Bu Dava Cihanşümul Bir Davadır / İla-Yı Kelimetullah Davasıdır

Abone Ol

 “Ey Oğul! Bizim Davamız kuru bir kavga ve boş bir cihangirlik davası değil, bizim Davamız  ila-yı Kelimetullah davasıdır.”

Bu sesleniş Kutlu Ecdadımız Osman Gazi'nin, oğlu Orhan Gazi'ye bir seslenişidir.

Bu sesleniş özü şudur: “Biz öyle bir inanca ve öyle bir Dava’ya hizmet ediyoruz ki, maksadımız, “Allah'ın yüce ismini” tüm Dünya’ya duyurmaktır.”

Evet, bizim derdimiz ve hedefimiz yalnız ve yalnız, Allah'ın şanlı ismini en Doğu'dan en Batı'ya ulaştırmak ve O'nun mübarek Nizamını cihana hakim kılmaktır.

Ecdadımızdan bize bu anlayış ve bu bakış bir mirastır. Oğuzhan, Osman Gazi, Fatih Sultan Mehmed Han, Yavuz Sultan Selim Han Kanuni Sultan Süleyman Han ve Ulu Hakan Abdülhamid Han ne için çabalamış ve nereye doğru hareket etmiş ise aynı hedefe yürüyoruz.

O hedefe “Kızıl Elma” da diyebilirsiniz.

İla-yı Kelimetullah ile Kızıl Elma Davası ve Hedefi cihanşümul bir hedef ve davadır. Yani tüm Dünya’yı kapsayan bir hedef ve davadır.

Bizim sarsılmaz ve ebedi Osmanlı Sevgisinin temelinde işte bu anlayış vardır. Osmanlı nedir? Osmanlı neyi temsil eder? Biz Osmanlı’yı neden seviyoruz? Bazıları Osmanlı’yı neden sevmiyor? Bu dört soru ve bu dört dörtlük düşüncede, “ila-yı Kelimetullah ile Kızıl Elma” mihenk ve mihver konumundadır.

Bizim Osmanlı Devleti özlemimiz elbette ila-yı Kelimetullah ile Kızıl Elma” hedefi içindir. Yoksa bizim bu sevgimiz, boş bir sevgi değildir.

Sevgimiz, Allah rızasını kazanmak üzeredir.

Osmanlı 600 yıldan fazla hükümran olduğu yıllarda, yalnız ve yalnız bu gayeye (ila-yı Kelimetullah ve Kızıl Elma’ya) hizmet etmiştir. Osmanlı’yı tanımadığınızda ve Ecdadı yalnızca bir hanedanlık olarak gördüğünüzde yanlışa düşersiniz.

Biz Osmanlı’yı İla-yı Kelimetullah Davasının gözetilmesi (Allah’ın yüce isminin Dünya’da yankı bulması ve Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e her yere, her yöne yayılması) ve Devlet-i Ebed Müddet’in esas alınması (aslolan sonsuza dek İslam Devlet’nin hükümranlığı) ile Kızıl Elma noktasında seviyoruz ve bunun için Osmanlı’yı tekrar bir ihtiyaç olarak görmek istiyoruz.

Bu bilinçli halimiz ezelden ebede sonsuza kadar gider.

Osmanlı’ya karşı ya olumlu düşüncede ve sevgi içinde olanlar gerçekten bilinçli (yemyeşil bir ağaç gibi) dolu ve üretken insanlardır. Bunun aksi bir düşüncede olanlar bilinçsiz (kütük gibi) boş ve yerinde sayan insanlardır.

Nesir, yani düz yazı halinde davamızı ve derdimizi böyle yazıya döktük. Bir de nazım (şiir) olarak davamızı ve derdimizi anlatalım.

Şiire geçmeden önce şu dört kavramı ezelden ebede siz de düşünün.

1-İla-yı Kelimetullah.

2-Kızıl Elma

3-Ebed Müddet Devlet

4-Cihan Şümul

Şimdi Şiire, yani Şuura buyurun.

BİZİM DAVAMIZ

Bizim Davamız hem bugün, hem dün.

Tepeden tırnağa dek bir bütün.

Kimse kimseden olamaz üstün.

Bu Davanın ustası bir, çırağı bir.

Huzur yayarız, oba oba, il il.

Tüm Dünya'ya umut, bu nesil.

Bu ağaç kökten beridir yemyeşil.

Bu Davanın dalı bir, yaprağı bir.

Yaradanı ve yaratılanı hep sev.

Ecdadımızdan bize bir görev.

Aynı ruh ile inşa edildi bu ev.

Bu Davanın taşı bir, toprağı bir.

Bizimdir Nil, Tuna, Dicle ve Fırat.

Bu gerçeği durma anlat, anlat.

Hedefe koşacağız son sürat.

Bu Davanın atı bir, kısrağı bir.

Tüm cihan olsun buna hep şahid.

Allah yolunda hepimiz mücahid.

Yaşarsak gaziyiz. ölürsek şehid.

Bu Davanın kılıcı bir, mızrağı bir.

Mühim değil, ağlasak da, gülsek de.

Mühim değil, yaşasak da, ölsek de.

Yeter ki o hep dalgalansın yüksekte.

Bu Davanın sancağı bir, bayrağı bir.

Bu Davanın hilali bir, yıldızı bir.

Vesselam.