3. DÜNYA SAVAŞI-1

3. Dünya savaşının çıkması kaçınılmazdır. Bütün veriler bunu gösteriyor. Ancak zamanını kestirmek oldukça güçtür. Bilimsel ve tarihi veriler ile ilahi kaynaklardaki bilgiler Ortadoğu’da bir 3. Dünya savaşının çıkacağına işaret ediyor. Hristiyan kaynaklara göre Babil bölgesinde, Musevi kaynaklara göre Hermaciddun (Armegadon) dağında, İslami kaynaklara göre ise Filistin ve Şam bölgelerinde çıkacağı ve doğudan ve kuzeyden gelenlerin kazanacağı, İsrailoğulları’nın ve onlara yardım edenlerin kaybedecekleri belirtilmektedir.

Şimdi konuyu açalım, derinlemesine irdeleyelim. Oyun büyük. Tarihte ne ise şimdi de o. Doğru ve gerçek ile eğri ve sahte arasındaki mücadele devam ediyor. Bu mücadele kıyamete kadar sürmeyecek tabi. Doğrunun ve gerçeğin zaferiyle sonuçlanacak, dünya kıyamete huzur içinde erişecektir. Tarih, bilim, gerçekler, ilahi veriler ve analizlere göre tahmin ve öngörümüz bu yöndedir.

Malum, bugün Irak ve Suriye kan gölüne dönmüş durumda. İki ülke de etnik ve mezhep savaşları ile terör işgaline maruz kalmış; kan, gözyaşı, katliamlar, terör saldırıları içinde debelenmektedir. Olan masum halka olmaktadır. Batı bu ülkeleri, etnik ve mezhep kışkırtma ve çatışmalarıyla ve terörle işgal ve istila etmiş, kanını emmekte; sömürmektedir. Her iki ülke de, Irak 1991 1. Körfez savaşı, 2003 işgali ve 2014 DEAŞ işgali sonucunda yaklaşık 2 milyon; Suriye ise 2011 Arap baharı ve muhalif kalkışma sonucunda katil rejimin terörist saldırıları ile 2014 DEAŞ ve PYD terör örgütleri peydahlanmaları ve işgali sonrasında yaklaşık 1 milyon insanını kaybetmiş, bugün fiilen bölünmüş durumdadır.

Bu arada şu saplamayı da yapmanın yararlı olduğunu düşünmekteyim. Bugün İslam dünyasında yaklaşık 2 milyar insan vardır. Bunun yaklaşık % 90’ ı Sünni, % 10’ ise Şii nüfustur. Batı ve Küresel Soykırımcılar,“medeniyetler çatışması” fikrini gerçekleştirmek, İslam Dünyasını mezhep temelli bölmek, 21. Yüzyılda Şii-Sünni mezhep savaşları çıkarmak, İran üzerinden Şii hilali oluşturmak için İran’da sözüm ona, “İran İslam Devrimini-Humeyni Devrimini” destekledi, hayata geçirdi ve şimdi bu projeyi uyguluyor. Şöyle ki İran’da Batı destekli devrimden sonra “Kudüs Tugayları” adlıprovakatif, yayılmacı ve yeraltı faaliyetler için radikal bir milis gücü kuruldu. Bu güç Şii nüfusunun bulunduğu Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Yemen vb. bölge ülkelerinde faaliyetlerde bulundu, fakat adını alan Kudüs’te ne hikmetse hiç bulunmadı. İsrail’e karşı hiç mücadele etmedi. Bu da daha sonra aşağıda açıklayacağımız gerçeklerin ışığında, bir projenin ve oyunun/tuzağın devrede olduğunun göstergesidir. Yani İran’da Batı destekli Şia devrimi, görünürde hiç de öyle olamasa da, mücadele ediyormuş gibi görünse de, Batının İslam Dünyasında mezhep savaşları projesi ve planının bir parçasıdır.

Batı, küresel sömürgeciler, Haçlı-Siyonist ittifakı; Ortadoğu’da Arap Baharı istedikleri yönde gitmeyince, planlar tutmayınca yada halk iradelerine dayalı yönetimlerin işbaşına gelme ihtimali ortaya çıkınca plan değişikliğine gitti. Tunus’ ta işleri karıştırdı. Mısır’da seçimle gelen iktidarı darbeyle devirerek, kendine hizmet edecek, kendi adamını işbaşına getirdi. Suriye’de ise Arap baharının ve halk hareketinin kendi istediği yönde ilerlememesi, kendi çıkarına hizmet edecek bir yönetimin gelmeme ihtimali karşısında süreci ağırdan aldı, sonuç alıcı müdahaleden kaçındı. Müslümanların birbirlerini öldürmesini, köşesinden zevkle izledi. Kendi piyonlarını ve terör örgütlerini destekledi. (Devamı gelecek)