Zülfü Livaneli “Bir insan ömrünü neye vermeli/Harcanıp gidiyor ömür dediğin” diye yazmış. Cevaplaması kolay değil. Zaten soru cevap almak için değil muhatabı düşündürmek için sorulmuş…
Zülfü Livaneli “Bir insan ömrünü neye vermeli/Harcanıp gidiyor ömür dediğin” diye yazmış. Cevaplaması kolay değil. Zaten soru cevap almak için değil muhatabı düşündürmek için sorulmuş…
Bir insan ömrünü başka bir insana verebilir. Başka bir insanı sevmek ya da genel anlamda insanları sevmek hayatımıza bir anlam katar. Sevmek severek öğrenilir. Sevgi mücadeleyi başlatır. İnsanlığımızın gereği birbirimiz için mücadele etmektir.
Bir insan ömrünü inanmaya verebilir. İnançlarına adayabilir. İnsan dediğin inanmalı ve inandığına bizi de inandırmalı. Yani inancında samimi olmalı. Ömrünün sonunda ömür boyu bir hiçin peşinde koştuğu düşüncesine kapılmak istemiyorsa bunu yapmalı.
Bir insan ömrünü çevreyi korumaya verebilir. Daha yeşil ve daha temiz bir yeryüzü için mücadele verebilir. Gelecek nesil de bizim yararlandıklarımızdan yararlansın diye çırpınıp durabilir. Su, hava ve toprağın korunmasını önceleyebilir.
Bir insan ömrünü doğal afetlerle mücadele etmeye verebilir. Deprem, sel, fırtına ve yangında kimsenin yaralanmaması ve ölmemesi için gücü yettiğince insanları bilgilendirebilir ve bilinçlendirebilir. Böyle insanlar çağımızın gerçek kahramanlarıdır.
Bir insan ömrünü yoksullukla mücadeleye verebilir. Brezilyalı mimar Demetre Anastassakis zenginler için değil fakirler için evler tasarlamayı önemsiyormuş. Ona yoksulların mimarı deniyormuş. Keşke yoksulların doktorları, avukatları da olsa…
Bir insan ömrünü düşünmeye ve felsefe yapmaya verebilir. Topluma olan borcunu sadece bu yolla ödeyebilecekse felsefe yapmaktan çekinmemeli. Amacı ünlü olmak ise kendini boşuna yorar. Toplumu ve düşünceyi böyle bir amaç için kullanıp değersizleştirmiş olur.
Bir insan ömrünü çalışıp para kazanmaya verebilir. Bu para ile ev alabilir, araba alabilir. Çocuklarını okutabilir. Zengin de olabilir. Fakat parayı kendi başına bir değer olarak görüp silah gibi kullanmaya başladığında bir canavara dönüşebileceğini unutmamaldır.
Bir insan ömrünü kendini anlamaya verebilir. Kendini anlayan herkesi anlar. Aydınlanır. Böyle insanların sayısı arttıkça insanlar ve insan toplulukları arasındaki uyum artar. İnsanların duyguları ve düşünceleri hakkındaki gerçekçi bilgilerimiz bizi bilge yapar.
Bir insan ömrünü tarla sürmeye ve tarım yapmaya ya da evcil hayvanlarını beslemeye verebilir. Bu sayede hem kendisine ve ailesine bakmış olur hem de bizlere. Toprağın ve canlıların ne kadar cömert ve önyargısız olduğuna doğrudan şahit olur.
Bir insan ömrünü kitap yazmaya, müzik, siyaset ya da ticaret yapmaya verebilir. İnsan ömrünü hemen hemen her şeye verebilir. Yeter ki abartmasın.