Ahilik özüne “Eşref –i Mahlûkat” olan insanı yerleştirerek, “Hakka hizmet, halka hizmet” anlayışıyla hem dünyevi, hem de uhrevi bir sistem oluşturmuştur. Ahiler, “dünyayı bir imtihan yeri” olarak kabul etmişler...
Bir Sistem Olarak Ahilik
Ahilik özüne 'Eşref –i Mahlûkat' olan insanı yerleştirerek, 'Hakka hizmet, halka hizmet' anlayışıyla hem dünyevi, hem de uhrevi bir sistem oluşturmuştur. Ahiler, 'dünyayı bir imtihan yeri' olarak kabul etmişler, bu sebeple hayatın bütün alanları ile ilgili ihtiyaca göre yeni sistemler oluşturmuşlardır. Ahilik sisteminin merkezinde insan vardır. Ahilik sistemi; bireylerin gelişimi, eğitimi, meslek edinmesi, güzel ahlakla donanması esasına dayalıdır. Ahilik; Bireyin üretime katkı sağlaması, geçimini çalışarak temin etmesi ve iyi bir eğitim alması hedeflenmiştir. Toplumun bir parçası olan bireyin yani insanın mutluluğu üzerine kurulan Ahilik sisteminde, zenginleşen ve kültürlü toplumun oluşması doğal amaçtır. Dolayısı ile Ahilik sistemi hem bireyi hem de toplumu ekonomik, sosyal ve güzel ahlak yönünden şekillendirerek, insan mutluluğunu temel alan bir uygarlık tasarlamıştır.
Ahilikte Sosyal Adalet
Ahilik her ne kadar esnaflar arasında örgütlenen ekonomik bir kurum gibi anlaşılsa da Ahilik; ekonomik, sosyal, ahlaki ve dini boyutları da olan çok yönlü bir kurumdur. Ahiliğin tüm faaliyetlerinin temelinde insan sevgisi ve insana saygı vardır. Toplumun parçası olan insanın ekonomik, sosyal, ahlaki ihtiyaçlarını gözeten bir sistem doğal olarak sosyal adaleti gerçekleştirmek için de kurallar geliştirmiştir. Bir taraftan ekonomik yaşam denetim altında tutulup tekelleşme önlenirken, diğer taraftan da aşırı kazanç engellenip kazancın bir kısmı yoksullara dağıtılmıştır. Aynı zamanda yol, köprü, camii gibi kamu ihtiyaçlarının giderilmesine de yönelmektedir. Ahilik sistemi, tüm aşırılıkların törpülenmesini sağlamıştır. Hak sahiplerinin desteklenmesi, üretici ve tüketicilerin karşılıklı haklarının korunması temel alınmıştır. Bu durumda sosyal adaletin sağlanmasında önemli rol oynamıştır. Ahilik sisteminde orta sandıklarında toplanan paralar, sosyal adalet ve toplumdaki barışı sağlamak için kullanılmıştır.
Ahilik ve Sosyal Güvenlik:
Ahiler toplumda denge unsuru olmuşlardır. Kurdukları vakıflarla hayatı ilgilendiren bütün alanlarda faaliyette bulunmuşlardır. Fakirleri, garipleri, kimsesizleri, savaşa gidenlerin ailelerini, işinde zarar edenleri, misafirleri, yolcuları korumuşlar, onlara yardım etmişlerdir. Kısacası ahiler kimsesizlerin kimsesi olmuşlardır.
Ahilik ve İktisadi Sistem:
Ahilik Selçuklu ve Osmanlı iktisadi sisteminin özünü oluşturmuştur. Bu iktisadi anlayışın temelinde çalışmak, üretmek, kalite, emeğe saygı, dayanışma, helal kazanç, helal lokma, yardımlaşma, israftan kaçınma… Gibi İslami kurallar vardır. Ahiler bu alanda da inançlarını hayata geçirmişlerdir. Ahiler ihtiyaçlarından fazlasını ihtiyacı olana dağıtmışlardır. Onlar karda değil, hayırda yarışmışlardır.
Ahilik ve Eğitim:
Ahiler kendilerine has bir eğitim sistemi oluşturmuşlardır. Akşamları tekke ve zaviyelerde fütüvvet esaslarını teorik olarak öğretmişlerdir. 'Kim ki iyi insan iyi Müslümandır; kim ki iyi müslüman iyi insandır' düsturu gereğince insan yetiştiriyorlardı. Ayrıca gündüzleri iş başında yamak, çırak, kalfa, usta sistemi içerisinde uygulamalı olarak eğitim veriyorlardı. Bu eğitim anlayışının özünde İslami kuralları hayat tarzı haline getiriyorlardı. Tekke ve zaviyelerde okuma yazma, görgü kuralları, okçuluk, binicilik, kılıç eğitimi, tarım işleri… gibi alanlarda eğitim de verilmekteydi. Ahiler, sadece erkekleri değil, kadınları da eğitmişlerdir. Ahi Evran Veli'nin hanımı Fatma Bacı'nın kurduğu 'Bacıyan-ı Rum' (Anadolu Kadınlar Teşkilatı) ile kadınları da eğitmişler, onları aşına, işine, eşine bağlı yetiştirmişlerdir. Onları meslek sahibi yaparak üretici konuma getirmişlerdir. Denilebilir ki Bacıyan-ı Rum dünyada ilk kadın sivil toplum örgütlenmesidir.