir durumda bile nefreti her zaman merhametin önünde olan insanların varlığı!

Yağmacılık, fırsatçılık yapanlar gerçek.

Değişmeyen dünyada kalıcı olduğunu sanan bu karaktersizlerin ar damarının çatladığı!

Uzun lafın kısası 17 Ağustos depremi senelerdir hafızamızda yerini korurken dünyanın en büyük felaketlerinden birini yaşadığımız şu günlerde kötüler ile iyilerin savaşı her koşulda devam ediyor.

Şu an tek yapmamız gereken AFAD ekipleri, askerimiz, polisimiz, sağlık ekipleri, STK'lar göçük altında kalanları kurtarmak için canla başla çalışırken onlara her şekilde yardımcı olmak.

Provokasyona gelmeyerek yaralarımızı birlikte sarmaya çalışmak. Tedavisi çok uzun sürecek bir yara bu. İyileşmek ve tedaviye cevap vermek için milletçe yıpranan moralimizi birbirimize kenetlenerek yüksek tutmaya mecburuz.

Ölüm sadece başkaları için değil. Her nefis bir gün ölümü tadacak.

Hiç kimsenin bir saniye sonrasına çıkma garantisi olmadığı gerçeği ile birlikte elbette acımızı da yaşayacağız, kalbimizde ağrıyacak.

İnsan gibi!