Kültür - Sanat

Aşk Şiirin Lokomotifidir!

Yazarımız Uğur Canbolat, Tenha Sohbetler isimli röportajlar serisinde bu hafta Aşk Şiirin Lokomotifidir! konusunu şair ve bestekâr Ekrem Gül ile siz İstiklal Gazetesi okuyucuları için konuştu.

Abone Ol

Uzun zamandır kendisini tanır ve severim. Mütevazı kişiliği ile dostlar arasında şiirden bir elçi gibi dolaşır. Rahmet ikramına mazhardır, yani ekremdir. Dolayısıyla buna bağlı olarak mükrimdir. Kendisine lütfedilen güzellikleri bir gül zarafetinde sunmayı bilir, paylaşmayı esas alır.

Aynı zamanda sazıyla kendi şiirlerini besteleyerek dost ortamlarında muhabbetle paylaşır. Uzun yıllardır Üsküdar’da gerçekleştirdiğimiz şimdilerde “İkrar Sanat Evi”nde devam eden “Muhabbet Bağı” adını taşıyan Türkülü Muhabbetlere zaman zaman iştirak eder.

“Kul Garip” mahlasıyla şiir söyleyen değerli şair ve bestekâr Ekrem Gül ile bugün siz İstiklal Gazetesi okuyucuları için şiir ile yol alalım istedik. Buyurmaz mısınız?

-----------------------------

İlk şiir denemeleriniz ne zaman başladı?

-Sorularınıza cevap vermeden önce, Kul Garip'e böyle bir imkânı verdiğiniz için size şükranlarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun.

Gelelim sorunuzun cevabına; sene 1965, 11 yaşındayım. Annemi kaybettim o sene. Hastalanmasıyla ölümü arasında iki aya yakın bir zaman geçti. Rahmetli olmasıyla birlikte o süreçte yaşadıklarımızı şiire döktüm. İlk şiirim böyle çıktı ortaya.

Şiire olan ilginizi körükleyen şairler veya kendinize yakın bulduklarınız kimler?

-Şiire olan ilgim herhangi bir şair tarafından değil, tamamen kendi dünyamdan kaynaklanıyor. Hece vezniyle yazılan şiirleri seviyorum. Konu bütünlüğü olan, kurallara bağlı kalan; ayak, uyak ve redifiyle ahengi yakalamış şiirler kimin olursa olsun, ilgimi çekiyor ve beğeniyorum.

Ama yine de kendinize yakın bulduklarınız vardır, değil mi?

-Elbette. Kendime yakın bulduğum şairlere örnek vermem gerekirse; Yunus Emre, Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Dadaloğlu, Seyrani, Sümmani, Ruhsati, Reyhani, Aşık Veysel, Neşet Ertaş, Cemal Safi vs...

Şiir konusunda bunlar içinde kendinize üstat saydıklarınız var mı?

-Bu saydıklarımızın her biri kesinlikle üstat sıfatına layık ve benim tarzıma uygun şiirler yazan şairlerimizdir.

Şair sözünü güçlü söylemek için neler yapmalı sizce?

-Bunun için şairin çok güçlü bir muhayyilesi olması gerekir. Buna sahip olmak için de şair; çok iyi kaynaklardan beslenmeli, kendisini sürekli geliştirmeli, gündemi yakından takip edip halkın nabzını tutmalıdır.

Söz ve muhatap ilişkisinde toplumsal yaşam bakımından şiirin yeri nedir?

-Şiir, kısa tarifiyle; söylenmek istenilen bir şeyi, en kısa yoldan, en etkili bir biçimde anlatma sanatıdır diyebiliriz. Buradan hareketle; muhatabını etkilemek isteyen bir kimsenin baş vuracağı ilk şey şiire sarılmak oluyor. Bu bakımdan bizim insanımızın şiire ilgisi çok fazla bulunmaktadır.

Ülkemizde genellikle neden ilk şiirler sevilen kişiye yazılır?

-İnsan, genellikle yolun başında fazla hırpalanmamıştır. Çileye, ıstıraba, hasrete, gam keder vesaireye muhatap olmamıştır. Sevenleri ve sevdikleriyle hemhal üzeredir. Dolayısıyla en çok onlardan etkilenmek durumundadır. Bu etkileşim neticesinde, hissettiklerini şiire dökmesi de gayet tabiidir.

Daha çok hangi alanlarda şiirler yazıyorsunuz?

- Kıymetli hocam! Şiirlerimi okuyanlar genellikle Yunusvari şiirler yazdığımı söylemektedirler. Bunun neticesinde, son çıkan kitabımızın adını, içerisinde bulunan birkaç tane şiirin de etkisiyle, "Bir Yunus Tutkunu" olarak koyduk. Ancak, Karacaoğlan tarzı şiirleri de (aşk & sevda) sıkça ve severek yazmaktayım. Yine bunların yanında; gurbet, sıla, hasret, vatan, millet, bayrak, din ve devlet konularını işleyen; sıcak gündemle alakalı gerek methiye ve gerekse hiciv türü şiirlerde yazmaya çalışıyorum. Tabii ki bunlarda ne kadar başaralı olduğumuzun takdiri okuyucularımıza aittir.

