Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) “İşçinin hakkını alın teri kurumadan veriniz.” buyurmuştur. Çalışan insanın sahip olduğu hakların başında ücret geliyor. Ama bu hak günümüz şartlarına uygun yani geçim telaşına mahal vermeyecek bir rakamı ve rahat bir iş ortamını gerektiriyor.
Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) 'İşçinin hakkını alın teri kurumadan veriniz.' buyurmuştur.
Çalışan insanın sahip olduğu hakların başında ücret geliyor. Ama bu hak günümüz şartlarına uygun yani geçim telaşına mahal vermeyecek bir rakamı ve rahat bir iş ortamını gerektiriyor.
2018 yılında taşeron işçilik sona eriyor diye çok sevinmiştim tüm işçilerimizin adına…
Ancak 696 KHK ile bakanlıklarda verilen 4/d kadrosu ne yazık ki belediyelerdeki işçilere verilmedi.
Taşeron şirketlerden belediyelerin kendi şirketlerine aktarıldı. Buna her ne kadar 'kadro verdik' denilse de bu kadro değildi.
Bu konu 600 bin belediye işçisini, onlarla birlikte de ailelerini ilgilendiriyor.
Belediye başkanlarının iki dudağı arasına bırakılmış durumda konu!
696 KHK düzenlemesiyle 70 bine yakın işçinin haksız bir şekilde işten atıldığını duyduğumda çok büyük bir üzüntü yaşadım.
İş güvenceleri olmadığı gibi taşeron şirketlerde maaş asgari ücretin yüzde 80 fazlasıyken belediye şirketlerine geçirildikten sonra asgari ücret seviyesinde kalmış.
Belediye şirket işçileri kamu işi yaptığı halde kamu işçisi neden sayılmıyor ve kamu işçisinin faydalandığı hiç bir haktan faydalanamıyor?
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) ve Türkiye Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Hak-İş) heyetleri 20 Ocak 2023 tarihinde dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'i ziyaret etmişler, kamu işçileri toplu iş sözleşmesi görüşmeleri süreci uzlaşıyla sona erdi denilmişti. İmza törenine katılan ve bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplu iş sözleşmesi çerçevesi ile refah payı dahil ücretlerde yüzde 45 zam yapıldığını, en düşük kamu işçisi ücretinin 15 bin TL olduğunu açıklamıştı.
9 Mayıs 2023 tarihinde Hak-İş'in toplantısında ise Cumhurbaşkanı Erdoğan 'belediye işçilerini de kamu çerçeve protokolüne dahil ediyoruz'demişti. Ama bu açıklamaya rağmen uygulamada öyle olmadı.
Bu konuya ilişkin olarak HAK-İŞ'in Kamu Çerçeve Protokolü'nün belediyelerde de uygulanması talebi basına yansımıştı. Başkan Mahmut Arslan "Ek protokol imzalamadığımız iş yerlerinde maalesef işçi ücretleri, asgari ücret civarında seyrediyor. Bununla büyükşehirlerde asgari ücretle ev kirasını bile karşılama imkanı yok. Dolayısıyla bu yıkımın önüne geçmemiz gerekiyor. Belediyelerin kaynakları sınırlı olabilir ama çalışanların durumu da ortada. İstanbul'da bir araştırma yaptık. Belediye işçilerinin önemli bir bölümü ikinci iş yapıyor. Bu son derece üzüntü verici bir şey. İşçi mesaiden çıkıyor, ikinci bir işte çalışıyor. İkinci iş dediğimiz ne? Valelik, garsonluk, taksicilik. O insanlar hayata tutunmak için işten sonra bir daha çalışmak zorunda kalıyor." açıklamasında bulunmuştu.
(Kendisini son duruma ilişkin aradım şayet bir açıklaması olursa onu da bu köşeden paylaşacağım) demiştim. Yazıyı göndermeden önce açıklama yetişti. Onu da sizlerle aynen paylaşıyorum.
