HDP/ BDP’nin 2015 seçim stratejisi ortaya çıkmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ortaya koyduğu performansla % 10 barajını zorlayan Selahattin Demirtaş; Kobani olayları sürecinde insanları sokağa çağırmasıyla, o yakaladığı rüzgarı bir anda sıfırladı.
HDP/ BDP'nin 2015 seçim stratejisi ortaya çıkmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde ortaya koyduğu performansla % 10 barajını zorlayan Selahattin Demirtaş; Kobani olayları sürecinde insanları sokağa çağırmasıyla, o yakaladığı rüzgarı bir anda sıfırladı. Mak Danışmanlık tarafından yapılan 'yarın genel seçim olsa…' sorusuna vatandaşların verdiği cevap BDP / HDP nin bugün itibarıyla oy oranının % 5-6 bantına yani partinin taban oyuna gerilediğini gösteriyor.
Muhtemel ki; bizim araştırma sonuçlarımızı, yani bizim ulaştığımız bu sonuçları BDP / HDP yönetimi de görüyordur… Lakin bizi şaşırtan bu sonuca rağmen partiden yapılan açıklama: 'Seçime tek başına ve partimiz adına gireceğiz…' Bu bile bile lades olmaz mı? Acaba; bu bir pazarlık piarı mıdır? Ya da bu tavrın arka planında ne olabilir? Peki ortada bir pazarlık yoksa ve BDP / HDP seçime gerçekten bağımsız girecekse bunu nasıl okumak lazım.
İşte bu durumda 3 ihtimalli bir sonucu görmek lazım:
1. Abdullah ÖCALAN Türkiye'ye ilk getirildiğinde verdiği sözü yani 'BENİ ALIN KULLANIN TÜRKİYE'ye hizmet edeyim' sözünün gereğini yapar. BDP / HDP'yi barajın altında tutmaya ikna ederek zaten bölgenin birinci partisi Ak Parti'nin ANAYASAYI DEĞİŞTİRECEK SAYISAL ÇOGUNLUĞU ELDE ETMESİ İÇİN zemin hazırlar. O meşhur 'İmralı ziyaretçilerine' Ak Partiye destek verin, der. Böylece kendi hedeflerini Ak Parti üzerinden yapmayı düşünür. Böyle bir çalışma için kendisinin af edilmesi ya da bir genel af gibi bilmediğimiz bir pazarlık sonucuyla olursa anlaşılabilir ama doğrusu çok fazla iyimser bir projedir ve en zayıf ihtimal gibi görünüyor.
2. BDP / HDP son zamanlarda duyduğumuz gördüğümüz kadarıyla 2015 seçimlerine kendi parti tabanının dışındaki bölgenin önemli kanaat önderlerini de aday yaparak %10 barajını zorlamaya çalışır. Bu şekliyle 'marjinal bir parti olmanın ötesinde Kürtlerin temsilcisi' olduğunu hatta bir yerden sonra özgürlükçü ve insan hakları merkezli düşünen şu anki iktidar ve muhalefetten aradığını bulamayan kitlelere alternatif parti olmayı planlıyor olabilir.
3. BDP / HDP seçime bugünkü haliyle girer ama öngördüğümüz gibi barajı aşamaz. Bölgede TBMM deki tek parti Ak Parti kalır ve tüm milletvekilliklerini alır. Ak Parti'nin çok başarılı bir sonuç gibi, başkanlık sistemine geçiş fırsatı gibi göreceği bu durumda asıl sorun başlar. TBMM de temsil olunmayan BDP / HDP uluslar arası arenada TBMM de temsil olunmadığını ifade ile Türkiye'de demokrasi olmadığı yaygarasıyla dünyayı ayağa kaldırır. Bu süreçte bölgede bazı ciddi eylemleri de beklemek abartılı bir öngörü olmaz. BDP / HDP yerel parlamento kurar. Bu yaygaraya Ak Parti'yi onun da ötesinde Türkiye'yi kaosa sürüklemek isteyen PARALEL YAPI iç ve dış şer odakları 'kürt bölgesine özerklik' diye ülkenin hassasiyetlerini kaşırlar. Kimse şüphe duymasın Türkiye'de kaosun işaret fişeği bu söylemin uluslar arası entejinsiyada yeterince müşterisi de bulunacaktır. İşte en vahim sonuç bu üçüncü maddede tarifini özetlediğimiz durumdur.
Hemen belirtelim ki; bölgenin Ak Parti / BDP-HDP milletvekillerinin büyük çoğunlukla halk karşılıkları çok zayıf. Milletvekillerinden toplumsal memnuniyet çok zayıf. Bu durum bölge sorunlarını çözmede milletvekili katkılarını çok cılız yapıyor. Bu zayıflık çözümde inisiyatifi Ak Parti'de vekil iradesinden öte devlete, BDP /HDP de kandil ya da İmralı'ya bırakıyor.
Bu noktada umut; çözüm sürecine Sayın Cumhurbaşkanının iradesini koyması, Başbakan'ın samimi çabası ve özellikle Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın ve Mit Müsteşarının sahaya samimi hakimiyetidir. Bu ekip çözüm sürecinin garantisidir.
2015 genel seçim aday tespitinde Ak Parti'nin kamuoyu araştırmalarını öne çıkaracak olması çok önemlidir. Böylece millette karşılığı olan milletin vekilleri çözümün de parçası olabilirler.