AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Ömer Çelik,
dokunulmazlıkların kaldırılmasına ilişkin yaptığı açıklamada "Hiç
kimse katilleri himaye edemez. Hiç kimse PKK'nın bir unsuru, üyesi
gibi çalışamaz. Ona eylemli destek verme tutumu içinde olamaz"
dedi.
"BAŞKANLIK SİSTEMİ KONUŞULURSA BİZ MASADA YOKUZ' MEŞRUİYETİ
OLMAYAN BİR GEREKÇE"
AK Parti Sözcüsü Çelik, partisinin
Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısının ardından açıklamalarda
bulundu. AK Parti Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında
konuşan Çelik, öncelikli gündem maddelerinden birinin yeni Anayasa
sürecinin devam ettirilmesi olduğunu belirterek "Yeni Anayasa
süreciyle ilgili olarak CHP'nin Uzlaşma Komisyonu masasından masayı
devirecek şekilde ayrılmasından sonra Uzlaşma Komisyonu'nun devamı
yeniden masanın kurulması için Meclis Başkanı'mız liderlere birer
mektup yazdı. Sayın Genel Başkanımız bu masaya ön şartsız şekilde
oturulması ve meşru olan her şeyin masada konuşulması için gereken
çağrıyı yaptı. Fakat maalsef CHP Genel Başkanı aynı tutumunu
sürdürdü. 'Başkanlık sistemi konuşulursa biz masada yokuz'
gibisinden hiçbir meşruiyeti olmayan bir gerekçeyle masadaki
tutumlarının devam ettiğini belirtti. Tabi ki siyasi partiler
başkanlık sistemi ya da parlamenter sistem gibi farklı görüşleri
savunabilirler. Mesele etiketleri çarpıştırmak değil parlamenter
sistem mi başkanlık sistemi mi gibi sadece işin kabuğunun
tartışılması değil. Esas olan bu sistemler içerisinde ne güçlü
kuvvetler ayrılığını kimin masaya getirdiği, en güçlü yargı
bağımsızlığını kimlerin getirdiğidir. En önemlisi temel insan
haklarını güvence altına almak bakımından en doğru Anayasa
perspektifini kimin masaya koyduğudur" ifadelerini kullandı.
"SİYASETSİZ SİYASET DİYEBİLECEĞİMİZ BİR TUTUM ORTAYA
ÇIKARIYOR"
CHP'nin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nda yer almama konusundaki
tutumunu eleştiren Çelik, "Biz AK Parti olarak bu konudaki
iddiamızı sürdürüyoruz. Biz Türkiye'nin şu anki muhalefet
tarafından çok övülen sisteminin aslında kuvvetler ayrılığını temin
etmediğini, tam tersine gevşek bir kuvvetler birliği sistemi
olduğunu, yargı bağımsızlığı ve yargı tarafsızlığı konusunda ciddi
bir reform ihtiyacı olduğunu, temel hak ve hürriyetlerin
iktidarlara ve seçimlere göre perspektifinin değişmediği, çok temel
biçimde güvence altına alındığı ve bunun Anayasal statüye
kavuşturulduğu bir tutuma erişilmesi gerektiğini her zaman ifade
ediyoruz. Nihai karar merci halktır, milletin kendisidir. Fakat
masaya daha oturmayıp masadan kaçarak bu tutumu sürdürmek şu anlama
geliyor. Benim milleti ikna edecek argümanlarım yok. Apolitik,
siyasetsizleşmeye savrulan, siyasetsiz siyaset diyebileceğimiz bir
tutum ortaya çıkarıyor. Kuşkusuz bu kabul edilemez. Biz
milletimizin talebine siyasi anlamda her zaman için en yetkin
karşılığı vererek bu çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Türkiye'nin yeni
bir Anayasa'ya kavuşması gerektiği konusu bizim için siyasal
gündemin birinci maddesidir. Çalışmalarımızı, toplantılarımızı
sürdüreceğiz" diye konuştu.
"TÜRKİYE EK OLARAK AVRUPA'DAN BİR ŞEY
ALMIYOR"
Mülteci sorununa yönelik açıklamalarda bulunan Çelik, "Türkiye ile
Suriye arasında ikili bir mesele değildir bu. Bu bir insanlık
meselesidir. Bundan sonrasında Türkiye'nin bu yükünün paylaşılması
gerektiği konusunda bir tablonun ortaya çıkması tabi ki memnuniyet
vericidir. Bunun mekanizmaları da konuşulmaktadır. Sayın
Başbakan'ımızın son ziyaretiyle formüle edilen meselenin iyi
anlaşılması gerekir. Türkiye ek olarak Avrupa'dan bir şey almıyor.
