ASRIN SİYASET ÖNDERİMİZ
Malum olduğu üzere bizim bir asrın siyaset önderimiz var. Bunun için Millet olarak ne kadar gururlansak azdır! Evlere şenlik. Ağlanacak halimize güldürüyor. İnsanın, Allah'ım neydi bu Milletin günahı ki neden asrın siyaset önderimizi başına musallat ettin? diye sorası geliyor.
Asrın siyaset önderimiz xa xa, PYD-YPG-SDG terör örgütüdür diyemiyor, açıktan FETÖ terör örgütüne cephe alamıyor, FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz işgal, istila ve darbe girişimine açıkça darbe teşebbüsü diyemiyor. Devletin yöneticisine “senin ananı avradını”, bakanlarına “hergele” diyebiliyor, Devletin yöneticisine en galiz küfürler (o… çocuğu, s… gideceksin) eden küfürbazları danışman ve Milletvekili olarak etrafında bulundurabiliyor.
Asrın siyaset önderimiz, her seferinde demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü, demokrasi kültürü ve milli irade konusunda Batı’yı örnek alır ve verir. Bu konularda Ülkemizi Batı'ya şikayet eder. Ancak, Batı demokrasisini ve demokratik kültürünü kendi siyasi hayatında uygulamamak, seçimlerde kaybetmek sonucunda istifa muessesini işletmek suretiyle siyasal kültüre katkıda bulunmamak konusunda da son derece yeteneklidir. Ülkemizde “can güvenliği yok, turist gelmesin, yatırım ortamı yok yabancı sermaye gelmez” diyebiliyor. Asrın siyaset önderimiz xa xa Devlete “katil değil, seri katil” diyen, PKK’ lı teröristlere “piknikci”, “terörist de olsa Devletin teröristi öldürmeye hakkı yoktur” diye beyanat verenleri kıyısında, etrafında veya teşkilatında tutabiliyor.
Dedim ya, asrın siyaset önderimiz çok marifetli!
Böyle bir öndere sahip olduğu için Ülkemizin sırtı yere asla gelmeyecektir. Çünkü o bir çizgi film kahramanı, karikatür karakteridir.
Asrın siyaset önderimiz Cumhuriyet tarihinde hiç bir siyasetçinin yapamamış olduğu bir işi başararak bir referandumda oy kullanma işlemini gerçekleştirememiştir. Yürüyen merdivene tersten binmeyi de bu arada başarabilmiştir, asrın siyaset önderimiz. Asrın siyaset önderimiz Ülkemizde Ordunun siyasete etkisi, askeri vesayet, Natocu ve darbeci çetelerin, Cumhuriyet mitinglerinde Ordu göreve diyenler, genç subaylar rahatsız manşetleri atanlar kendi partisine olmasına rağmen, darbe yapma olasılığı karşında çeşitli vesilelerle “ bu Ülkede darbe olmaz. Darbe olursa ilk ben çıkarım tankın üzerine” demiştir.
15 Temmuz 2016 işgal, istila ve darbe girişiminden sonra bir televizyon programında muhabir tarafından bu sözü hatırlatılarak o gece neden tankın üzerine çıkmadığı sorusu yöneltildiğinde medar-ı iftiharımız, şu cevabı vermiştir: “ Tank nerede, hani tank? Bari tank getirseydiniz de çıksaydık!” Sanki o gece Atatürk havalimanı'nda tankların arasından sıvışıp kaçan kendisi değilmiş gibi!
Her fırsatta Batı demokrasisini ve Batı demokrasi kültürünü örnek veren asrın siyaset önderimiz, son olarak bir televizyon programında 9 seçim kaybetmesine rağmen neden istifa etmediği yönündeki bir soruya hepimizi ve herkesi şok edici, son derece sarsıcı ve çarpıcı şu cevabı vermiştir: “ Burası Norveç, İsveç, İsviçre mi? Getirin Norveç'i, İsveç'i, İsviçre'yi biz de ona göre davranalım.” demiştir. Şaka gibi değil mi? Bu cevabı veren beyni kuşa taksan kuş geri geri uçar!
İskandinav ülkelerinde, İngiltere'de veya Batı Avrupa demokrasilerinde sıradaki gelsin kültürü hakimdir. Bu kültürde seçim kaybeden ve başarısız olan bir siyasetçi veya lider istifa eder, yeni geleceklere yol açar. Böylece felsefe, vizyon, dinamizm ve umut konusunda yeni bir perspektif ortaya çıkar. Bu kültürde seçim kaybeden, başarısız olanların oturdukları koltukları pisletseler bile kalkmamazlık kültürü söz konusu değildir. Bizde ise seçim kaybeden ve başarısız olan siyasetçilerle ilgili sıradaki gelsin kültürü değil, koltuğa yapışma hatta alttan koltuğa çakılmış olan aparata eklemlenme kültürü hakimdir, maalesef.
Sıradaki gelsin kültürünün asrın siyaset önderimize ve bu konuda eksiği olan herkese hakim olmasını umuyorum ve ummak istiyorum.