Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre
Merkezi’nde düzenlenen “Dünya Turizm Formu”nun kapanış oturumuna
katıldı. İstanbul’un uluslararası etkinlikler bakımından dünyanın
gözde merkezlerinden biri haline geldiğini belirten Erdoğan,
“İstanbul gayretlerimizle hamdolsun kültür ve kongre turizmi
açısından dünyanın önde gelen destinasyonları ile rekabet ediyor.
İnşallah 2016’da İstanbul’un bu özelliğini daha da perçinleyerek 3
tarihi zirveye ev sahipliği yapacağız. Dünya liderlerini burada bir
araya getireceğiz. İlk olarak İslam İşbirliği Teşkilatı 13. İslam
Liderler Zirvesine, ardında da Dünya İnsani Zirvesi’ne ev sahipliği
yapacağız. Ardında Dünya Enerji Kongresi’ne ev sahipliği yapacağız.
Geçmişte Antalya sadece deniz kum, deniz turisti çekerdi. Şimdi
bunu değiştirdik. 15-16 Kasım 2015 tarihlerinde G20 Liderler
zirvesi ile Antalya bu konuda kendini ispat etmiştir. G20 öncesinde
yaklaşık 60 hazırlık toplantısın düzenlendi. Liderler Zirvesi’ne 10
bin katılımcı iştirak etti. Zirve öncesi en önemli toplantılarda
biri ise yine bu şehirde yapılan G20Turim Bakanları toplantısı
oldu. Antalya bu gurur tablosuna 23 Nisan tarihinde açılacak olan
Expo 2016 ile inşallah yeni bir sayfa ekleyecektir. Expo 2016’nın
bir özelliği daha var. Orada dünya ülkelerinin hepsinin bahçeleri
olacak. Bir botanik fuarında süreklilik arz eden, bakımı ülkemiz
tarafından yapılacak bir fuar açıyoruz. Ziyaret ettim, gerçekten
iftihar edeceğimiz bir fuar alanı. Sizler de Antalya’ya
gittiğinizde bu botanik fuarı da gezerek orada 915 yıllık biz
zeytin ağacını da orada görebileceksiniz. Biz onu bir başka yerden
aldık ve oraya taşıdık” diye konuştu.
“BU COĞRAFYA 100 YILDA BİR RASTLANABİLECEK HADİSELERİN
YAŞANDIĞI SÜREÇTEN GEÇİYOR”
Dünyanın kritik bir dönemden geçtiğini ifade eden Erdoğan,
“Ülkemizin de içinde yer aldığı coğrafya 100 yılda bir
rastlanabilecek tarihi hadiselerin yaşandığı sancılı bir süreçten
geçiyor. Güneyimizde Suriye, Irak ve Yemen, kuzeyimizde Ukrayna,
batımızda Yunanistan, ekonomik, siyasi ve sosyal krizlerle başa
çıkmaya çalışıyor. Başta vatandaşlarımızın yoğun yaşadığı ülkeler
olmak üzere dünyanın birçok gelişmiş ülkesinde yabancı düşmanlığı
gibi toplumsal hastalıkların arttığını görüyoruz. Türkiye coğrafi
konumu nedeniyle bu krizler i ilk hisseden ülkelerden biri. Bu
sıkıntılar sadece Türkiye’yi değil komşu ülkeleri ve Avrupa dahil
olmak üzere neredeyse tüm dünyayı etkiliyor. Mülteci ve göç sorunu,
DAİŞ gibi terör örgütlerinin eylemleri, artan ırkçılık, islamofobi,
bu krizlerin yansımalarından birkaçı” şeklinde konuştu.
