15 Temmuz: Kabahatin büyüğü bizde..
Önce düzeltme: Dünkü yazımda Cumhurbaşkanımızın, oğlumla aynı okulda okuyan çocuğunu Bilal olarak yazmıştım. Oğlum İbrahim düzeltti. Bilal ile değil, Ahmet Burak ile aynı okulda okumuşlardı.
Şimdi devam edelim... 100 (yazıyla “yüz”) TL okul aidatını vermediği için Müdür yardımcısından tokat yiyen oğlum bu hadiseyi okul yılları boyunca benden gizlemişti. Sinirli ve haksızlıklara asla tahammülü olmayan bir babası olduğunun bilincindeydi ve sonuçta o okulda devam edecekti.
Okula gidip bir vukuat çıkartmam onun için de okulun prestiji için de iyi olmayacaktı.. 15 yaşlarında çocuk bunu düşünüyor ama müdür yardımcısı hergele, bir aidat için İmam Hatipli çocuğun dünyasını karartabiliyordu!.. Allah böylelerinin müstehakını versin ne diyelim...
Olayı aktarmamın sebebi malûm... “İmam Hatip, İmam Hatip” demekle bu okullardan iyi öğrenciler mezun olmaz. Sadece İmam Hatipleri değil bütün okulları okul yapan idarecileri ve öğretmenleridir... M. Kemal’e atfedilen bir söz var hani, “yeni nesiler sizin eseriniz olacaktır...”
Çocuklarımızı (yeni nesilleri) adam gibi yetiştirmezsek, istikbâl mutlaka kötü olacaktır. Kâhin yahut müneccim olmaya gerek yok... Tıpkı iki kere ikinin dört ettiğini söylemek için matematik profesörlüğü gerekmediği gibi..
Dağdaki çobandan, üniversitedeki hocaya kadar.... Kime böylesi bir dert yansan, “eğitim şart” der.. Konu hakkında tam bir konsensus (mutâbakat) var demekki... İşin şakası bir yana “aklın yolu bir” demiş atalarımız. “Eğitim şart” demek için de allameyi cihan olmak gerekmiyor. Asıl olan, gerisini getirebilmek, sözün içini doldurabilmek...
“Eğitim şart” diyenlere soruyorsunuz; “çocuğunuzu nasıl eğittiniz?” diye cevap “kem küm”. Be adam önce âile içi eğitim vereceksin. Zaten hiç bilgin olmasa, özel bir gayret de göstermesen çocuk senin karınla münasebetinden, âile içindeki davranışlardan alıyor alacağını.
Eve haram helâl demeden para getiriyorsan, evde küfürlü konuşuyorsan, namazını kılmıyor, Allah kelâmının yüzüne bakmıyorsan... Ve ilâahir (ve daha sonuna kadar...) çocukların fevkalâde boktan bir eğitim alıyorlar zaten...
“15 Temmuz’dan girdi, eğitime geldi” diyorsunuz.. Hattâ kendim de aynı zamanda başkalarının yazılarında “bir okur” olduğum için, uzun yazılarda kimi zaman yaptığım gibi, “be adam kısa kes de Afyon havası olsun” denilebileceğini bilirim, kimseye içerlemem...
Lâkin inanın EĞİTİM durumumuz sağlıklı ve yeterli olsaydı, ne F. Gülen gibi bir din adamı müsveddesi soytarıyı baştacımız yapar, ne de sonradan hayıflanıp “aldatılmışız” demezdik... Muhterem okurlarım biz 15 Temmuz’a ABD veya diğer şer güçler tarafından getirildik ama kabahatin büyüğü bizde.
Herif daha “Üç İbrahimî Hak din” veya “onlar da cennete girecek, diyalog yapalım” gibi yamuk laflar eder etmez uyanabilmiş olsaydık ALDATILMIŞ OLMAYACAKTIK.. Kendini methetmek olmasın, bendeniz kırk yıl öncesinde bu ölü ağlayıcısı karılar gibi vaazlarında sun’î olarak zırlayan herife gıcık kapmış ve asla en küçük bir sempati duymamış, bilakis nefret etmiştim... Hz. Hamza (r.a) için “Rambo gibi kuvvetliydi” diyip ağlıyordu herif...
Cumada da bizim Gönen Merkez Camiindeki vaiz, Allah (c.c) için “süper güç” dedi. Cehennemi baz istasyonu yaptı; “kapsama alanından” bahsetti (güler misin ağlar mısın?) Cemaatin dediklerine göre psikolojik sorunları varmış... Şimdi biz bu beyinsizlere sempati duyarsak, seversek, reddedip yetkililere duyurmaz isek, kabahatin büyüğü kimde olur? 18.10.2018