Daha önceleri sokağın, çarşı ve pazarın kötülüğünü, her türlü kötü alışkanlıkların sokakta kazanıldığını ifade etmek için "şeytan sokakta" diyorduk. Şimdi dostlar durum çok daha acı, çok daha vahim.

Evet, ne acıdır ki, malesef şeytan cebimizde, şeytan içimizde!

Daha önceleri sokağın, çarşı ve pazarın kötülüğünü, her türlü kötü alışkanlıkların sokakta kazanıldığını ifade etmek için "şeytan sokakta" diyorduk.

Yine evimizdeki televizyonu, o televizyondaki gayr-i ahlaki programları kastederek "şeytan evimizin içine kadar girdi" diyorduk.

Şimdi dostlar durum çok daha acı, çok daha vahim.

Şeytan artık ne sokakta-çarşı ve pazarda, ne de evimizin içinde.

Artık şeytan CEBİMİZDE, şeytan İÇİMİZDE!

Hatta, şeytan CAMİNİN İÇİNDE!

Bunu , bu cuma , camide cuma namazı kılarken hutbe esnasında şahit olduğum bir DURUM için yazıyorum.

Cuma namazı, tam hutbe okunurken, sağımdaki bi cemaat, müslüman kardeşim (kim olduğunu da bilmiyorum)

Sükunetle hutbeyi dinlemesi lazımken, yanındakine "sus" bile demeden sessizce hutbeyi dinlemesi lazımken (çünkü hutbe iki rekat namaz gibi ibadettir)

Cebinden telefonunu (şeytanı diyeceğim artık) başladı maa laa ya'ni, gayr-ı ahlaki, gayri meşru şeyleri izlemeye, daha da ileri de benim edebim bu kadarına müsade ediyor.

İmam hutbe okuyor, o şeytanla muhabbet ediyor, imam hutbe okuyor, o gayri meşru şeyleri şeytanla beraber izlemeye devam ediyor. Belki de onun o haline şeyan bile gülüyor!

İşte aziz dostlar.

Şeytan artık ne sokakta, ne de evlerimizin içinde.

Artık şeytan CEBİMİZDE, şeytan İÇİMİZDE!

Rabbim hepimize önce güzel bir EUUZÜ çekmeyi nasip eylesin.

Sonra da hepimizi şeytanın şerrinden muhafaza eylesin. Aamiiiin.