Memuriyetimin ilk yıllarında güngörmüş, çile çekmiş, şuurlu bir Memur Ağabeyimden duymuştum: “Ahmet, bu Devlet, bildiğin başka Devletlere benzemez. Bu Devlet dualı ve korunaklıdır.”
Memuriyetimin ilk yıllarında güngörmüş, çile çekmiş, şuurlu bir Memur Ağabeyimden
duymuştum: 'Ahmet, bu Devlet, bildiğin başka Devletlere benzemez. Bu Devlet dualı ve
korunaklıdır.'
Bu sözü duyduğumda elbette şaşırmamıştım.
Çünkü Şeyh Edebali Hazretlerinin Osman Bey'in sırtını sıvazlayıp da 'Haydi Oğlum, yolun
açık olsun. Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah yardımcın olsun. Beyliğini
mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü
taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin.'
Bu duayı biliyordum.
Bu duadan öncesi de var.
Onu da biliyordum.
Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihatinin tamamını biliyordum.
İşte o nasihat:
Ey Oğul, İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler. Avun oğlum avun,
güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın, ama, bunları nerede, nasıl kullanacağını
bilmezsen, öfken ve nefsin bir olup aklını yener, sabah rüzgarlarında savrulur gidersin. Daima
sabırlı, sebatlı ve iradına sahip olasın, Dünya senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir.
Bütün fethedilemeyen gizemler, bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak senin erdemlerinde gün
ışığına çıkacaklar. Ananı-atanı say. Bereket büyüklerle beraberdir. Bu Dünya'da inancını
kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin. Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma,
gördün söyleme, bildin, bilme. Sevildiğin yere sık gidip gelme. Kalkar itibarın, muhabbetin
olmaz. Üç kişiye acı: Cahiller arasındaki alime, Zenginken fakir düşene. Hatırlı iken itibarını
kaybedene. Unutma ki! Yüksekte yer tutanlar, Aşağıdakiler kadar emniyette değildir. Haklı
olduğunda mücadeleden korkma Bilesin ki atın iyisine doru. Yiğidin iyisine deli derler. Bir de
şunu unutma, 'İnsanı yaşat ki, Devlet yaşasın.'
Evet, bu nasihati çok önemli buluyorum ve öğrencilere ve yeni memurlara yönelik
seminerlerimde sık sık da gündeme getiriyorum.
Evet, bu Devlet kutlu Devlettir.
Çünkü temeli sağlam ve kutludur.
Ulu Çınar dediğimiz bir Devlet'tir bu.
Bu Devlet'in dualı olduğunu herkes bilsin.
Gerçekten de bu Devlet en zor zamanlardan, nice badirelerden geçmiş ve her daim yoluna
güvenle devam etmiştir.
Osmanlı'nın en zor günleri İttihat ve Terakki denilen 'çakallar güruhunun' Devletimizi ele
geçirmesidir. O badireyi de atlattık elhamdülillah.
O çakallar güruhu Ülkemizi gereksiz yere Almanya'nın yanında 1. Dünya Savaşı'na soktu ve
o tarihten sonra 'yedi düvel' üstümüze çullandı.
Bu noktada şu anekdota yer vereyim. Anekdottan önce Tanzimat Fermanından bahsedelim. O
ferman ki dirlik ve birliğimizi bozmuş ve çeşitli tebaaları şımartmıştır.
Buna göre, bizim Devletimizin en büyük badiresi ve belası yalnız İttihat ve Terakki değildir.
Bir de Tanzimat Fermanı denilen badire ve bela var. O ferman Osmanlı'nın yıkım ve inha
fermanıdır.
Tanzimat Fermanı 1839 yılında Sultan Abdülmecid döneminde Hariciye Nazırı Koca Mustafa
Reşid Paşa tarafından okunmuştur. İsminde Koca olduğuna bakmayın Cüce Mustafa Paşa'dır.
Kendisi masondur. İşte o mason, bu Devletin temeline dinamit koymaya çalışmıştır. Onlara
rağmen bu Devlet elhamdülillah ayaktadır.
Ancak işte o fermandan sonra oldu tüm olanlar.
Şimdi gelelim anlatacağım anekdota.
Tanzimat döneminin önde gelen Osmanlı devlet adamlarından Sadrazamlık (Başbakanlık) ve
Hariciye Nazırlığı (Dışişleri Bakanlığı) görevlerinde bulunmuş olan Keçecizade Mehmet
Fuad Paşa (1814-1869), 1867 yılında gerçekleştirdiği Avrupa seyahati sırasında yabancı
Ülkelerin yetkilileri tarafından kendisine sorulan 'en güçlü Devlet hangisidir?' sorusuna
'şüphesiz ki en güçlü Devlet, Devlet-i Aliye-i Osmaniye'dir. Çünkü yıllardır siz
dışarıdan, biz içeriden yıkmaya çalışıyoruz ama bir türlü yıkılmıyor' şeklinde cevap
vermiştir.
Evet, bu Ülkedeki masonlar, akılsızlar, satılmışlar yıllarca dışarıdaki kendilerini yönlendiren
Fransızlar, Ruslar ve İngilizler ile işbirliği yaparak Osmanlı'yı güçsüz duruma getirmişlerdir.
Ancak bu Ülke, bu kutlu Devlet, dimdik ve sapsağlam her daim yoluna devam etmiştir.
Çünkü bu Devlet dualıdır ve korunaklarıdır.
Günümüze geldiğimizde de Cumhuriyet Döneminde de Ülkemiz ve Devletimiz nice badireler
ve belalara düçar oldu. Hepsinden de kurtulduk ve Ulu Çınarımız dimdik ayakta, çünkü
dualıdır, kökleri sağlamdır, derinlerdedir.
Ülkemiz için kritik bir eşik ve önemli bir yol ayrımı ve adeta hayat-memat (ölüm-kalım)
meselesi de 23 Mayıs 2023 tarihinde birinci Tur'u gerçekleştirilen ve 28 Mayıs 2023 tarihinde
de ikinci Tur'u gerçekleştirilecek olan Cumhurbaşkanlığı Seçimidir.
İnşallah bu dualı ve korunaklı Devlet bu badireyi ve bu önemli aşmayı da birlik ve dirlik
içerisinde geçecektir. Dualarım Devletimizin bu Kutlu Kervan'ın yoluna devam etmesi ve
hefefine doğru, 'Ebed Müddet Devlet' dediğimiz anlayışla yol almasıdır. O anlayışa sahip
idarecilerle yoluna devam etmesidir.
Dualarımız bunun içindir.
Evet, yazıma bir anımı yazarak başladım ve sonunda yine bir anıma yer veriyorum.
Bir sohbette bir emekliye dedim ki, 'Abi, bu Devlet dualı ve korunaklıdır.'
O emekli memur bu sözüme şu cevabı verdi: 'Yalnız Devlet değil, bu Devlete gönülden ve
Allah rızası için hizmet eden memurlar da dualıdır ve korunaklıdır' dedi.
Ben bu cevaba biraz şaşırdım. 'Abi, o nasıl oluyor?' dedim.
Birkaç yıl önce emekli olan o kişi dedi: 'Ben emekli olduktan sonra başıma nice nice
sorunlar ve nice problemler geldi. Memuriyette yaşamadığım sorunları emeklilikte
yaşıyorum. Şunu anladım ki, bu Devlet'e Allah rızası için yürekten hizmet eden memurlara
bir şey olmaz, onlar dualıdır ve Allah tarafından korunurlar.'
El Hak doğru. Buna yürekten inanıyorum.
Vesselam.