Oradan bir iade edildiği zaman buradan da bir mülteci Avrupa'ya
gönderilmiş oluyor" dedi.
"CHP'NİN GENEL BAŞKANININ KULLANDIĞI DİL BİZİ ŞAŞIRTMAYA
DEVAM EDİYOR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun sığınmacı sorununun çözümü
için 'Biz verelim 6 milyar Euro'yu sığınmacıların tamamını AB
alsın' sözlerini eleştiren Çelik, "Maalesef CHP'nin genel
başkanının kullandığı dilin insani açıdan bu duyarsızlığı bizi
şaşırtmaya devam ediyor. Bunlar insan ve bunlar bu topraklara
canlarını kurtarmak için sığınmış mazlumlar. Bunlar Sayın
Kılıçdaroğlu'nun dilinde maalesef bir nesne gibi, bir alışveriş
torbası gibi sürekli bu şekilde ifadelendiriliyor. Bunlar nesne
değil, bunlar insan ve bu insanlara insanlık onuruna layık şekilde
muamele etmek gerekir. Bu insanları eşyalaştırıcı, nesneleştirici
bir dil kullanılması bizim açımızdan bizi şaşırtmaya devam ediyor.
Biz bu dile prim vermeyeceğiz. Bu insanlara sahip çıkmaya devam
edeceğiz. Türkiye bir açıkhava hapishanesi değildir. Türkiye bir
insan toplama kampı değildir" açıklamasında bulundu.
"IRKÇI VE FAŞİST MİLLETVEKİLİNİN TÜRKİYE'YE KARŞI
KULLANDIĞI İFADELER..."
Avrupa Parlamentosu (AP)'nda Türkiye'yle AB arasında imzalanması
planlanan göçmen anlaşmasının ele alındığı oturumdaki Yunan
milletvekili Eleftherios Sinadinos'ın 'Türk, köpek gibidir. Vahşi
görünür ama bir düşmanla karşılaştığında kaçar' ifadelerine tepki
gösteren Çelik, "AP'de bir Yunanistanlı milletvekilinin Türkiye'ye
karşı kullandığı üslup neticesinde salondan çıkarılması konusunda
parlamento başkanını ve bu çıkarma kararını destekleyen parlamento
üyelerini tebrik ediyoruz. O ırkçı ve faşist milletvekilinin
Türkiye'ye karşı kullandığı ifadeler ancak kendisinin aynaya
baktığı zaman görebileceği ifadelerdir. Bu ifadelerin
Yunanistan'daki diğer siyasiler tarafından da tepkiyle
karşılanacağını biliyoruz" ifadelerini kullandı.
"BAZI GÜVENLİK GÜÇLERİNİN İNSANLARI İNCİTEN
YAKLAŞIMLARINA KARŞI SORUŞTURMALAR AÇILMAKTADIR"
Terörle mücadele kapsamında yürütülen operasyonlara ilişkin
açıklamalarda bulunan AK Parti Sözcüsü Çelik, şöyle konuştu:
"Sur'daki operasyonlar tamamlandı. Diğer yerlerdeki operasyonlar
sürüyor. Buradaki en önemli mesele vatandaşımızın mağduriyetinin
azalması, sivil kayıpların olmamasıdır. Bu mesele bütün
vatandaşlarımızın gözü önünde bütün dünyanın gözü önünde
görülmüştür. Maalesef 'direniş' diyen hendek ve barikat
kurulmasına, bu ilkelliğe 'direniş' diyen birtakım siyasi
kadroların bütün bu yalan söylemlerine hem vatandaşlarımız prim
vermemektedir hem de uluslararası toplum bunları söyleyenlerin
barış ve demokrasi gibi kelimeleri aslında terörü desteklemenin bir
kılıfı olarak kullandıklarını görmektedir. Bu terörle mücadele
operasyonları bir zorunluluk olarak ortaya çıkmıştır. Çözüm
sürecinin ardından Türkiye'nin ulaştığı yeri, silahlı unsurların
yurtdışına çıkarılmasını engelleyen, yurtdışına çıkmayan daha sonra
bu süreci istismar ederek silah, barikat, hendek gibi
mekanizmalarla o bölgeleri sabote eden bu unsurlara karşı güvenlik
güçlerinin yürüttüğü terörle mücadele dünyanın en meşru
mücadelesidir. Ortaya çıkan zaman zaman bazı fotoğraflar, bazı
güvenlik güçlerinin münferit olarak insanları inciten alınan bazı
tedbirleri farklı sunan yaklaşımlarına karşı da soruşturmalar
açılmaktadır. Memnuniyet verici olan şudur ki güvenlik güçlerinin
amirlerinin de bu soruşturmaların yapılmasını talep etmesi, çünkü
kendilerinin fedakarca yürüttükleri bu meşru mücadeleye gölge
düşmemesi için münferit olarak bu gölge düşürücü çabaların içine
girenlerin ayıklanması konusunda bir hassasiyet ortaya
koymalarıdır"
"HİÇ KİMSE KATİLLERİ HİMAYE EDEMEZ"
Açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan
Çelik, dokunulmazlıkların kaldırılması noktasındaki kriterin ne
olacağıyla AK Parti'nin gündeminde milletvekillerinin tutuksuz
yargılanmasına dair bir çalışma olup olmadığının sorulması üzerine
şöyle yanıt verdi: "Bu konu zaten düzenlenmiş bir konu. Bununla
ilgili bir çalışma ya da bir gündem yok. Dokunulmazlık kaldırıldığı
zaman sürecin nasıl işleyeceğiyle ilgili düzenleme açık. Fakat
dokunulmazlık meselesinde şöyle bir şey söz konusu değil.
