Ben doğma büyüme Sakaryalıyım. Rahmetli dedem, babam esnaf, tüccardı. Dedem 1943 depremini anlatırdı. Babam ise 1957-1967 depremi çok anlatmıştı. İkisi de vefat etti ve bizler 1999 depremini Sakarya’da yaşadık.

"Yüzyılın afadı" ben buna başka bir isim bulamıyorum.

Ben doğma büyüme Sakaryalıyım. Rahmetli dedem, babam esnaf, tüccardı.

Dedem 1943 depremini anlatırdı. Babam ise 1957-1967 depremini çok anlatmıştı. İkisi de vefat etti ve bizler 1999 depremini Sakarya'da yaşadık. Her noktasını ve onun getirdiği sorunlar ile 23 yıl geçti.

'Sakarya'da hala düzelme var mı?' diye sorarsanız kısmen var ama sorunları hala devam etmekte. Örnek depremden kalan binalar diyebilirim, psikolojik durumu hiç katmadan.

Depremin 3. günü Kahramanmaraş'a yardımlarımızla intikal ettik. Doktor ve hemşiremizi gönüllü götürdük. Tırlarımızı yardımlarımızı ulaştırdık.

Evet ben bir kötü portre bekliyordum ama bu kadarını asla beklemiyordum.

Kahramanmaraş ve diğer iller Adıyaman, Malatya ve Hatay büyük yıkım ve hasar almıştı. Bu çok büyük bir felaketti. Gördüklerim yaşadıklarım çok ağırdı. Hayvanlara varana kadar doğa sanki intikam almıştı.

Devlet vardı, bakanlar sahadaydı. Arama kurtarma ilk gün haricinde yoların ve havanın etkisi ile gecikmeli başlamıştı.

Şu an deprem 15. günündeyiz arama kurtarma çalışmaları bitti, yaraları sarma zamanı.

Devlet ve millet elele verme zamanı. Moralimizi bozmaya çalışanlara karşı prim vermeden dik durma zamanı.

Evet deprem 2 dakika sürüyor ama acıları bir ömür boyu yaşanıyor. Doğa bize acı dersler ve mesajlar veriyor.

Allah bir daha böyle bir afad göstermesin, yaşatmasın…