Şiir hayatın neresinde olmalı? Ya da size göre neresinde?
- Bana göre şiir hayatın her safhasındadır. Sevinçli bir anımızda coşkulu şiirler yazdığımız ya da okuduğumuz gibi, hüzünlü bir anımızda da yine bu haleti ruhiyemize uyan şiirler yazma ya da okuma durumunda bulunuruz.

------------------------

MUHABBET BAĞI

Her cuma akşamları Uğur Can hocamızla
Gönüllerin coştuğu yerdir Muhabbet Bağı
Bilcümle insanların engini yücesiyle
Buluşup kaynaştığı gardır Muhabbet Bağı

Yan yana otururlar ustası çırakları
İştiyakla okurlar türküyü barakları
Hayat gailesinden kabarmış yürekleri
Aşka şevke getiren hardır Muhabbet Bağı

İlâhiler deyişler ruhlara gıda olur
Her bir gönül insanı maneviyatı solur
İştirak eden canlar mutlu olur hoş kalır
Dostlarına daima kârdır Muhabbet Bağı

Nezaket ve zarafet belirgin özelliği
Hocamızın şahsında meşhurdur sözelliği
Edep haya içinde yaşatır güzelliği
Gayrimeşru zevklere surdur Muhabbet Bağı

Havasını soluyan aşklardan ayrı kalmaz
Bu mekan müdavimi yaşarken asla solmaz
Sevgi saygı içerir, nefreti kini bilmez
Kul Garip'im bir güzel yârdir Muhabbet Bağı
_________________________________________

Bir şair olarak beslenme kaynaklarınız nelerdir?

-Kul Garip'e fıtrat olarak duygusal bir yapı lütfetmiş Rabbimiz. Bunun neticesinde en büyük beslenme kaynağım yaşadıklarım diyebilirim. Çok çabuk etkileniyorum her şeyden. Dolayısıyla bunlar, şiir aşk ve sevdasıyla birleştiğinde her an, her dakika şiir yazmakla baş başa kalabiliyorum. Şiirin daha etkili ve daha güzel olması için de kesinlikle konuyla ilgili bilgi sahibi olmak gerekiyor. Bunun temini de elbette okumaktan geçiyor.

Şiirde yaptığınız gözlemlerle bilgi nasıl bir araya geliyor?

-Şiirin konusunu oluşturan gözlem, o konuyla ilgili kitapları okuyarak edinilen bilgiyle harmanladığı zaman güzel bir eser ortaya çıkıyor.

Şiir ile güftenin farkı var mı?

- Efendim güfte de neticede bir şiirdir. Ancak, şiirle güfte arasında çok az da olsa bir nüans farkı var diyebiliriz. Şiir bestelendiği zaman güfte adını alıyor. Bunun yanında başlangıçta şair güfte niyetiyle yola çıkarsa, bestelenmeye çok daha müsait şiir yazmış olur. Böyle durumda olan şiirlere şarkı sözü, sahibine de şarkı sözü yazarı, güftekâr diyoruz.

Her şiir bestelenebilir mi peki?

-Bazıları zor olabilir, ancak; hemen hemen her şiir bestelenebilir. Bu şiiri okuyan kişide uyandıracağı duyguya bağlıdır.

İlk besteniz nasıl oluştu?

-Şiiri yazdıktan sonra, zaman zaman o şiiri okurken oluşan duyguyu dillendirip kayıt altına alarak beste oluşuyor. İlk bestelerim 18-20 yaşları arasında yazdığım şiirlerim arasından oldu.

Kaç besteniz var?

- Elli civarında bestem var. Hepsi de kayıt altında. Ancak, bunlardan 14 adedini stüdyo ortamında seslendirip YouTube'da paylaşma imkânı bulabildim. Eserlerin bu şekilde ortaya çıkması bir hayli masraflı olduğu için, diğerleri uygun zaman ve imkânı bekleme durumundadırlar.

Önce melodiyi yakalayıp sonra mı üstüne yazıyorsunuz?

-Benim bestelerim tamamen şiirin verdiği duygu üzerinden çıkmaktadır. Dolayısıyla; önce şiir, sonra beste oluşuyor.

Sizin şiirlerinizi daha çok hüzün mü besliyor yoksa coşku mu?

- Bu tamamen yaşam durumunuza bağlı bir şey. Zaman zaman coşku olmakla birlikte, beni daha çok hüzün besliyor kıymetli hocam.

Şiirin, şairin yaşadığı toprakla nasıl bir bağı vardır?

- Kesinlikle çok kuvvetli bir bağı vardır. Havası, suyu, bağı, bahçesi, ovası, yaylası, dağı, töresi, ekmeği, aşı, insanı şiire mutlaka yansır.

Hayat şiiriyetini kaybederse, yaşanmaya değer olmaktan çıkarsa şair ne yapar?