'696 sayılı KHK ile belediyelerde taşeron şirketler bünyesinde çalıştırılan işçiler Belediye Şirketlerinin daimi kadrolarına geçirilmiştir. Fakat belediye şirketlerinde çalışmakta olan çoğu işçi adına toplu iş sözleşmeleri ilk defa imzalanmaya başlandığı için özlük hakları önceki belediye işçilerine nazaran geride kalmıştır. Bu nedenle aşağıda belirtilen hususların bir an önce çözüme kavuşturulmasını talep ediyoruz.
İLAVE TEDİYELERİN ÖDENMESİ KONUSUNDA YASAL DÜZENLEME YAPILMALI
6772 sayılı Kanun gereğince 52 günlük ücret tutarında kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelerde çalışan kadrolu işçilere ödenen ilave tediyelerin, kanundaki açık hükme rağmen yargı kararları nedeniyle mahalli idarelerin iştiraklerinde/şirketlerinde çalışan işçilere ödenmiyor. Mahalli idarelerin iştiraklerinde/şirketlerinde çalışmakta olan işçilere de 6772 sayılı kanun gereğince yılda 52 günlük ilave tediye ödemesi yapılabilmesi için gerekli yasal düzenlemenin yapılmasına ilişkin talebimizi her platformda dile getiriyoruz.
BELEDİYELER VE BAĞLI KURULUŞLAR İLE ŞİRKETLERİN KAMU TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVE PROTOKOLÜNÜN KAPSAMINA ALINMASI
Kamu kurumu olarak kabul edilen belediyeler ve belediyelere bağlı şirketlerin, Kamu Çerçeve Protokolü'nün dışında tutulmasına yönelik çabalar var. Yüksek hakem kurulunun almış olduğu prensip kararın geri çekilmesi için Tisk ve Tuhis tarafından yoğun çaba gösterildi ve nihayetinde geçen hafta yapılan toplantıda alınan karar tüm çabalarımıza rağmen iptal edilmek zorunda bırakıldı.
Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamaları, 6356 sayılı kanunun ek 2. maddesinde yer alan hükümler, belediyelerin ve bağlı kuruluşların da Kamu Çerçeve Protokolü'ne dahil olduğunu bize göstermektedir. Biz, Kamu Çerçeve Protokolü'nün belediyeleri ve belediyelere bağlı şirketlerle de bağlayacak şekilde bir düzenlemenin yapılmasını talep ediyoruz.
Tüm belediyelerimizdeki toplu sözleşmelerde bu kamu çerçeve protokolüne yaklaştırmaya çalışıyoruz. Protokollerin uygulanması için çaba sarf edeceğiz. Bunlar için de mücadele ediyoruz.'
Mahmut Arslan ile eski Çalışma Bakanı arasında geçen konuşma da Arslan'a 'Dahil edersek belediyeler batar' denildiği ifade ediliyor. Bu nedenle de belediye işçilerinin dahil edilmediği söyleniyor. Bunun doğru olup olmaması bir yana zaten durum ortada!
Türkiye'nin her yerinde ve büyükşehirlerde konut kiraları 12 bin civarı. Belediye şirket işçilerine verilen maaş ise 12 ya da 13 bin!
Kamuda en düşük ücreti belediye şirket işçileri alıyor anlayacağınız!
Kamunun en ağır işlerini belediye şirket işçileri yapıp en düşük ücreti onların alması hakkaniyetle hiç bağdaşmıyor.
Zabıta, itfaiye, şoför, mühendis 600 bin işçi hepsi asgari ücrete sabitlenmiş durumda.
Belediye şirket işçileri görevde iş kazası ile can verdiğinde şehit sayılmıyor, tayin hakları ise yok!
Deprem bölgesinde memurlara verilen tayin hakkının belediye şirket işçilerine verilmemesi de ayrı bir hak mağduriyeti!
Kamu işçisi ile belediye şirket işçilerinin maaş farkı 2.5 katına ulaşmış!
Belediyede ki bir temizlik görevlisinin maaşı 12000 TL iken bakanlıkta çalışan temizlik görevlisinin maaşı 22 bin TL!
