Yazımızın hemen başında ve de vurgulu şekilde şunun altını çizmek istiyorum ki; ilkesel olarak Cumhuriyet ve onun çalışma ilkelerine dair bir karşıt duruş içerisinde değilim. Bilakis, teorik olarak takdim edilen Cumhuriyet ile iktifa etmem için yeterli gerekçelerim de yok değil.
Yazımızın hemen başında ve de vurgulu şekilde şunun altını çizmek istiyorum ki; ilkesel olarak Cumhuriyet ve onun çalışma ilkelerine dair bir karşıt duruş içerisinde değilim. Bilakis, teorik olarak takdim edilen Cumhuriyet ile iktifa etmem için yeterli gerekçelerim de yok değil.
Öyle ki;, milletin kendi kaderini tayin edecek olması, bir meclisin varlığı ve burada ki çalışma sistematiğin ortak akla dayanıyor olması, buraya gidecek kişilerin halkın kendisi tarafından tayin edilecek olması ve bütün bunlar için böylesi bir özgürlük alanı tanıyan bir sisteme itiraz ediyor olmak, akıl ve ilimden yana nasipsizlik olarak telakki edeceğim bir yaklaşım olacaktır.
Dolayısıyla benim Cumhuriyet ve onun çalışma prensibi ile çatışıyor olmam kendimi inkar ediyor olmamla eşdeğerdir.
O halde sorun veya sorunum nedir?
Bütün bu yukarıda saydığımız ve çok daha önemli ve anlamlı olan prensiplerin sahiciliği, ciddiyet ve samimiyet ile olan ilişkisinde yatmaktadır. Millet olarak seçen miyiz yoksa önümüze konulanları seçme zorunda bırakılmış bir kitle miyiz?
Milletin meclisi, yani vekil olarak tayin ettiklerimizin, bizlerin sorunlarını istişare yoluyla çözüme kavuşturdukları bir yer midir? Yoksa bu iddia gerçeklikten, sahicilikten ve samimiyetten yana sınıfta kalmış bir oluşum mudur?
Elini vicdanına koyan herkesin vereceği cevabın aynı olacağından yana zerrece kuşkum yoktur. O halde bizlere takdim edilen ve teorisi ile pratik arasında bu denli makas farklı olan bir sistemin taraftarı olmak evvela kişinin kendisine saygısızlığı ve kendisini aldatışı demek değil de nedir?
Seçtiğinizi ve sizi temsil ettiğinizi iddia ettiğiniz vekillere ulaşma, konuşma, dertleşme ve derdinize çözümler bulma olasılığınız nedir ve ne kadardır? Yine bu soruya verilecek cevaptan yana önemli bir sapmanın olmayacağından zerre kadar kuşku içerisinde değilim.
Bırakın vekil ve meclisi, bir ilçe belediye başkanı, yani birebir, direk ve dolaysız bir yöneticinizi dahi sizin seçtiğinizi, istediğiniz kişiyi seçtiğinizi söyleyecek kaç kişisiniz!? Onu dahi birileri seçip önünüze koyuyor ve adeta '' işte seçeceğiniz kişi '' diyerek bir dayatma içerisinde bulunurken, bunun adı, milletin kendi kaderini tayin ediyor olmak ise, işte buna da önemli eleştirel rezervim vardır.
Beş yılda bir ve birkaç dakikalık işlem ile tatmin edilmek, bu işleme, kendi kaderini tayin etmek diye avutan bir sistem ile sorunlarım vardır. Size karşı sorumlu olması gereken bir vekili, bir belediye başkanını sormak, sorgulamak ve yargılamak şöyle dursun, görüşüp iki kelam eylemenin dahi imkansız olduğu bir sisteme, millet, kendi kaderini kendisi tayin ediyor yalanı ile pazarlanıyor olmasına itirazlarım vardır.
Beş yılda bir oy verip, daha sonra alınan en hayati konularda bile zerre kadar söz, etki ve yetki sahibi olmayan bir milletin, kendi kendisini yönetiyor iddiası ile ciddi sorunlarım vardır. İlçe belediye başkanına dahi ulaşılması mümkün olmayan bir sistemde, bakan, başbakan ya da başkana ulaşması hepten hayal olan bir sistem ile önemli sorunlarım vardır.
Gerçekten, samimi ve sahici bir söz, etki ve yetki sahibi olmayan bir millet, oy verme gibi bir oyunla avutuluyor ve kandırılıyor olmasına önemli itirazlarım vardır. Seçenin ve istediğini seçenin millet olmadığı, istediği vekili istediği zaman azad edecek yetkilinin millet olmadığı, istediği zaman istediği başbakan ( başkan ) bakan ve belediye başkanını azad edecek yetkilinin millet olmadığı bir sistem ile sorunlarım vardır. ( nasıl olacak diye merak edenlere, sistem önerim de vardır )
Ve bütün bunları da sadece beş yılda bir kez yapma lütfuna layık görülen milletin bu sistem ile sorunları olmalıdır. Seçtiği ve gönderdiği vekil, bakan, başkan ve diğerlerinin sadece ve yalnızca millete hesap verdiği ve sadece milleti öncelemediği bir sistem ile sorunlarım ve itirazlarım vardır.
Birilerinin gözlerinin içine bakıp ona göre el kaldırıp indiren kişilerin adına vekil denildiği bir sistem ile sorunlarım vardır. Sadece halkın, kendisini seçenlerin sorumluluğu altında olmayan, sadece millete hesap verme zorunda ve hürriyetinde olmayan vekil anlayışı ve uygulaması ile sorunlarım vardır.
Aslında sayacak o kadar çok şeyim var ki.
Ama bir cümle ile bitirecek olursam şayet; kendisinin değer, önem, etki ve yetkisinin farkında olmayan, gelenin gidenin her şeyi ile dalga geçip oynadığı milletin kendisi ile sorunlarım vardır..!!