“ÜLKENİN EN GÜÇLÜ İŞ ADAMLARINDAN BİRİNİ ÖLDÜREN KATİL,
YILLARCA SAKLANIYOR”
Avrupa ülkelerinin terör konusundaki tavrını Sabancı suikasti
örneği ile eleştiren Erdoğan, “Suriye ve Irak’ı kana bulayan DAİŞ
terör örgütü insanlık dışı saldırılarını Tunus’tan Mısır’a,
Paris’ten ABD’ye kadar birçok ülkeye yaymıştır. Maalesef kimi batı
ülkeleri yanlış bir şeklide terör örgütlerine karşı tavırlarını
onların söylemlerine ve ideolojilerine bakarak açıklıyorlar. Biz bu
tavrı çeşitli terör örgütleri ile uzun yıllardır sürdürdüğümüz
mücadelemizde birçok kez yaşadık. Sadece PKK ile olan mücadelemiz
bizim 35 yıldır devam ediyor. Biz hiçbir zaman ağlamadık. Bağırıp
çağırmadık. Mücadelemizi sabırla verdik. Hala vermeye devam
ediyoruz. Terör örgütünün ele başları elleri masum kanına bulaşmış
caniler, kırmızı bültenle aranan suçlular, çeşitli kılıflarla
yıllarca batı ülkelerinde serbestçe dolaştılar. Bu ülkede en güçlü
iş adamlarından bir tanesini öldüren katili bakıyorsunuz yıllarca
saklanıyor. Yıllarca hala kaçak olanı var. En sonunda bir tanesi
birkaç gün önce yakalandı. Bu işler sabır işi. 20 yıl sabrettik
sonunda fail yakalandı” ifadelerini kullandı.
“ÖRGÜTÜN ELİNDE BATININ SİLAHLARINI GÖRÜYORUZ”
Türkiye’ni taleplerinin suskunlukla geçiştirildiğini savunan
Erdoğan, “Kandil’den yönetilen YPG ve PYD’nin bölgedeki eylemleri
görmezden gelinerek bu örgüt himaye ediliyor, destekleniyor.
Örgüt’ün elinden çıkan silahlara baktığınızda hangi silahları
görüyoruz. Batının silahlarını görüyoruz. Neredeyse batının her
ülkesinin silahları var. Terör örgütüne karşı savaştığını
söyleyenlerin silahlarını da görüyoruz. Ülkemizde yapılan son
operasyonlarda, rögar kapaklarının altından tutun evlerdeki
silahlara baktığınızda bunların batının ürettiği silahlar olduğunu
görüyoruz. Terör örgütünün zorla ele geçirdiği bölgelerdeki baskıcı
faşist uygulamalar müsamaha ile karşılanarak, DAİŞ’e karşı muteber
bir partner gibi gösterilmeye çalışılıyor. Biz ‘bunlara silah
vermeyin, bunlar terörist’ dediğimiz zaman bize kulak tıkayanlar
şimdi neticeyi görüyorlar. PYD, YPG terör örgütünün asıl hedefi
DAİŞ’ten ziyade kendisi gibi düşünmeyen herkestir. Bölge halkıdır.
Özellikle de orada yaşayan Kürt kardeşlerimizdir. Bunların Kürt
kardeşlerimize öncülük etme derdi yoktur. Bunlar Kürt
kardeşlerimizin başına beladır. Örgütün tabanı bölgede yaşayan Kürt
nüfusunun onda 1’i dahi değildir. Bu örgütten farklı düşünen
Suriyeli kardeşlerimiz bunun bedelini ödemektedir” dedi.
“TÜM ÜLKELER TERÖR KARŞISINDA İLKELİ, NET BİR TAVIR
ALMALI”
Türkiye’nin terör örgütlerine karşısında mücadelesine ayrım
yapmadan devam edeceğini söyleyen Erdoğan, konuşmasını şöyle
sürdürdü:
“Biz terör ateşinin belli sınırlar içinde kalmayacağını, tüm
dünyayı tehdit eder hale geleceğini yakından biliyoruz. Şiddetin bu
kadar yaygınlaştığı bir ortamda dünyanın hiçbir ülkesi güvenli
olamaz, olmayacaktır. Her gün yüzlerce masum insanın katline
seyirci kalınırken, çocuklar yaprak yiyerek hatta ağaç kabukları
yiyerek hayatta kalma mücadelesi verirken kimse yatağında rahat
uyuyamaz. Kendi güvenliğimizin öncelikle Suriye’nin, Irak’ın, Kuzey
Afrika’nın, Afganistan’ın, Balkanların güvenliğinden geçtiğini
unutmamalıyız. Bu noktada tüm ülkelerin elini vicdanın koyması,
terör karşısında ilkeli, tutarlı, net bir tavır takınması
gerekiyor”.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan sert tepki: 20 yıl sabrettik
Bunlar da ilginizi çekebilir