AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda bulundu.

Sözcü Ömer Çelik konuşmasından önemli satırbaşları…

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "İmam hatip ve Harbiyeliler karşı karşıya getirmek isteniyor" diye bir açıklama yaptı. Böyle bir yaklaşım provokatif bir yaklaşımdır. Cumhurbaşkanımızın değerlendirmesini imam hatiplilerle ilgili etkinlikte yapmaması gerektiğini söylüyor. Bu yaklaşım 28 Şubat kafasıdır. 

Cumhurbaşkanımızın bulunduğu her ortamda devlet meselesi ile değerlendirme yapması normaldir. Harbiyeliler de imam hatipler de bu ülkenin değeridir.

ÖZGÜR ÖZEL'İN YAKLAŞIMI İLKEL BİR YAKLAŞIM

Bu milletin çocuklarına haksızlıktır. Özgür Özel'in harbiye imam hatip karşılaştırması temelsizdir. Kamu alanını bölme yaklaşımı ilkel bir yaklaşımdır. Sayın Özel'in değerlendirmelerinde Cumhurbaşkanımıza dönük Harbiyeliler ile imam hatipleri karşı karşıya getiriyor ifadeleri kınanması gereken yaklaşımdır. Son derece provokatiftir.

NARİN CİNAYETİ SORUŞTURMASI

Bakanlarımız ve genel merkezimizden bir heyet bugün Narin’in mezarını ziyaret edecek. Narin hepimizin kızı, yüreği olmuştur. Narin'i maalesef sağ olarak bulamadık. Oradan milletimize taziyelerini ifade edecekler. Sayın Cumhurbaşkanımız adli sürecin bizzat takipçisi olacağını, bu kişilerin gereken cezayı almaları için bu konuyu takip edeceklerini ifade ettiler.

"BU ACI MİLLETİMİZİN ACISI OLARAK HAFIZALARA KAZINDI"

Burada bütün bu gelişmeler en yakın şekilde takip edilmektedir. Bütün detaylarıyla takip edilmektedir. Ve bu acı milletimizin acısı olarak hafızalarımıza kazınmış, hepimizin acısı olarak yüreğimizde yer etmiş ve hepimizin sonuna kadar adli sürecin takipçisi olacağı bir süreç olmalıdır. O sebeple, bu vesileyle kız çocukları konusundaki hassasiyetin, bütün çocuklar konusundaki hassasiyetin, yüksek bir derecede ifade edilmesi, vicdani konularda bu sözlerin dillendirilmesi ve kuşkusuz bu acının paylaşılması her zaman saygıdeğerdir. Ama bunu siyasi istismar konusu yapıp birtakım kurumlara, birtakım partilere saldırmak için vesile addedenlerin bu acıyla da bir ilişkisi olmadığı açık.

"ONUN HATIRASINA SAHİP ÇIKACAĞIZ"

Bugün arkadaşlarımız orada o ziyareti yapıyorlar. Narin hepimizin kızı olmuştu. Narin hepimizin yüreği olmuştu. Narin'i maalesef sağ olarak bulamadık. O kadar günlerce aramaya rağmen onun önündeki hayatı yaşamasına imkan sağlayacak şekilde sağ olarak bulunamadı. Bundan sonrasında onun hatırasına sahip çıkacağımız, en önemli konulardan bir tanesi, bu konulardaki hassasiyetin her zaman yüksek tutulmasıdır. İkincisi de, yine adli sürecin partimiz tarafından da aynı şekilde hassasiyetle takip edileceği açıktır.


Bu tip konularda siyasi değerlendirme yapma yanlıştır. Bu vicdanları kanatan bir meseledir. Buradan bir siyasi sonuç çıkarmaya çalışmak, belli camiaları suçlamaya çalışmak yanlış bir durumdur. Maalesef acıyı paylaşmak yerine doğrudan hükümetimize, partimize dönük olarak laflar söylendi. Bunların belli bir siyasi motivasyonla hareket ettiği görülmektedir. Özellikle PKK terör örgütünü destekleyen ve Diyarbakır Anneleri’nin yanına bir kere gitmemiş olanların burada Narin’e sahip çıkıyormuş gibisinden bir tabloyla görüntü vermeleri iki yüzlülüktür.