En üzüldüklerinin de sendikaların arkalarında gerektiği gibi durmaması olduğunu ifade ediyorlar.
'Aidat ücreti veriyoruz ama sendikalar hakkımızı almıyorlar. Belediye başkanları ne teklif ederse o maaşlara imza atıyorlar' diyen işçiler hakkı olanı istiyor. Talepleri net!
'Cumhurbaşkanımızdan ve hükümetimizden çok acil kamu çerçeve protokolüne belediye şirket işçilerini dahil edecek kararname ya da kanuni düzenleme yapılmasını bekliyoruz.' diyen işçiler, bu düzenleme gelirse 600 bin belediye şirket işçisinin nefes almasının sağlanacağını belirtiyor.
İkinci talepleri ise memur işi yapan itfaiye, zabıta, mühendis ve mimar arkadaşlarına 657 sayılı memur kadrosu, işçi kardeşlerimize de
4/d kadrosu…
Üçüncü olarak ise tayin hakkı verilmesi…
Özellikle çok acil şekilde deprem bölgesinde bu uygulamanın çıkarılmasını bekliyorlar.
Dördüncü talepleri ise haftalık 40 saat çalışma eşit işe eşit ücret…
Sonuçta kamuda ücret adaletsizliğine son verilmesini istemeleri en temel hakları.
'Belediye şirketlerinin kapatılmasını Sayın Cumhurbaşkanımızdan talep ediyoruz. Yaparsa Cumhurbaşkanımız yapar diyoruz. 600 bin belediye şirket işçileri Cumhurbaşkanımızdan müjde bekliyoruz.' derken bizzat kendilerini dinledim.
Türkiye'nin farklı noktalarında belediye şirketlerine bağlı çalışan sözleşmeli işçiler. Durmadan gelen zamlar ve artan enflasyon karşısında onların da maaşları günden güne eriyor, en temel ihtiyaçları olan barınma, ısınma, beslenme ve çocuklarının eğitim giderleri gibi masraflarını karşılayamıyorlar, çalıştıkları ilçelerdeki kira artışlarına yetişemiyorlar.
Aynı işi yapan emekçilerin kadrolu, memur, taşeron diye ayrıştırılıp farklı ücret almalarını reddetmeleri kadar doğal ne olabilir?
Yoksulluk sınırının neredeyse yarısı kadar olan ücretlerin yukarıya çekilmesini, en az diğer kamu çalışanlarına yapılan zam oranlarının belediye işçilerine de uygulanmasını, toplu iş sözleşmelerinin ek protokol gibi yöntemlerle vakit kaybetmeksizin resmi değil gerçek enflasyon oranında yeniden düzenlenmesini, insanca yaşamak için gerekli tüm koşulların sağlanmasını istemelerinden daha doğal ne olabilir?
'Tüm belediye işçilerini de mücadele etmemizi engellemeye dönük manipülasyonları yıkmaya, haklarımızı almaya, insanca yaşamak için Belediye işçileri Dayanışma Ağı'nda mücadele etmeye çağıyoruz.' sözleriyle birlik çağrısı da yapan işçilerimizin sesi duyulmak zorunda.
O verilen maaşlar ile siz geçinebilir misiniz? Hayır, öyleyse gerek sendikalar gerekse de bakanlık ve belediyeler bu sesi duymak zorunda.
Onlara verilecek müjdeli bir haber analarının ak sütü gibi helal. Çalışmalarının karşılığı ve insanca bir yaşam!
Çok şey istemiyorlar öyle değil mi?
——————
Diğer bir problem ise 5188 yasayla özel güvenlik görevlisi kolluk kuvvetlerin yardımcısı olarak nitelenmesi sonucu ortaya çıkan haksızlıklar. Bu konuyla birlikte haftalık 20 saat ile evlerini aylık 6500/7000 TL gibi rakamlarla geçindirmeye çalışan fahri Kur'an kursu hocalarının sıkıntılarını da bir sonraki yazıda bu köşeden gündeme taşıyacağım.