Siyasette de, ticarette de ortak noktalar vardır. Esasen bizim
geleneksel ilim anlayışımız tüm meseleleri iç, içe ve bütünleşik
olarak ele alma üzerine dayalıdır. Yani bizim için siyasette,
ticarette, ibadette, birbirinden ayrı değildir. Bu yüzden biz de,
zaman, zaman siyaset için de, yönetim organizasyon için de, ticaret
için de, ortak doğruları ifade etmeye çalışacağız. Ticarette de,
siyasette de en önemli unsurlardan birisi, kendini tanımak ve buna
bağlı olarak haddini bilmektir. Ufak ya da büyük her bir başarı
umumiyetle insanları ayaklarını yerden keser. Bir yâda birkaç şeyi
başaran her şeyi başarırım sanmaya başlar. Bizim Erzurumluların
kahvesinde şu darb-ı mesel sık, sık anlatılırdı. Amelelik yapan bir
adamın hayatını karartmak istiyorsan onu al birkaç gün usta olarak
çalıştır. O günden sonra o adam, artık amele olarak çalışmaz, usta
olarak da ona kimse iş vermez. Adam da uzun bir süre kendine
gelemez.
İş dünyasında kariyer basamağında bir iki, basamağı ilerleyince
kendini Fatih Sultan sanıp, daha yukarısı için yanıp tutuşan, bu
yüzden de hem kendini hem çevresini ifsat eden, haris tipler çok
vardır. Bir dükkân açıp başarılı olup, sonra hiçbir alt yapıyı
oluşturmayıp, ikinciyi, üçüncüyü beşinciyi açıp tepe taklak giden
işletmeci çok görülmüştür. Dönemin fırsatları nedeniyle yüzü gülüp,
parayı istif yapan pek çok kişinin her işe bulaşıp, boyunun
ölçüsünü alması nadir olaylardan değildir. Ticarette de siyasette
de azami faydayı elde etmek esastır ama marifet kantarın topuzunu
da kaçırmamaktır.
Seçim bitti. Yakında koalisyon pazarlıkları başlayacak. Şayet
siyasetin olağan doğasına aykırı olarak, batılı güç merkezlerinden
bir müdahale olmazsa, makul koalisyon ortaklıkları için pazarlık
masaları kurulacak. İşte tam bu noktada aşağıdaki darb-ı meseli
hatırlatmanın tam zamanıdır. Çünkü şimdiden, pazarlığın tarafları
olan liderlerin bir kısmı, yüksekten uçmaya başladı bile. İcracı
bakanlıklar ben de olsun, dönüşümlü başbakanlık olsun,
bakanlıkların en az yarısı olsun, hem şoför mehli, hem 3 kuruş
olsun, ben istemem yan cebime konsun. Tamam pazarlığı yukardan
açmak adettendir ama yüksekten uçmanın, sert çakılma riskini de
unutmamak lazım. Gelelim bizim darb-ı mesele
Buğday hacca gidecekmiş. Hac döneminde yerine birini vekâleten
bırakmak istemiş. Birkaç görüşmeden sonra yerine arpayı bırakmaya
karar vermiş. Arpa buğdaya, vekâlet dönemi hakkında sorular sormaya
başlamış.
-Buğday kardeş sen yokken, senin yerine ekmek olayım mı?
-Ol
-Peki, sen yokken, açma, poğaça olayım mı?
-Ol tabi, açma da ol, poğaça da
-Peki, sen yokken börek çörek olayım mı?
-Ol, onları da ol
-Peki, sen yokken, baklava da olayım mı?
-Ol, ol ama çok açılma yırtılırsın!
Baklava, ustalık işidir. Hamurun çok ince olması gerekir. Ama
hamuru incelteceğim diye çok açmaya kalkarsan, hamur yırtılır ve
her şey berbat olur.