ABD istihbaratının İsrail’in İran’a saldırı hazırlıklarını sızdırdığı tartışması dünya gündeminde baş sıradaki yerini aldı. İsrail'in İran'a saldırı hazırlıklarını içeren ABD istihbarat belgelerinin Tahran ile bağlantılı bir Telegram hesabına sızdırıldığı iddialarına geniş yankı buldu. Bazı uzmanlar bu sızıntıyı hedef saptırma bazıları da ABD'nin bölgedeki varlıklarının İran tarafından vurulacağı endişesinin neden olduğu görüşünde.

TELEGRAM HESABI SIZINTIYI DUYURDU

İran'la bağlantılı Telegram hesabından yapılan paylaşımda "ABD istihbaratından bir kaynak, İsrail'in İran'a kapsamlı bir saldırı için yaptığı hazırlıkları detaylandıran 15-16 Ekim tarihli, Ulusal Jeo-uzamsal-İstihbarat Ajansı'na ait son derece hassas ve çok gizli ABD istihbarat belgesini bizimle paylaştı." denildi.

Konuyla ilgili olarak, The Jerusalem Post Gazetesi'ne konuşan üst düzey bir İsrailli yetkili, "İsrail savunma teşkilatı sızıntının farkında ve bunu çok ciddiye alıyor." İfadelerini kullandı. 

Diğer taraftan, CNN'in haberinde, ABD'li yetkililerin olayı "son derece ciddi" olarak ele aldıkları ve sızıntının İsrail'in planlarını etkilemeyeceği düşüncesinde olduğu vurgulanıyor. 

ABD eski Savunma Bakan Yardımcısı ve emekli CIA görevlisi Mick Mulroy gündemi sarsan bu olayın ABD ile İsrail arasındaki gelecekte güven sorununa neden olabileceğini kaydetti. Peki, ABD ve İsrail ilişkileri gerçekten iyi mi?

BİDEN'IN, NETANYAHU KARŞITI GÖSTERİLERDEKİ ROLÜ NE?

Netanyahu'nun koalisyon hükümetini kurmasının ardından ülkede protestolar başgösterdi. İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog ve hükümeti kuracak partiler arasındaki görüş ayrılığı ABD yani Joe Biden'ın araya girmesi ile daha farklı bir boyut kazandı. Biden, Netanyahu hükümetinin sivri politikalarını
Değiştirmek istese de başarılı olamadı. Ülkede baş gösteren eylemler ise bu anlaşmazlıklardan sonra daha da arttı. Orduda çözülmeler ve yabancı yatırımcının ülkeyi terketmesi gibi İsrail'İ sarsan sonuçla doğurdu ama Netanyahu varolan düşüncesini değiştirmemekte direndi. Netanyahu ve Biden'ın anlaşmazlıklarının geçmişini New York'ta da görebiliyoruz.

Netanyahu'nun New York'ta büyükelçi olarak görev yaptığı dönemde Biden da belediye başkanıydı. Bu dönemlerde de ikili arasında dönem dönem gerginlikler yaşanıyordu.

Netanyahu'nun aşırı sağcı diğer iki parti ile hükümet kurması Cumhurbaşkanı Herzong ve Biden'ın politikalarına çok yakınlık sergilemiyordu. Bu durum da ikilinin dolaylı yollardan ülkedeki muhalafeti desteklemeleri iddialarını ortaya çıkardı. Bu iddialarda Herzong'un avukatlık yaptığı dönemlerde kuruduğu bazı kişilerin isimleri de geçiyordu.

Ülkedeki olaylar Netanyahu'nun hükümetini yıkamadı ama olaylar aşırı sağın yıkıcı planları ile farklı ve kanlı bir evreye girmesine neden oldu.

ABD, İRAN SALDIRISINDAN KORKUYOR MU? NEDEN?

ABD, İran'ı Sovyetlerden sonra bölgede yeni tehdit olarak algıladı. Buna karşın İran'ın gelişmiş yeni nesil füze ve İHA'ları ABD ekonomisine büyük zarar verebilir. 

ABD Deniz Piyadeleri Generali Frank McKenzie, geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada; Amerikan Ulusal Güvenlik Enstitüsü tarafından yayınlanan bir raporda, ABD'ye Orta Doğu'da tehditlerin yerleri günümüzde bir ölçüde değiştiğine dikkat çekerken ana tehditin ise her İran ile birlikte her zamankinden daha büyük olduğunu belirtti. 

ABD'nin İsrail'in attığı her adımın yanında olması bir anlamda onun bölgedeki askeri, ekonomik, politik ve medya alanlarında var olan varlıklarını da bir anlamda koruması anlamına geliyor. 