- Hayat şiiriyetini hiçbir zaman kaybetmez diye düşünüyorum. Hayat yaşanmaya değer olmaktan çıkarsa da o haliyle şiirde bulur kendini.
------------------------

GÖRDÜM YÜZÜNDE
Her konuya kafa yorar düşünür
Dertli aşık kulu gördüm yüzünde
Serden geçip maveraya taşınır
Ulu derviş hali gördüm yüzünde

Zorda darda kalanlara yetişir
Düşte bile hainlerle çatışır
Vatan sevdasıyla yanıp tutuşur
Ay yıldızlı alı gördüm yüzünde.

İlâhi rızayı gözetip yaşar
Mahzun gönüllere sevgiyle koşar
Zemheride bile dağları aşar
Coşkun akan seli gördüm yüzünde.

Hiç sönmek bilmeyen ateştir özü
Hak'kı söyler Hak'kı anlatır sözü
Kalplere dokunur mızrabı sazı
Sevda yüklü gülü gördüm yüzünde

Şefkat ve merhamet ırmağıdır o
Zalime gelince bir ağı/dır o
Kul Garip'im yüce aşk dağıdır o
Bir Alperen yolu gördüm yüzünde.
-----------------------------------------

Şiir bestelendiğinde insan üzerinde etkisi daha mı fazla artıyor?

- Tabii ki de şiir bestelendiği zaman insan üzerinde etkisi daha çok artıyor. Üç yüz beş yüz adet şiiriniz olsa çoğu kez hiç hatırlanmıyorsunuz. Bunlardan bir tanesi bestelenip tuttuğu zaman unutulmazlar arasına girebiliyorsunuz.

Şiirinizde muhteva önemli mi?

-Kesinlikle önemli. Şiirin muhteviyatı şairin karakterini yansıtır. Buradan hareketle bana göre, şiirin okuyucusuna mutlaka hak ve hakikat yönünde bir mesaj vermesine dikkat ederim.

Neşet Ertaş sizce şair mi, bestekâr mı?

- Bana göre Neşet Ertaş; şiirlerindeki anlamlı sözlerle gönüllere dokunmasıyla ve türkülerinde de kalplere işleyip, ruhlara hitap etmesiyle hem şair, hem de çok iyi bir bestekârdır.

Şiir ve bestenin mensubu bulunduğumuz medeniyetle ilişkisi nasıldır ya da nasıl olmalıdır?

-Şiir ve beste, mensubu bulunduğumuz medeniyetin kendisini yansıtmalıdır. Yozlaşmaya fırsat vermemelidir. Bu konuya naçizane Kul Garip olarak bendeniz çok önem vermekteyim. Şiir yazmış olmak için değil, o şiirde mutlaka bir mesajın olmasını önemsiyorum.

Aşk şiirin nesi olur?
- Kısa ve öz olarak söylemek gerekirse; Aşk şiirin lokomotifi olur.

Şiirin genç yolcularına önerileriniz nelerdir son olarak?
- Şiirin genç, ihtiyar tüm yolcularına naçizane önerim; içlerinde bulunan cevheri, şiir yazma aşkını çok iyi beslemelidirler. Bu beslenme de zengin kültürümüzü araştırıp, çokça okumaktan geçmektedir. Buradan hareketle şiir yolcuları sürekli onları gün yüzüne çıkarma gayreti içerisinde bulunmalıdırlar.
Sözlerime son verirken, Kul Garip'i burada misafir etmenizden dolayı size tekrar teşekkürlerimi sunuyor; sevgi, saygı ve muhabbetlerimle, başarılar diliyorum.

------------------------

EKREM GÜL KİMDİR?

Kul Garip Ekrem Gül, 14.11.1954 Niğde, Bor, Bereke Köyü'nde doğdu. İlkokulu köyünde, orta ve liseyi Balıkesir'de yatılı okulda kalarak bitirdi. 1974 yılında girdiği İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisine bağlı, Beyazıt Maliye ve Muhasebe Yüksek Okulu üçüncü sınıfından özel sebeplerden dolayı ayrılmak zorunda kaldı.

Şiir merâkı ilkokul yıllarından bu yana gelir. 2014 yılında Facebook ortamında tanıştığı Gönül Dostları sayesinde gelişti, gün yüzüne çıktı. Çeşitli antolojiler ve yerel yayın organlarında şiirleri yayınlanmaya başladı. Kendi yazdığı şiirlerinin yanı sıra, bazı arkadaşlarının şiirlerini de beste yapma çalışmaları yapmaktadır. Bu bestelerinden 13 adetini "Niğdeli Güzel" adlı albümünde bir araya getirdi. Ayrıca 6 adetlik bir ilâhi albümü ve bir adet de slow çalışması bitme aşamasındadır.

"Niğdeli Güzel" albümündeki 13 eser YouTube ortamında ve muhtelif sosyal platformlarda paylaşılmış bulunmaktadır.
"Hasılıkelâm", "Derdi Yollar Ülkesi", "Aşk İle" ve "Bir Yunus Tutkunu" adını taşıyan dört adet yayımlanmış şiir kitabı mevcuttur.

Şiir, şarkı sözü, beste, albüm ve kitap çalışmalarına ara vermeksizin devam etmektedir.