BİR medya haberi: Anlı şanlı manlı seksî fingirdek fettan mankenin
donu düştü. Manken, bilerek olmadı dedi. (Yahut buna benzer bir
haber.)
Başka bir haber: Oradaki bidibidiler bu garip ve olağanüstü hadise
karşısında şaşkına döndü. (Onlar çok normal ve olağan hadiseler
karşısında da zaten hep şaşkındır.)
Futbolda şike olmamış, sanıklar beraat etmiş. Ya öyle mi?
Ilımlı ve light İslam balonu patlamış. İyi olmuş, memnun oldum.
Altın ve dolar bir iniyor, bir çıkıyormuş. Altınım ve dişe dokunur
miktarda dolarım olmadığı için bu haberler beni
ilgilendirmiyor.
İstanbul’a Avrupa’nın bazı şehirlerinde olduğu gibi hava
tramvayları yapılacakmış. Vagonlar çelik tellere asılı olarak
hareket edecekmiş… Boşuna çabalayıp durmayın, bundan sonra ne
yapsanız şehrin trafiğini düzeltemezsiniz.
Yıldızdaki Büyük Mabeyin dairesi Cumhurbaşkanlığı köşkü olacakmış…
Burası Cumhuriyetin ilk yıllarında bir İtalyana kiralanmış ve
kumarhane yapılmıştı. İçeriye alınmayan bir Türk subayı da
üzüntüsünden intihar etmişti. Büyük hakan ve şanlı Halife Sultan
Abdülhamid’in sarayını kumarhane haline getirmek…
Siyasal İslamcılar, partici Müslümanlar, muhalefette iken ah
Ayasofya vah Ayasofya diye cart curt edip yırtınanlar, sizlere
soruyorum: Yahu şu Ayasofya niçin hâlâ müze olarak duruyor?
Müslüman feministlere: Devletin, resmî vesikalarla birtakım
kadınlara yasal seks köleliği yaptırmasını, bundan KDV almasını, bu
geliri bütçesine koymasını niçin protesto etmiyorsunuz? Siz ne
biçim feministsiniz?
Pek lüks, şahane, emperyal, pahalı, israflı, cafcaflı bir otomobile
binen bir Hocaya: Bu otomobilinizden memnun ve mesrur musunuz? Bu
binitiniz İslam ahlakına, Sünnete uygun mudur?
Tâtil gününde namaz kılmayan birine: Gerçek bir müftüden, arkanızda
kıldığım namazları iade edip etmemek konusunda fetva alacağım.
Bir tatlıcıya: Bir kiloluk baklava kutusu 100 ile 150 gram geliyor.
Siz içine 800 veya 850 gram tatlı koyuyor ve bir kilo parası
alıyorsunuz. Kazancınız helal mi olur, haram mı? Takva sahibi
hakikî bir hocaya bunu sormayı düşünür müsünüz?
Bundan birkaç ay önce, Rusya’ya ihraç edilen büyük miktarda
mandalina, yapılan tahlil sonucunda Akdeniz sineği tarafından
kirletilmiş olduğu için geri gönderilmişti. Bu mandalinalar iç
piyasaya mı verildi, yoksa imha mı edildi?
İstanbul’daki büyük antika müzayedelerinde, anormal sayıda ferman
astronomik fiyatlara satılıyor. Bu fermanlar nereden geliyor,
nereden çıkıyor, bu ferman bolluğunun kaynağı nedir? Bu konuda
acayip dedikodular var. İşin içyüzünü bilen var mı?
Birine: Siyaset değirmeni şimdiye kadar senin gibi çok kişiyi
öğütüp un ufak etti. Senin akıbetin de öyle olacak. Küçük dağları
ben yarattım diye kasılma, ne oldum deme, ne olacağım de.
Bizim Müslüman, karısıyla ve iki çocuğu ile orta lüks bir mekana
yemeğe gitmiş, beş yüz lira hesap ödemiş… Duyunca çüş dedim.
O ne olacak, bu ne olacak, şu ne olacak diye sorup dedikodu ve
gıybet yapan birine: Sen onları, bunları, şunları bırak da kendini
düşün. Bunca dedikodu, gıybet, iftira, gevezelik, zevzeklik, fitne
fesat ile sen ne olacaksın?
Vakit namazlarını İshak paşa (Sultanahmet) camiinde kılan fakir ve
hasta ayakkabı boyacısı Necmi bey geçen hafta ölmüş. Karısıyla
harap bir evin bir odasında kalıyordu. Artık ayakkabı boyama geliri
yok. Dul hanımı şimdi ne yapacak, nasıl geçinecek? Müslümanların
zekatlarında o kadıncağızın da mütevazı bir payı yok mudur?
Görüşmek isteyen bir öğrenciye: MEB Osmanlıca kursuna kaydolun,
millî islamî yazımızı sökmeye başlayın, ondan sonra size müsait bir
zamanımda randevu veririm. Osmanlıca bilmeyen, elifi görse mertek
sanan, bin yıllık yazımızı öğrenmemekte ısrarla inat eden kör
cahillerle konuşup görüşmüyorum.
Para karşılığında karılarla birlikte sema yapan, abdest namaz nedir
bilmeyen, şurada burada yüklü ücretler alarak dönen turistik,
folklorik profesyonel Mevleviler gerçek Mevlevî değildir.
Tuzaklarına düşülmesin.
Restore edilmiş eski bir tekkede çalgılı düğün yapan bir vakfın
sorumlularına: Başınıza taş düştüğü vakit anlayacaksınız. Eskiden
böyle kepazelikler İslam düşmanı faşist tek parti İktidarı
zamanında yapılırdı.
Bir yerde çay içiyordum. Bir satıcı geldi, plastik bir tabağa üç
dört fıstık koymuş, önümüze bıraktı. Tekrar gelince bir tabak
fıstık istedik. İki liraymış. Helalinden hayatını kazanıyor,
kendisini tebrik ve takdir ediyorum.
Özel işlerinde kullanmaması gereken resmî makam otomobilini şahsî
işlerinde kullanan Müslüman bürokrata: Sizi uyarıyorum. Yaptığınız
haramdır. Başınızı belaya sokmayınız. Bir kazaya uğrar perişan
olursunuz.
Aksaray civarında bir Suriye lokantasına iki kişi gitmiştik. Bir
porsiyon bakla, bir porsiyon felafil istemiştik. Bir şişe de su
içmiştik. Hesap on bir lira tutmuştu. Adam başına 5,5 lira…
Karnımız da iyice doymuştu. Bir dostuma söyledim, seni oraya
götüreyim dedim. Ben ucuz yerlere gitmem demez mi?
Evin önünde sokak kedileri var. Onlara arada bir yemek
gönderiyorum. Soğuklar yaklaşıyor, karda kışta ne yapacak
zavallılar?