Partilerin grup kararı alması gibi bir şey yok. Dokunulmazlık
demokratik bir kazanımdır. Eğer bunu birileri demokratik siyasetin
korunması için verilmiş bu hakkı terörün, katillerin himaye
edilmesi için kullanıyorsa kuşkusuz onlar parlamentonun şerefini
kirleten bir tutum içine girmektedirler. Anayasa etiği kuşkusuz
bunun karşısında sessiz kalmamamız gerektiğini söylüyor. Ama bu ne
şekilde olur, parlamento buna hangi gündemle karar verir bu usule
komisyonların başkanları karar verecek. Biz parlamentoların
dokunulmazlıkları demokratik güvence olarak tarih içerisinde ortaya
çıkaran bu kazanımlarına saygı duyuyoruz. Ama teröre destek vermek
bunun istisnasıdır. Hiç kimse katilleri himaye edemez. Hiç kimse
PKK'nın bir unsuru, üyesi gibi çalışamaz. Ona eylemli destek verme
tutumu içinde olamaz"
"AVRUPA, MADDİ YÜKÜ PAYLAŞTIĞI GİBİ FİZİKİ YÜKÜ DE
PAYLAŞACAK"
Avrupa Birliği (AB)'nin sığınmacı akınıyla ilgili Türkiye'ye 3
milyar Euro'luk maddi desteği ne zaman sağlayacağı sorulan Çelik,
"Son yapılan zirvede birtakım prensip kararlarına varıldı. 18
Mart'ta tekrar bir zirve olacak. Bu zirvede de daha netleşecektir.
Miktarın ivedi bir şekilde gelmesini bekliyoruz ama şu anda kesin
bir tarih ifade edemem. Öyle haberler okuyorum ki sanki Türkiye, bu
parayı alacak. Bunun karşılığında Avrupa'dan gelen herkesi buraya
alıp bir açıkhava hapishanesi ya da bir insan toplama kampı gibi
işler görecek gibi şeyler söz konusu değil. Avrupa, Türkiye'nin
maddi yükünü paylaştığı gibi mültecilerin misafir edilmesiyle
ilgili fiziki yükü de paylaşacaktır" diye konuştu.
"DAHA GÜÇLÜ BİR YALANLAMA GELMESİNİ
BEKLİYORUZ"
ABD Başkanı Barack Obama'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan
için 'beceriksiz ve otoriter' ifadelerini kullandığı yönündeki
iddialar sorulan Çelik, "10 sayfaya yakın bir makale, okudum.
Birçok liderle ilgili Sayın Obama'nın ifadelerini tırnak içinde
vermiş. Tırnak içerisinde verilen şunu gösteriyor ki doğrudan Sayın
Obama'nın ifadesidir. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı'mızla ilgili
ifadeler öyle değil. Gazetecinin kendi yorumu, kendi algısı. Bu
şekildeki bir ifade hiçbir şekilde kabul edilemez. Doğru da değil
zaten. Bu ifadenin gazeteci tarafından bu şekilde aktarılmasını, bu
haberin yapılmasını kınıyoruz. Süreç içerisinde daha güçlü bir
yalanlama gelmesini bekliyoruz" diye yanıt verdi.