AŞAĞILIK KOMPLEKSİ VE BATI HAYRANLIĞI

Cumhurbaşkanı Turgut Özal “1924’te Hilafeti kaldırdık, Müslümanlar başsız kaldı. Şimdi Hristiyanların Papası var, Müslümanlar ise darmadağın. Şeriat ve Hilafet İslam'ı yaşamaktır. Bizim gazeteciler din cahili olduğu için bilmiyorlar.” demiştir.

Bu yaklaşım karşısında bizde çok sakat bir anlayış var. Bunun bir Şeriat çağrısı olduğu, bu anlayışın egemen olması halinde memleketin geriye gideceği, devlet ve toplumun din egemenliği altına girerek karanlık bir yola girip, acılarla karşılaşacağı görüşü ortaya konulmaktadır.

Bazılarında özellikle Şeriat ve İslam'ın terörizmle eş değer olduğu yönünde karanlık ve cahilce bir algı bulunmaktadır.

Bu dangalak yaklaşıma göre Osmanlı'nın yıkılmasının ve Türkiye'nin geri kalmasının, İslam dünyasının da cendere içinde bulunmasının nedeni dindir, Şeriattır, dinin insan, toplum ve devlet hayatında etkin olmasıdır.

Bu cahil görüşe göre dinde akıl, mantık, bilim ve çalışma olmadığından bizde ve İslam dünyasında işsizlik vardır, ilerleme ve gelişme kaydedilememektedir.

Batıda ve gelişmiş toplumlarda ise din olmadığından, birey, toplum ve devlet hayatında din hakimiyeti bulunmadığından bilim, teknik, ilerleme, istihdam, çalışma vs. hususlar söz konusudur. Yani Batı ve türevlerinde din olmadığı için ilerleme ve gelişmenin söz konusu olduğu yönünde apır sapır, ipe sapa gelmez bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Böyle düşünen insanlar, Batıda dinin devlet ve toplum hayatına daha hakim olduğunu, İsrail'in Şeriat (Teokratik) devleti olduğunu maalesef bilmiyorlar ve görmüyorlar.

Şeriatın sanki terörizmmiş gibi olduğu yönünde bir algı var. Şeriat İslam’dır, doğruluktur, onurdur, şereftir, ahlaktı, Allah'ın kurallarını uygulamaktır. Peygamberimizin yolundan gitmektir. Haktır, adalettir, özgürlüktür, eşitliktir, Medeniyettir... Hâşâ Peygamberimiz terörist başımı ki olay böyle anlaşılıyor?
Şeriat bu anlayışta olduğu gibi kafa kesmek değildir.
Şeriat İslam’dır, İslam da,
Namustur, ahlaktır, onurdur,
İyiliktir, doğruluktur, yardımdır,
Ezelden ebede medeniyettir, çağdaşlık tır!
Deaş tasmalı köpekliği,
Soytarılık, uşaklık değildir,
Suud, Şia hiç değildir.
Zihin konforundan çıkılması gerekir,
Karanlık labirentlerin geride bırakılması gerekir.

İslam'da ve Kuran'da akıl, mantık, bilim, rasyonalite, çalışkanlık ve ilerleme yok mu? Amerika'da, Avrupa'da, İsrail'de devlet yönetiminde din yok mu?
Bizden daha çok var. Onların devlet ve toplum hayatının tam da ortasında Siyonizm, evangelizm, teokratik düşünce sarmalında İslam düşmanlığı, dini öğretilerine dayanan Babil hayalleri, armagedon hülyaları, haçlı rüyaları vardır. Çocuklara verdikleri din derslerini kilisede yaparlar, kilisede evlenirler, devlet adamları İncil’e el basar, AB bayrağındaki yıldızlar 12 havariyi temsil eder, AB binalarının her yerinde havari tabloları vardır.
1990’lı yıllarda AB komisyonu başkanı “AB Hristiyan kültür topluluğudur, Müslüman Türkiye'nin burada yeri yoktur”, Alman dış işleri bakanı Türkiye arka bahçemiz, 19. Yüzyıl sonunda İngiliz başbakanı “dünyanın en iğrenç Milleti Müslüman Türk Milletidir, onları mahvetmeliyiz” demiştir.
Sorun aklın, bilimin, teknolojinin, ilerlemenin, uygarlığın merkezi ve kaynağı İslam ve Kur'an değil, insandır.
Medeni ve bilim yuvası olarak görülen Batı; barbar, vahşi, soykırımcı dünyadır.
Dünyadaki, İslam dünyasındaki tüm soykırımların sorumlusudur.
Medeni ve bilim yuvası denilen Batı, 70 milyon

Kızılderiliyi, 10 milyon Hintliyi, 2 milyon Cezayirli, 2 milyon Iraklıyı, 1 milyon Suriyeliyi, 2.5 .milyon Anadolulu Türkü( Birinci dünya savaşı ve Kurtuluş savasında,)...soykırıma uğrattı, Filistin, Bosna, Keşmir, Arakan’da… sivil, çocuk, cenin, yaşlı demeden insanları kahpece, şeytanca, vahşice katleden tek dişi kalmış sırtlan sürüsüdür.
Onların yaptığı soykırımları toplasak dünyanın etrafını kaç defa dolaşır.

İyi okumalı, iyi öğrenmeli, iyi anlamalı. Olay ve olgular yanlış anlaşılmamalı, etraflı değerlendirilmelidir. Dünya tek yanlı ve tek pencereden asla yorumlanmamalıdır.
Zihinlerdeki Batı kompleksinden, Batı hayranlığından ve taklitçiliğinden sıyrılınmalıdır. Her zaman rasyonel ve analitik düşünülmelidir.
En iyi ve en akıllı Batı, en kötü ve en cahil biz anlayışı tez elden bırakılmalıdır. Batı bizim iyiliğimizi düşünmez, ya doğrudan bizi işgal, istila ve bize soykırım yapmaya gelir; yada yardım bahanesiyle kanımızı emmeye ve sömürmeye, İslam Topraklarında, Bosna'da, Irak'ta, Endenozya’da..... olduğu gibi Müslüman analara, bacılara şerefsiz ve kahpece, domuzca tecavüz etmeye gelir.
Bu, bir Müslüman tarafından her zaman bilinmeli ve hiç akıldan çıkarılmamalıdır.
İslam ve Türkiye düşmanlarının, Küresel soykırımcı ve emperyalistlerin, küresel finans baronlarının bin yıldır bizi bu topraklardan sürmeye çalıştığını, işgalci, soykırımcı ve kahpece ve şerefsizce aleni tecavüzcü olduğu, dün Çanakkale'de ve Anadolu'da yaptıklarını bugün yine yapmaya çalıştıkları, Irak'ta ve Suriye'de yapıyor oldukları, ceninleri ve çocukları nasıl katlettikleri, Müslüman analara ve bacılara nasıl tecavüz ettikleri, Türk Askerinin ise Afrin’de nasıl adaletli ve merhametli olduğu görülmeli, iyi idrak edilmeli ve ona göre konum belirlenerek ruh ve kinle ideal veya kızıl elma daima diri tutulmalıdır.
Herkeste ruh, ideal, ülkü, kızıl elma ve İlahi Kelimetullah bilincinin oluşması ve oluşturulması dileğiyle!

15/03/2018

Zeki ÖZDEMİR/ANKARA

Araştırmacı / Yazar

zekiozdemir1978@hotmail.com