30 Günün kaldı..
Haddinden fazla ukalâmız var... Yarı aydın bile olamadığı halde kendini münevver (entelektüel, ziyâlı) sayanlar, sananlar o kadar artmış ki.
Türkiye’nin dağılması, devletimizin felâketi bahasına da olsa inatla, “asabımızı bozan o zirvedeki zat gitmeli” diyor bunlar...
Gazı veren belli de gazlanan kitlenin 24 Haziran tepkisi biraz meçhul... Hele son ABD dolar (USD) kurunun astronomik yükselişinden sonra...
Bütün bildikleri, magazin ve ayaktopu basınında çıkan, ayaktakımına hitap eden ve Batı standartlarında kıymet-i harbiyesi olmayan birtakım sözde fıkra (köşe) yazarları ve sair zevzeklerin pompaladıkları kin ve nefret laklakiyatından ibaret kitleye hitaben yazıyorum bu satırları...
Türkiye düşmanları tarafından zındıklaştırılamamış kesime ve o kahir ekseriyetin seçtiği lidere, partisine agresif düşmanlık sergileyen malûm kitleye son bir nasihatte bulunmak istedim...
* * *
Ünlü Amerikan dergisi Time’ın 15 Ocak 1979 nüshasına “Kriz Hilali: İran’ın fevkindeki (bölgesel, sıkıntılı) meseleler” (org. “Crescent of Crisis, Troubles Beyond Iran”) başlığıyla kapak olmuş meşhur baş makale Brzezinski’den bir alıntı ile başlıyordu:
“(.......)bölgenin kırılgan sosyal ve politik yapılarının bizim için hayatî önemi var. Dağılması bizi tehdit eder. Ortaya çıkacak politik kaos değerlerimize, hısımlarımıza düşman ve hasımlarımıza dost unsurlarla doldurulabilir.”
Bernard Lewis’in talebesi Z. Brzezinski’nin bu dikkat çekici sözlerindeki bâkî gerçeklik, “kâinat boşluk kabul etmez” düsturudur...
Gerek fizik, gerekse içtimaî (sosyal, toplumsal) bir boşluk (bir şeyler yahut birileri tarafından) mutlak surette doldurulur... Tabi, “ne ile” (doldurulacak) fizikî, “kimlerce” (doldurulacak) içtimaî sualleriyle...
* * *
O halde yukarıdaki tesbitlerden yola çıkarak (Türkiyenin düşmanlarına dost, dostlarına düşman) “Erdoğan ve Ak Parti” hasımlarına soralım...
Sadece dinî değerlere sahip çıktıkları için “düşmanlık” edegeldikleriniz, sahne-i siyasetten ihraç edildiğinde “boşluğu” kimlerle dolduracaksınız?
Daha ezan nedir bilmeyen, bir yerde ezan okunurken danışman ikazıyla susup başka bir yerde ise, “ezan okunuyor diye susmak gerekmez” diyebilen... (Cuma’larda kimi câhil imamlarımız da yapıyor bunu...)
Yandaşlarınca “kimse içki içiyor diye kötü idareci olmaz, kimse de namaz kılıyor diye iyi bir idareci değildir..” gibi zorlama buluşlarla savunulan biri ve partisi mi dolduracak Erdoğan ve Ak Parti boşluğunu?
Yoksa FETÖ ile hısımlığı ciddî karinelerle konuşulan nevzuhur bir kötü parti ve onun “PKK’cı parti başkanı serbest kalmalı” yaygarasına iştirak edebilen sözde millîyetçi hatun başkanıyla mı?.
Veya on yıllardır PKK, evvelinde ASALA namlı kahpe terör örgütüne üye, Apo’suna methiyeler düzmüş, mitinglerinde posterlerini açmış ve bu nedenlerle yargılanıp hapse atılmış “sázende” ve partisiyle mi?
Ve son olarak, artık tam bir “tabelâ partisi” durumuna düşmüş zavallı bir fosiller partisi ve “adından başka temeli kalmamış” pirifani başkanını mı düşünüyorsunuz boşluğu doldurmada??
Beyhude soruyoruz aslında... Niyetiniz halis değil ki, bizim samimî ve hayatî suallerimize adam gibi bir cevabınız olsun...
#HARBİDEN: Türkiye... Mukadderat kararını “TERCİH” için yalnızca 30 günün kaldı... Namık Kemal’in İNTİBAH romanı hangi sözle bitiyordu? “SON PİŞMANLIK FAYDA VERMEZ...” 25.05.2018