Çizgi film kahramanı, karikatür karakteri, asrın siyaset önderimiz irrasyonel, akla zarar ve beyin yakıcı açıklamalarda bulunuyor. Türkiye'de can ve mal güvenliğinin olmadığını belirtiyor ve akabinde bu nedenle Türkiye'ye yabancı yatırımcının ve yabancı sermayenin gelmeyeceğini ifade ederek sermaye düşmanlığı ile Ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisini yapıyor.
Çizgi film kahramanı, karikatür karakteri, asrın siyaset önderimiz irrasyonel, akla zarar ve beyin yakıcı açıklamalarda bulunuyor. Türkiye'de can ve mal güvenliğinin olmadığını belirtiyor ve akabinde bu nedenle Türkiye'ye yabancı yatırımcının ve yabancı sermayenin gelmeyeceğini ifade ederek sermaye düşmanlığı ile Ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden birisini yapıyor.
Devlet adamlığı açısından baktığımızda ve milli çıkarlar bakımından değerlendirdiğimizde son derece ipe sapa gelmez bir durum söz konusudur. Çünkü devlet adamı içeride iç politikaya ilişkin gerektiğinde en keskin eleştirilerini yapar, ancak dışarıda, milli meselelerde, daima ülkesinin yanında yer alır, ülkesini dünyaya şikayet etmez, fincancı katırlarını ya da yabancı sermayeyi ürkütmez. Hele hele Türkiye gibi kalkınma aşamasında olan ve cari açığın fazla olduğu ülkelerde ekonomik ilerleme için gerekli olan yabancı sermayeye yönelik yukarıdaki söylem, bırakın ifade etmeyi akıldan bile geçirilmemelidir. Tabiki akıl varsa, müstemleke valiliği hedeflenmiyorsa!
Burada tarih bilimi, ekonomi bilimi ve sosyoloji bilimi açısından baktığımızda korkunç bir bilgisizliğin olduğunu, eğer bilgisizlik yoksa ondan daha beter ürkünç bir saptırma, kasıt, ihanet, halkı kandırma hedefi ve popülizm olduğunu gorebilmemiz hiç de zor olmayacaktır. Burada iki örnek vermemiz gerekir. Yabancı yatırıma ilişkin birincisi, Cumhuriyet tarihinin başından itibaren almaya da gerek kalmadan yaklaşık 30 yıllık zamanda doğrudan yabancı yatırım istatistikleridir. 1990'lı yıllar boyunca 2000 yılına kadar yıllık ortalama doğrudan yabancı yatırım tutarları hep 1 milyar doların altında seyretmiştir. Buna karşılık 2004 yılında doğrudan yabancı sermaye yatırım tutarı 8 milyar dolar, 2008 yılında 18 milyar dolar, 2018 yılında 13 milyar dolar civarında olup, son 18 yılın ortalaması 13, 14 milyar dolar seviyelerindedir.
Can ve mal güvenliğine ilişkin ikincisi ise Ülkemize gelen turistler ve mültecilerdir. Can ve mal güvenliğinin olmadığının belirtildiği Ülkemize CANINI KURTARMAK İÇİN 4 milyon Suriyeli geldi. 2018 yılında Ülkemize gelen turist sayısı 46 milyon, 2019 Eylül sonu itibariyle gelen turist sayısı ise 31 milyondur.
Ortaya çıkan son derece ironik ve gerçekçi tabloda sorulacak soru veya sorular şunlar:
1-Can ve mal güvenliğinin olmadığı Ülkeye bu kadar turist ve mülteci gelir mi?
2-Uygun ortamın olmadığı Ülkeye 1990'lı yıllarda 1 milyar doların altında olmasına rağmen, son 18 yılın ortalaması olan ve yılda 13,14 milyar dolar doğrudan yabancı sermaye yatırımı gelir mi?
3-Peki tarih, ekonomi, istatistik, sosyoloji, kıyas bilimlerinin verileri ortada iken söz konusu ZAD acaba kör mü?
4- Söz konusu asrın siyaset önderimiz, kör değilse; bilgisiz mi, cahil mi, emperyalizmin uşağı mı, kullanışlı aptal mı yoksa müstemleke vali adayı mı?
5- Söz konusu ZAD liberal ekonomik düzen, serbest piyasa ekonomisi ve sermaye yada yabancı sermaye düşmanlığı yaparak Ülkeye doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının gelmesini aleni olarak engellemeye mi çalışıyor?
6-Söz konusu ZAD Türkiye üzerinde emelleri olanlara göz mü kırpıyor?
7-Adı geçen, halkı hunharca kandırmaya mı çalışıyor?
8-Son olarak, kariktatür karakteri kasten suyu bulandırmaya mı çalışıyor?
Tüm soruların cevaplarını ve değerlendirmesini okuyucuların takdirlerine bırakıyorum…
Saygı ve sevgilerimle…