Ülkemiz de, bir çok şeyde olduğu gibi gazetecilik alanından ve mensuplarından tutunda tanım ve işlevine varıncaya kadar bir çok şey birbirine karıştırılmaktadır. Aslında karıştırmanın da çok ötesinden cehalet ve çirkeflikten kaynaklı çirkin bir operasyondur aynı zamanda.
Ülkemiz de, bir çok şeyde olduğu gibi gazetecilik alanından ve mensuplarından tutunda tanım ve işlevine varıncaya kadar bir çok şey birbirine karıştırılmaktadır. Aslında karıştırmanın da çok ötesinden cehalet ve çirkeflikten kaynaklı çirkin bir operasyondur aynı zamanda.
Tam bu noktada bir kaç teknik açıklama yaptıktan sonra muradımızı ifade etmeye çalışamlım.
Muhbir ne demektir : muhbir yani ihbar eden kişidir. Kök olarak muhabir kelimesi ile aynılık arz ediyor olmasına rağmen işlevlerinde ki önemli ayraç hep göz ardı edilmiş ve dolayısıyla gazeticilik ve muhabir ilişkisinde ki anlamlı, önemli ve değerli ilişkiye önemli ama bilinçli bir halel getirilmiştir.
Oysa muhbir, yasa dışı bir olay ve girişimi yetkililire bildiren kişi demektir. Ağırlıkla bir teşkilatın adamı olan ve teşkilat için çalışan gizli bir eleman konumundadır. Bu ve böylesi kişilerin kimi zaman bir yazar kimi zaman bir sanatçı, kimi zaman bir sporcu ve kimi zaman da dinsel kimlik taşıyor olmaları da haylice mümkündür.
Muhbir ile ispiyoncu arasında önemli, ciddi ve hatırı sayılır ortaklık söz konusudur. Zira bu ikisinin uygulama alanında ahlak, ilke, edep ve değer gibi kavramlar bütün işlerliğini yitirmiş ve dolayısıyla mesele sadece ispiyon ve ihbar etmekten müteşekkildir.
İspiyoncunun, birinin sırlarını, davranışlarını, düşüncelerini gözetleyip başkalarına bildirerek çıkar sağlayan kişi olduğu saptamasını yaparsak, ne demek istediğimizi biraz daha çarpıcı, gerçekçi ve yalın şekilde ortaya koymuş olacağız diye düşünüyorum.
Dolayısıyla muhbir ile ispiyon arasında ki ilişkinin sıcaklık, samimiyet ve işlerlik bakımından bağlantısı, gazetecilik ile muhabir arasında ki ilişkinin kendisidir. Ancak gazeteci ve muhabir ile muhbir ve ispiyon arasında ki ayrılık ise işlerlik, ahlak, ilke ve etik bakımından birbiri ile zerre kadar benzerlik içermemektedir.
Gelelim muhabir kimdir sorusunun cevabına. Muhabir, gazetelerde, haber ajanslarında çalışan, haber toplayıp, derleyip ve gazetecilik diliplin ve etik ilkeleri içerisinde kategorize eden, damıtan, analitik kritiğini yaparak elde ki verileri merkeze ulaştıran kişi demektir.
Burada ki haber ve elde edilmiş verilerin yayınlanmasında ki en temel ve hatta tek kıstas kamu yararının gözetilmiş olması ilkesine dayanmaktadır. Şahsilikten tamamen azade, şahsi hırs ve ihtiraslardan uzak, bireysel kazanım ve çıkardan bağımsız, salt gazetecilik etiği içerisinde cereyan eden bir haber verme ilişkisidir.
Muhabirlerin çalışma alanlarının gazete, tv, ajans ve türevleri olması dolayısıyla tamamen yasal, hukuki ve ahlaki ilkeler üzerinden meşruiyet kazanmaktadır.
Oysa ispiyoncu ve muhbirin çalışma alanları olmadıkları gibi zaman zaman en ahlaksız, en iffetsiz ve bir sürü enleri içerisinden barındıran mevzuların kucağına bırakıldığı ve bu ahlaksız işleri en ahlaksız şekilde deşifre etmesi istenilen kişiler demektir.
Bu tiplerin önemli bir sıfat ve vasıflarının olması gerek şartlardandır.. Zira işlerini daha verimli ve yapabilmeleri ve hatta büyük ve köklü işlerin ispiyonunu yapabilmeleri için toplum nezdinde bir yazar, sanatçı ve din adamı kimliğine denk düşen bir iz düşümleri olmalıdır.
Bunlar, kucaklarına konulan işleri piyasaya sürerken bağımsız, kimse ve hiç bir camia, cemaat, tarikat ya da bir kuruluş ile bağlarının olmadığını defalarca deklere edip dururlar. Sadece bununla da kalmaz bir de toplumsal sorumluluk ve vicdani duyarlılıktan dem vurarak bir takım ahlaki ilkeler üzerinden duyar vehassasiyet kasarak adeta zehiri damardan zerk etme noktasında haylice mahirdirler.
Bu tip yaratıkların ilkeleri, edepleri, ahlakları ve tüm bunların ötesinde din, iman ve inançları da olmayan hastalıklı tiplerdir. Durumun bu ve böyle olmasına karşın ağırlıkla dinsel kimliğe sahip oluşları da ayrıca dikkate değer bir mevzudur.
Din !
Bu millet ve bu coğrafyanın en yumuşak karnı ve en savunmasız tarafı olması hasebiyle deşildikçe deşilmiş ve deşilmeye devam etmektedir.