Ağa hep atın üstünde, Maraba Memo da hep onun atını çekermiş... Ağa, bu manzaradan usanmış. Bu kez kasabaya girerken Maraba Memo’ya; “-Oğlum Mamo, bu sefer bir değişiklik yapalım sen ata bin ben önde yaya olarak girelim kasabaya” demiş.
Ağa hep atın üstünde, Maraba Memo da hep onun atını çekermiş...
Ağa, bu manzaradan usanmış. Bu kez kasabaya girerken Maraba Memo'ya;
'-Oğlum Mamo, bu sefer bir değişiklik yapalım sen ata bin ben önde yaya olarak girelim kasabaya' demiş.
Maraba Mamo duyduklarına inanamamış.
Yalancıktan 'olmaz' dese de, Ağa'nın ısrarını kabul etmek zorunda kalmış ve 'Olur Ağam' demiş.
Ağa, 'Bir şartım var Memo' diye ilavede bulunmuş...
'- Söyle şartını Ağam' demiş, Memo.
Ağa gülümsedikten sonra, (af edersiniz!) 'Ben büyük abdestini yapacam, sen de onu yiyeceksin' demiş.
Memo'nun içi almasa da bir günlüğüne bey görünebilmenin hırsıyla 'bu haltı yemeyi' kabul etmiş. Ağa pislemiş, Memo yemiş ve kasabaya girmişler.
Ne var ki kasaba halkı manzarayı ayıplamış. Bu da Ağa'nın gururuna dokunmuş... Dolayısıyla hızla geri çıkmışlar kasabadan.
Kasaba dışına çıkınca Ağa;
'- Oğlum Memo anlaşma bozuldu. Ata ben bineceğim, kasabaya öyle gireceğiz' demiş.
Memo da önceden Ağa'nın 'kerih şartı'nı yerine getirdiği için bu teklife itiraz etmiş. Ağa ne ettiyse attan indirememiş Memo'yu. En sonunda Memo, 'aynı pisliği aynı yerde sen yersen, inerim attan' demiş.
Ne yapsın Ağa? Mecburen Memo'nun şartını kabul etmiş ve Memo'ya pisliğini yedirdiği yerde abdest bozup bu kez, 'halt'ını kendisi yemiş...
İkinci kez, Ağa at üzerine Memo yaya olarak kasabaya girerken, Maraba MemoAğası'na sormuş:
'- Madem sen atlı ben yaya girecektik bu kasabaya da; biz bu 'halt'ı niye yedik be Ağam?'...
————
KISSADAN HİSSE
İstanbul sözleşmesi neden imzalandı?
Neden geri çekilmek isteniyor?
'Biz bu kanunu niye çıkardık' da şimdi çekilmeyi erdem görüyoruz?
Sanal bir 'edemlilik' üretmek için mi?
Milletin üzerinde deneme yanılma mı?
Yakıp yıktıktan sonra yapmak, erdemlikik olur mu?
Bunca zamandır, bu müslümanlar neredeydi?
CHP ve HDP'nin dahi koşarak full oyladığı TBMM'de,
Bizim Müslüman Ak Parti Milletvekillerimiz neden bunu 'firesiz şekilde' oyladılar?
Hocası, hacısı, ilahiyatçısı ve hoca çocukları, tarikatlısı ve zikirlisi de da dahil olmak üzere?
Ne için, kimin hatırı için?..
Bu işin vebalini nerede verecekler?
Dünyada elde ettikleri 'Milletvekilliği Menfeatleri, maaşı ve imkanları',
Bu vebali, bunca yayılan rezaletin vebalini, ah u elimle inleyen mazlumları, mağdurları, onların ahlarını, yıkılan ailelerin feryad ve figanını ve ahiretteki sorgularını karşılayabilecek mi?
Değer miydi yani?..
Üç günlük dünya için...
O HALDE;
Hiç değilse, iş başındaki vekiller ve bundan sonra gelecekler, ona göre sorumluluklarını idrak etsinler!..
—————-
ÖTE YANDAN;
İstanbul sözleşmesi dillere vird oldu da,
Ya Diyanet'te din üzerinde dönen oyunlar, hedeflenen 'ılımlı İslam' ve 'DİYALOG' ihanetinden kimselerin haberi yok mu?
Yoksa, kimsenin işine mi gelmiyor?..
Bir neslin imanı kaydı, top yekünirtidatın içindeyiz, haberiniz olsun!...
—————
'Menfaatleniyoruz' diye susanlar,
'Kıl beşini gör işini' deyip, üç maymunu oynayan uyanıklar (!),
'İşim görülüyor varsın olsun' diyenler,
'Ne yapalım, ilk defa adam yerine konuyoruz' diyenler,
'Bu günaha vesile olanlarla' birlikte eşit vebali üstlenecekler,
Ve elde ettkleri o menfaatlerin hayrını göremeyecekler,
O menfeaatler, dünya ve ahirette kendilerine azap olarak dönecektir...
Allah gereğince tövbe etmeyi nasip etsin!
'Tövbenin pişmanlıktan ibaret olmayıp, 'geri dönüş', 'ıslah' ve 'salih amele' dönüş olduğu malumlarınız...