Darboğaz Probleminde Boğulmak

Abone Ol

SADECE çalışma alanları veya bilgisayarların yetersizliği şeklinde anlamak eksiklik olur. Neredeyse hepimizin manevi alanlarda yaşadığımız ve genellikle de tıkandığımız bir meseledir bu. O sebeple ciddiyetle üzerinde durmalıyız yoksa boğulmaya devam ederiz.

Çoğumuz sadece doğduğumuz veya bir şekilde içine dahil olduğumuz kümenin verileriyle yetinmeye çalışmamız bize lütfedilen yeteneklerin heder edilmesi ve bizden açığa çıkarılması istenen eylemlerin kadük kalması anlamına gelir. Zengin iken fakir kalmak gibi bir şey bu.

Rabbimizin bize ihsan ettiği, zuhura getirerek evvela kendimize ardından ailemize ve sonrasında da çevremize sunmamız gerekenlerin daha doğmadan kefenlenmesi anlaşılabilir değildir. Sorumluluğu intaç eder. Bu sebeple hayata karşı sorumluluk taşıyan insanlar olarak meseleye hassasiyetle eğilmemiz zaruridir.

DARBOĞAZLARIMIZ birbirinden farklıdır elbette.

Ortak notlarımız olmakla birlikte her birimizin aşamadığı darboğazlar nüans olsa bile çeşitlilik barındırır. Şu var ki, bunu fark edebildiğimizde yekdiğerimize yardımcı olabilme fırsatı da verir. Yeter ki, bu şuura ermiş olalım. Niyetimizi sahih tutalım ve uyanık kalmayı önemseyelim.

AKIL bazılarımızın mühim darboğazlarından biridir örneğin.

Problem çözebilmek maksadıyla vahyi ve hayatı anlayıp yorumlamak için Cenâb-ı Allah tarafından ihsan edilen akıl nimetini bazılarımız özellikle ve özenle yerin dibine batırarak türlü ikna edici söylemler geliştirip devre dışı bırakmaya yeltenirken bazılarımız ise İlahi Kelamı devre dışı bırakarak tek başına yaşamın tüm yükünü ona bırakacak bir erişilmez noktaya taşımaktadır.

Vahyi anlamak ve ona göre hayatı düzenlemek için en mühim nimet iken darboğazımız hâline getiriyoruz ki, çok acıklı bir durumdur.

KALBİMİZ ve duygulanımlarımız…

Hayatın neşesi ve güzelliği… Hissiyatımızın ana dinamosu. Bedene kan pompalayan kalp misali manevi kalbimiz de yaşamın her alanına zarafet ve estetik taşıyor. Güzelleştiriyor. Tezyin ediyor.

Gelin görün ki yine kimimiz kalbî hayatı tamamen yok sayarak sadece matematik veriler üzerinden kurgulamaya kalkarken kimimiz de sadece kalbi öne çıkararak yine bu önemli varlığı darboğazımız hâline getiriyor. Bazılarımız her şeyi reel bir düzlemde yorumlama eğilimine ağırlık verirken bazılarımız da her hususu kalbe bağlayıp duygudan feragat ederek duygusallığa prim verip kendini darboğazda boğulmaya bırakıyor. Bu da yine çok acınası bir durumdur.

İLMİ sadece âlimlere terk etmiş olmamız da aynı şekilde darboğazda boğulmamızı netice vermedi mi? Eski zamanlardan beri kendi yaygın diliyle halka dinini anlama fırsatı tanımayan anlayış ilim dilini sadece Arapçaya hasrederek o ilmi tahsil edenlere muhtaç hâle getirmedi mi? İlgili bilginlerin söylediklerinin Kur’an-ı Kerim’in ruhuna uygun olup olmadığını kavrayamayacak bir alt düzeye itilmiş olmamız bizleri onlara mahkûm etmedi mi? Ne söylerlerse söylesinler onlara tabi olmaktan başka seçenek bıraktı mı? Bize farz kılınan vahyi başkalarının eğilimleri ve meşrepleri üzerinden sadece dinleyerek örenmemiz fırkalara ayrılmamıza sebep olmadı mı? Sorgulamayı ve soru sormayı da ayıplar kategorisine alarak cehalete mahkûm ederek darboğazda boğulmamızı sağlamadı mı? İşte bu da bizler için yine çok acınası bir durum olmadı mı?

NEFSİN bir kimlik, bir kişilik tanımlaması olduğu gerçeğini saklayarak sürekli aşağılaması üstelik Rabbimizin bu kelimeyi kendisi için de kullanmış olmasına rağmen bunu sürdürmesi boğulduğumuz darboğazlardan birisi noktasına taşımadı mı bizi?

RUHU güya yüceltmek için her zaman bedeni ceset olarak algılamamız için elinden gelini ardına koymayıp hep süfli görmemiz için retorik üretenler tüm müşahedemizi beden üzerinden yapıyor olmamıza rağmen, ibadetlerimizi yine beden üzerinden ifa etmeye mecbur olmamıza karşın üstelik haşrin bedenle olacağı gerçeği gün gibi ortada iken bu anlayışla beyinlerimizin yıkanması yine boğulduğumuz darboğazlardan biri olmadı mı?

DARBOĞAZLAR bilmeliyiz ki latifelerimiz arasında kopuşlara sebep olmuştur. Ahenkle ortak çalışmaları engellenmiştir. Kur’an’ı okuma, anlama ve fiile taşıma süreçlerinde yavaşlamaya ve aksaklıklara neden olmuştur. Kulluk performansımıza sekte vurmuştur. Anlama ve idrak etme kapasitemizi daraltmıştır.

Süreç yönetimini doğru yürütüp kendimizi tahlil edebilmemizi geciktirmiştir. Akıl, kalp ve nefis arasında çatışmalara neden olmuş, frenlemiş ve kişiye göre zayıf halka hangisiyle onu ekarte ederek ortak neticeye mâni olmuştur.

Bu saatten sonra mevcut açıklı durumdan tamamen kurtulmanız mümkün müdür, bilemiyorum ama ümit kesmek mümin bir kalbe yakışmaz. Kendimizi ciddi bir yaklaşımla gözden geçirmeliyiz. Bir kontrol listesi oluşturabiliriz. Vahiyle ve Fahr-i Kâinat Efendimizle olan bağlarımızı sahih bir temele oturtmayı amaçlamalıyız. Etkin bir gayret için istikamet belirlemeli ve bir çözüm mimarisi oluşturmalıyız. Kapasite zorlamalarımızı ve ihmallerimizi tespit etmeli ve dengeye oturtmalıyız. Tıkanıklığa sebep olan unsurları ölçeklendirerek çıkış stratejileri oluşturmalıyız.

Darboğaz problemlerinde daha fazla boğulup canlı cenaze olmaktan çıkmak için başka çare yok.

Ya Selam!