ZAMANLA DEĞİŞEN TEHDİT ALGISI

ABD'nin Sovyet etkisini bloke amaçlı bölge devreye soktuğu üsler zamanla İran'ın etkisini dengelemeye yöneldi. Sovyetler döneminde Basra Körfezi'ne inme ve burada bir nüfuz sahibi olma isteğine karşı oluşturulan üsler Sovyetlerin çöküşü ile stratejik öncelikler bir anlamda değişti. Kısacası Sovyetlerin yıkılması sonrası üslerin temel amacı İran ve Direniş Ekseni'ndeki bölgesel müttfekleri zayıflatmak belki de yok etmek oldu. 

İran'ın ABD için birincil endişe haline gelişinin en temel göstergesi 2022 yılında Joe Biden'ın Ulusal Güvenlik Staratejisi'nde açıkça görmek mümkün. Biden, ulusal güvenlik için İran'a karşı caydırıcılığın arttılmasına vurgu yapıyordu bu strateji planında. 

İran'ın gelişmiş füze ve İHA teknolojisi ise ABD için önemli bir çekince noktasını oluşturuyor. İran'dan yapılan son açıklamalarda, türünü açıklamdan ellerinde çok güçlü silahların olduğunu ve bu silahların da sahada denendiklerine vurgu yapılıyordu. ABD'nin İran'nın bu gelişmiş silahlarına karşı bölgedeki güvenliği sağlayabilmek adına THAAD hava savunma sistemini İsrail'de korunçlandırması var olan tedirginliği de gözler önüne seriyor. 

İRAN, ABD ÜSLERİNİ DAHA ÖNCE HEDEF ALDI

Irak'ın Anbar eyaletinde bulunan Ayn el-Esad Hava Üssü, 5 bin ABD askerini barındırıyor. BU üs 2020'de ABD'nin Kasım Sülaymani'yi öldürmesinin ardında İran'ın saldırısına uğradı. Bununla birlikte Bahreyn'de bulunan ABD 5. Filosu'na ev sahipliği yapan deniz üssü İran'ın hedefinde olabilicek diğer bir nokta. 5. Filo Kızıldeniz, İran Körfezi ve Hint Okyonusu'nu kapsayan geniş bir alanda faaliyet gösteriyor ve bu alandaki nakliye yollarını koruyor. Yani ABD çıkarlarını. Buralara yapılacak bir saldırı direk olarak ABD ekonomisini etkileyecektir ve ABD bunu göze alamıyor. 

ABD'nin 5.Filosu ABD için büyük önem taşıyor ve ABD'nin bölgedeki nüfuzunun tele taşlarını oluşturuyor. Floda; bir uçak gemisi, denizaltılar, 20'den fazla savaş gemisi, kargo uçakları ve savaş helikopterleri gibi çok sayıda savaş enstrümanı bulunuyor. Gemilerde 15 bin kara da ise bin asker bulunuyor. 

Diğer önemli bir üs ise Suudi Arabistan'ın Riyad güneydoğusunda bulunan Prens Sultan Hava Üssü. Bu üs de Körfez Savaşında bu yana önemli görevler üslendi. Bir dönem atıl kalsa da şimdi yine hareketli günler yaşıyor. 

Katar'da bulunan Al-Udeid Hava Üssü, Batı Asya'da yer alan en önemli hava üssü olarak karşımıza çıkıyor. Burası yaklaşık 10 bin askeri barındıran ileri harekat üssü olarak faaliyet gösteriyor. Diğer bir üs ise BAE Al-Dhafra Hava Üssü 3 bin 800'den fazla asker F-22 ve Lockheed U-2 keşif uçakları burada görev yapıyor. Bu üs ABD Merkez Komutanlığı'Nın  (CENTCOM) merkez üssü olarak görev yapıyor ve bölge ülkerine yapılacak olan operasyonlarda adını duyuruyor. 

İran'ın gelişmiş yeni nesil füze ve İHA teknolojisi bu üsleri rahatlıkla hedef alabilcek durumda. 

İran'ın üsleri hedef almasının dışında Hürmüz Boğazı'ndaki petrol akışına vuracağı bir darbe dünya piyasalarına büyük zarar verebiliri. Dünya petrolünün yaklaşık yüzde 30'u bu stratejik bölgeden geçiyor. ABD'li şirketlerin 2023 yılında Batı Asya'da 36 milyar dolarlık 362 proje duyurdu. Bölgede yaşanabilecek bir kriz ABD'yi bu anlamda büyük bir kayba uğratabilir. 

SİBER SALDIRILAR

İran, sadece askeri yada enerji alanında bir tehdit değil aynı zaman içinde siber alanda yaptığı çalışmalar da ABD için büyük bir tehdit oluşturuyor. 

ABD'nin bölgede yaşanacak büyük bir çatışma ile yaşayaşacağı kaybın hiç de küçük olmadığı görülse de bölgede yaşanan gerilimin nasıl sonuçlanacağını kestirmek kolay olmayacak. 

Editör: Yusuf EMİNİ