Evlatlarına kavuşmak isteyen Diyarbakır Anneleri’ne sahip çıkmayanlar, dağa kaçırılan kız çocukları konusunda tek bir cümle etmemiş olanlar, bugün bu acı üzerinden politika üretmeye çalışıyorlar. DEM Parti Mardin milletvekilinin, Kur’an kurslarını hedef alması da işte bu iki yüzlü politik ajandanın bir neticesi olarak gündeme gelmiştir.

ÇANAKKALE'DEN GAZZE'YE DERSİ

Milli Eğitim Bakanımız da Çanakkale'den Gazze'ye konusunun ilk dersi olarak okullarda okutulması için girişim içinde oldu. Bu bizim verdiğimiz var olma mücadelesi ile Gazze'deki var olma mücadelesi arasında vicdanı bağın gelecek nesillere aktarılması bakımından son derece kıymetli. Nedense bu konuyu da CHP sözcüsü yaptığı açıklamada bakanlığımızı ve bakanlığımızı hedef alarak, konuyu çarpıtmak ve laik eğitim anlayışına tutum olarak değerlendirmeyi tercih etti. Bu talihsiz, vicdansız bir değerlendirmedir. Gazze'nin bu şekilde anılmasından daha doğal ne olabilir?

Bu şekilde değerlendirme yapmaları kendi kendilerine ayna tutmalarını gösteren bir şeydir. Bu şekilde siyasi değerlendirme bunu tarihi çarpıtma olarak sunmaları, laiklikten bir şey anlamadıkları, tarih konusunda ne kadar yoksun olduklarını göstermektedir.

Çocuklarımıza Çanakkale'den Gazze'ye bütün bu sürecin ilk dersi olarak okutulmasının hem gelecek nesillere vicdan hatırlatması hem de dünyaya bu mesajı vermesi açısından son derece kıymetli olduğunu belirtmek isterim.

İSRAİL'İN ÖLDÜRDÜĞÜ AYŞENUR EYGİ

Ayşenur Eygi kardeşimizin İsrailli keskin nişancı hedef alınması gündemini takip ediyoruz. Bir kez daha Allah'tan rahmet diliyoruz. Burada İsrail güvenlik güçleri tarafından hedef alınarak öldürüldüğü açıktır. Aynı zamanda Amerikan vatandaşıdır. Bununla ilgili olarak Amerikan yönetimi tarafından yapılan açıklamalar ibretliktir. Bir yandan 'çok üzüldük' diyorlar daha sonra hata olarak vurulmuş şekilde yapılan açıklamalarla maalesef vicdan konusunda kaçamaklara başvuruyorlar. Netanyahu hükümeti katil şebekesidir. Bu sivilleri öldüren herkes katildir, gereken cezayı alması gereken.

Bu cinayeti işleyenlerin eninde sonunda bu cezayı alacağından kuşkumuz yoktur. Kurşun sekmiş, yanlışlıkla vurulmuş demek meseleyi hafifletmeye çalışmak vicdan konusundaki büyük bir açığa işaret etmektir. Bunu sadece Amerikalı yetkililerin kendileri ile sorumluluktan kaçmak, hafifletmeye çalışmaları hiçbir şekilde kabul edilemez.

"KIBRIS TÜRKÜ ASLA YALNIZ KALMAYACAKTIR"

ABD Savunma Bakanlığı ile Güney Kıbrıs Yönetimi arasında askeri işbirliği konusu. Adada istikrarsızlığın ve çözümsüzlüğün kaynağı Rum yönetimdir. Burada maksimalist taleplerle Kıbrıs Türkünü görmezden gelen onlardır. İki topluma, iki kurucu unsura dayalı yaklaşımdan kaçan onlardır. Bunların talepleri hukuksuzdur, çözümsüzdür. Silah ambargosu kaldırıldığında bu hukuksuzluğu, çözümsüzlüğü üretmekten sonra Rum yönetimini teşvik etmekten başka hiçbir işe yaramaz.

Bunun Türkiye ile olan müttefiklik ilişkileri açısından sıkıntılı durum olduğu açıktır. Kim Akdeniz'de ne yapmak istiyorsa net bir şekilde görüyoruz. Akdeniz'de neredeyse kayıkçı sandalı giremeyecek şekilde dolmuştur. Burada istikrarlı adım atılması gerekirken, hem çözümsüzlüğü isteyen, hukuksuzluğu talep edenleri teşvik eden yaklaşım olmuştur. Her ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile tarihi dayanışmasını en güçlü şekilde sürdürecektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi Kıbrıs Türkü asla yalnız kalmayacaktır."

Kaynak: HABER MERKEZİ