Başbakan Davutoğlu, bayramlaşmak için tek tek aradığı İl Başkanları’na “Seçime hazır olun” talimatı verdi.

Bayram öncesi CHP, MHP ve HDP ile tek tek görüşen Davutoğlu, girilecek her türlü koalisyonun AKP’ye zaman ve oy kaybettireceğini farkedince erken seçim için hazırlıklara başlamış gibi görünüyor.

Uzun süredir milletvekilleri ile parti tabanı arasında sıkışıp kalan Davutoğlu’na milletvekilleri “CHP ile koalisyon baskısı” yapıyorlardı. MHP’nin uzlaşmaz ve mızıkçılık yapan tutumu, PKK’nın son zamanlarda barajı geçmenin verdiği şımarıklıkla yaptığı taşkınlıklar ve en sonunda CHP’nin Ataşehir Belediyesi ve rezidanslar ile ilgili bulaştığı yolsuzluk şaibesi, AKP’nin ihtiyacı olan milletvekili sayısını tamamlayarak tek başına iktidar olma ihtimalini artırdı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bir müddettir geciktirilen koalisyon görüşmeleriyle millete verilmesi gereken mesaj verilirken, şimdi AKP’nin “burnunun sürtmesi” için oy vermeyen bir kısım seçmenin geri dönmesi bekleniyor. Eğer bu aşamadan sonra bile aynı sonuçlar çıkarsa, işte o zaman “millet koalisyon istiyor” denilebilecek. AKP’yi cezalandırırken kantarın topuzunun bu kadar kaçacağı beklenmiyordu. Şimdi de millet aynı topuzu vurmaya devam ederse işte o zaman CHP ile bir koalisyonun yolu gözükür.

Dikkat ederseniz MHP ile demiyorum. Çünkü Devlet Bahçeli koalisyona girdikleri dönemlerde “koltuk değneği” olmaktan başka bir işe yaramadıklarını ve bunun sonunda meclis dışında bile kaldıklarını çok iyi hatırlıyor. Devlet Bahçeli, devlet yönetmenin doğuştan kendi adı gibi bahşedilen bir şey olmadığının farkında. Devlet Bahçeli sarkık bıyık bırakıp, parmaklarla kurt işareti yapmaktan başka bir şey bilmeyen kesimle devletin yönetilmeyeceğinin farkında. Devlet Bahçeli koalisyon hesaplarının, kendi ne idüğü belirsiz matematik çıkarımları gibi olmadığının farkında. Fakat saygı duyduğum bir şey varsa da Bahçeli’nin “kendinin farkında” olması. Bu ise ciddi olarak takdire şayan bir durum. Her zaman ısrarla tekrar ettiğim gibi; “Ülkücüleri sokağa salmayarak ülke istikrarına yaptığı katkı” bütün eksilerini siliyor benim gözümde.

Bütün bu süreç boyunca dikkat etmemiz gereken en kritik mevzuu ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan zamanında kendilerine üst tabakalarda yer bulamamış “bir kesimin”, şimdi Davutoğlu’nun çevresinde “çöreklenerek” arabozuculuk için uğraşmalarıdır. Nemalanmak için ilk şartlarının Erdoğan’ın istemediği AKP-CHP Koalisyonu olduğunun farkındalar. O yüzden Hoca ile Reis’in arasını açmak için her türlü girişimde bulunuyorlar.

Bu dava bizim davamız. Yıllar boyunca boynumuza takılan prangaları kırmak için bu en önemli şansımız olurken, İslam Davasının kişisel menfaatlere feda edilmesi canımızı acıtıyor. Üniversite yıllarındaki Dava Liderlerimizden olan Ali Bulaç’ın bile, artık tercih olarak “The Cemaat” Liderliğine soyunmuş olması karşısında “Allah rızası için ihlas” diyorum.

Davaya ihanet edenleri Allah affetse, onlar kendilerini nasıl affedecekler? Nasıl Allah’ın yüzüne bakacaklar? Hiç düşündüler mi?